31 Mart Olayı'nı yazınca dün uzun zamandır aramayan bir dostum telefonla ulaşıp "Gel İstinye'de bir kahve içelim" dedi...
Ne diyeceğimi düşünürken "Gel gel basından da konuşacağız" diye ekledi... Son cümlesi beni ikna etmeye yetti! Birkaç dakika sonra Boğaz'a düşmüştüm! Hızla beni beklediği yere doğru yol aldım. Bilmediği yoktu dostumun... "Bakalım neler anlatacak?" diye aklımdan geçirirken kapıda karşıladı... Kendimi koltuğa bırakırken konuşmaya başladı... 
"Yakında basında rüzgar var!"
Ne dediğini anlamamıştım. Boş gözlerle bakarken, "İlk kez doğru yapılacak. İngilizler'in gücü sınırlanacak, zamanla da bitirilecek!" dedi... Hazırlıksızdım. Şaşıp kaldığımı görünce, "Tamam İzmir'den başlamazsam anlamayacaksın!" diyerek gülümsedi...
Hala boş gözlerle bakıyordum. Purosunu yakıp geniş sandalyesine kuruldu... Mavi yeleğinin küçük ceplerine ellerini koyup anlatamaya başladı... "Abdülhamit'ten sonra İngilizler ülkeyi tamamen ele geçirdi. Senin de dediğin gibi bunu bilen çok fazla kişi yoktu. Halk ise hiçbir şeyi bilmiyordu.
31 Mart Vakası'ndan sonra, arada İngiliz Kraliyet ailesini temsil eden adamlar oldu! Emirgan Korusu'nu İstanbul Belediyesi'ne bağışlayacak kadar zengin olan Türk James Bond Satvet Lütfi Tozan, bunlardan en ünlüsüydü! 
> Yazmıştım ben bunu!
Evet ama 1960 ve 1971 darbelerinin arkasında olduğunu yazmamıştın! Çok etkiliydi. İngilizler'in adına Türkiye'deki yetkiliydi. 
> Sonra?
Daha sonra Muharrem Nuri Birgi devreye girdi.
Büyükelçiydi. Kraliçe'yi güldüren tek diplomattı!
Şarap ve yalı severdi. Üsküdar'daki Tırnakçı Çürüksulu Yalısı onundu! Aslında İngiliz İstihbaratı'nındı! Emekli olunca bir gemi dolusu TABLO ile Avrupa'dan gelip oraya yerleşti!
Öldüğünde yalı Selahattin Beyazıt'a, yani yeni BARONA kalmıştı! 
> Biliyorum!
Beyazıt yıllarca tek yetkili idi... Atılacak her adımı ona sorarlardı. Şimdi de yeni BARON'a soruyorlar.
Ama yakında birileri de Baron'a soracak! 
> Neyi?
Beyazıt'tan sonra gelen, 28 Şubat'ı yaptırdı!
Paraları alan ve dağıtan oydu! Herkes askerlerle uğraştı. Onlar akılsızlığın cezasını çekiyorlar. Paraya alıp bölüşenler ve yüzde 20 komisyon alanlar belli!
Şimdi yakında yeni bir sayfa açılacak. Sivil ayak denilen aslında organizasyonun kalbi olan kesime gidilecek... 
> Basın işin içinde mi?
Olmaz mı! 
> Anlatır mısın?
Bildiğin yerden başlayayım... Dinç Bilgin 1985'te ablalarının elindeki Yeni Asır hisselerini zorla aldı.
Selçuk Yaşar'ın bankasından aldığı 300 milyon lira kredi ile SABAH'ı kurdu. Bilderberg toplantılarına giden ilk gazete sahibiydi! Feyyaz Tokar'dan öğrendiği SMOKİNCİNİN adresine gitti. Kendisine 9 bin dolarlık kıyafet aldı! Hoş ayakkabı için de İngiltere'ye giderdi! Hem de özel uçakla! 
> Eee?
Toplantıdan dönerken yanına bir DAMAT alıp döndü. Kızının üniversiteden arkadaşı olduğu söylendi. Çocuğun Amerika'da içki satan dükkanı vardı. Aslında çocuk Kemal Derviş'in yanına verilen CATHERİNE gibi görevliydi. Parayı kontrol ediyordu. Para babalarının güvendiği isimdi. Dinç Bilgin de o dönem yatırımlara girişiyordu. Belli ki paranın sahipleri kontrolü bırakmak istemiyordu.
Yatlar, katlar, uçaklar bu dönemde geliyordu.
Ama sonra işler bozulunca üzeri çizildi. İçeri girdi.
Paralar Selahattin Beyazıt'tan alınmış gibi gösterildi.
Damat da kaçtı! 
> İlginç!
Dinç Bilgin batarken Zafer Mutlu zengin oldu. Ercüment Gündem milyarder! Ferhat Yeğinsu Monaco'da! Etibank emirle Dinç Bilgin'e verildi. Parayı veren bankayı da veriyordu! Bir emir yetiyordu anlayacağın. Ankara'da işler böyle yürüyordu! 
>Ne var bunda!
Yeni Asır neden İzmir'de kuruldu!
Tıpkı şimdinin SÖZCÜ'sü gibi görevi vardı. İlk nüshasını sana göndereceğim al bak! Museviler'in çıkarını korumaktan başka bir işlevi yok! Dinç'in dedesi neden İstanbul'a değil de İzmir'e geldi o zaman anlarsın! 
> Basın dedin eskiye daldın!
Yok yok! Bekle... Zafer Mutlu, Dinç Bilgin'in sağ kolu... Erdoğan'a yanaşmak için yapmadığı kalmıyor! İftarlarına bile gittiğini görünce şaşırdım.
Oruçla bir ilgisi bulunmayan biri olarak iftar masalarından kalkmadı! İlginç değil mi? 
> Neden peki?
Hepsi 28 Şubat operasyonunun geleceğini biliyor!
Ama "askerle sınırlı kalır" diye de umut içindeler!
Parayı askerler götürmedi ki! Sıra onlara gelecek! 
> Sıra diyorsun eskiden söz ediyorsun!
Dinç Bilgin'i konu anlaşılsın diye anlattım!
Museviler'in dolayısıyla İngilizler'in basındaki kontrolü hiç bitmedi! Şimdi yine güçlüler! Ama 28 Şubat'ta öne çıkanlar hesap verecek! Son BARONUNkontrol ettiği gazete, televizyon ve gazeteciler için zor günler yakın! Asıl dönüşüm bu zaten! Asker hatasını anladı! Bunlar ise dışarıda.
Adalet için olması gereken olacak! 
> Ama zaten içeride olanların içinde suçsuzlar yok mu?
Temiz insanları suçsuz gibi içeri atan güç şimdi 28 Şubatçılar'ı kurtarmaya çalışıyor! Birbirine benzemeyen GRUPLAR perde arkasında el sıkışmış durumda! Çok ince ve zeka dolu planlar yapılıyor 
> Biraz açar mısın?
Garip seyahatlerde farklı ideolojilerin temsilcisi olan güçlü kişiler anlaşma yapıyor! Düne kadar birbirlerini ÖCÜolarak görüyorlardı! Ne değişti? 
> Cidden ne değişti?
Artık BARONLARIN gücü budandı! Eski masanın geri gelmesi isteniyor! Hedef iktidar! Bunu başarabilmek için koalisyon halindeler! 
> Yani 28 Şubat korkusu var!
Elbette! İçeri giren hep rütbeli! Ünlü bir sivil yok!
Ama planı yapıp pastayı bölüşenler onlar! Zaman hızla tükeniyor! 
> Heyecanlandım?
Eski düzenin medyası ayakta kalamayacak!
Şimdi birileri başını kuma gömerek manşetleri rölantiye alarak ayakta kalacağını sanıyor! Vakit kazanıp eski masanın kurulacağı günü bekliyorlar...
Yok öyle... O gün hiç gelmeyecek. Ama o gün gelmeden kendileri için sürpriz gelecek... 
> Kime?
Onlar kendilerini biliyor! Londra'nın kurduğu sistem yıkılacak! Onlar da altında kalacak!
Museviler'in parası onları kurtarmaya yetmeyecek...
O manşetlerin hesabı yakında görülür... İlk haber veren ben olayım istedim...