Bir süredir iç politikaya eğildiğimizden dünyadaki gölgede kaldı. Gerçi bizdeki gelişmeler dünyada olup biten gündemlerden bağımsız değil. Mutlaka bir uçundan dünya ile ilişkili olduğunu görüyoruz.

ABD bir taraftan Ortadoğu’da bizim başımıza bela olmaya devam ederken diğer taraftan Amerika kıtası ve Çin’le ayrı uğraştığını iç gelişmelerden başımızı kaldırdığımızda görüyoruz. İngilizlerin ince ve sessiz siyasetinin aksine ABD davul ve zurna eşliğinde hiçbir kutsal tanımadan resmen dünyanın eşkıyası gibi davranıyor.

Venezuela’yı bir süredir karıştırma çabasında olan ABD parlamento içinden kendine bir destek bulmuş gibi.  Venezuela Devlet Başkanı Maduro ’nun geçtiğimiz aylarda Türkiye’yi ziyareti öyle anlaşılıyor ki başında dönen ABD belasını beklediğinden dolayı destek turları olduğu anlaşılıyor. Bu ziyaret sonrası ister istemez Venezuela’ya karşı kulaklarımız dikkat kesildi. İşte bu nedenle geçtiğimiz günlerde Venezuela Ulusal Parlamento Meclis Başkanı’nın önderliğinde bazı kararlar alındığını ve Devlet Başkanı’nı azletme konusunda süre tanındığı haberleri geçmişti. Venezuela Anayasasına göre Parlamento’nun Devlet Başkanı’nı azletme yetkisi bulunup bulunmadığını bilmiyoruz. Devlet Başkanı’nı doğrudan halk seçtiğinden böyle bir hükmün bulunduğunu sanmıyorum.

Venezuela’da durum aslında bu nedenle uzun süredir karışık.

Venezuela Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaidó aynı zamanda muhalefetin lideri.  Meclis Başkanı Juan Guaidó Ulusal Meclis’te geçtiğimiz  Çarşamba günü kendisini "geçici devlet başkanı" ilan ediyor. Aslında ABD ve diğer ülkeler bu karara dayanıyor. Ama asıl gerekçe Venezuela’nın dünya petrol piyasasında önemli bir ülke olması. Venezuela enerji ve altın kaynakları ABD’nin patavatsızlaşmasına neden olduğu açık.

ABD’nin daha Venezuela olayı sürerken Çin’e yönelik sıcak savaşta dahil önemli bir hareketlenmenin işareti Soros’tan geldi. Soros’un açık toplum hareketi çerçevesinde Çin’e yönelik önceki günkü çıkışı ciddiye alınması gerekiyor. ABD’nin nasıl yeni oyunlar peşinde olduğunu göstermesi açısından dikkat çekiyor. Soros’un Çin ile ilgili sıcak savaş uyarılarına yönelik gerekçeleri ise resmen “Kurdun kuzuya suyu bulandırması” suçlamasına benziyor.

Ortada Soros olunca toplumsal olaylar konusunda tehditsiz olmaz. Resmen Soros Çin yönetiminin sözden anlamadığını bu nedenle Çin halkının el koymasını kışkırtıyor. Bu çağrı Venezuela, Fransa gelişmelerini akla getiriyor. Türkiye’de de Soros’un farklı benzer olayları körüklediği anlaşılıyor.

Soros’un son Çin açıklamaları Türkiye’de özellikle Doğu Türkistan konusunda hassas olan kesimlerinde dikkatli olmasını hatıra getiriyor. Son günlerde Uygurlara yönelik Çin zulmünün eski görüntülerle gündeme gelmesi bu nedenle dikkat çekici.

Soros’un ABD adına Çin’e yakın ülkelerde desteğin azalması için bazı hassas noktaları körükleyebileceği unutulmamalıdır.

Kısaca ABD odaklı dünyayı ciddi bir kaos bekliyor. Bu kaostan Türkiye’nin en az etkilenmesi için gerekli tedbirleri almasında yarar vardır. Yaklaşan kaosun ABD’nin kendisini yutması kaçınılmazıdır. Artık ABD ile birlikte hangi ülkeleri yutacağını tahmin etmek şimdiden imkansız. ABD’nin eşkıyalığı kendi geleceğini çalmaktan başka bir işe yaramayacağa benziyor.

Bekleyip göreceğiz.

Kalın sağlıkça…