Salgın öncesi yaşadığımız dünyadaki güç savaşının kaldığı yerden devam ettiğini görüyoruz. Saflar daha da belirginleşiyor. 

Dünyada bugün yaşanan mücadelenin adı her ne kadar ABD-Çin ticaret savaşları olarak okunsa da asıl düğümün Türkiye üzerinden atıldığını  son S 400 krizi ile anlaşılıyor. 

S 400 yaptırımları dünyada o kadar gülünç ve o kadar acizlik göstergesi olarak algılandı ki ABD’nin bu yaptırımlarına bir Yunanistan bir de içimizdeki birkaç yemlemenin dışında  haklı bulan ve sevinen olmadı.

Hatta geçen aylarda rüzgardan nem kapan döviz ve dolar kılını kıpırdatmadı. Ne kadar güçlü olursanız olun gücünüzü olur olmaz yerde kullanmaya kalkarsanız ABD gibi ortada kalırsınız. Argo gibi gelebilir ama “Hayvan terli yemez” sözünü hatırlatalım. 

S 400 üzerinden ABD’nin kopardığı fırtına anlaşılır gibi değil. Sen ki 11 bin km uzaktasın. ABD’nin telaşına bakarsan sanki Türkiye “Pearl Harbor” baskını yapmış. 

ABD’nin Türkiye üzerindeki emellerinin geçmişini bilmek zorundayız. 200 yılı aşkın zamandır Anadolu topraklarını sömürü bölgesi olarak görür. 1818 tarihi unutulursa bunu anlayamayız. O tarihte Evangelist Misyoner hareketinin Anadolu ve Ortadoğu da istilasının başladığı yıldır. Öncelikle kendilerine yakın kullanacakları tebaa ararlar. Boşlukta Ermenileri bulurlar. Hıristiyan olmalarının  avantajını iyi kullanırlar. Açtıkları okullarda önce onları devşirirler. Ermeni gençlerin ABD’ye gidiş-gelişleri başlar. İşte bu noktadan sonra Anadolu ABD sanayinin önemli pazarı haline dönüşür. Çünkü gelişen ABD sanayinin pazarı için okullarında yetişen Ermeni gençleri iyi bir pazarlama aracı olarak ortaya çıkıyor.

Özellikle 1850-1900’lü yıllara gelindiğinde ABD tarım makineleri sanayi Anadolu topraklarındaki hakimiyetini sağlar. Durum o hale geliyor ki bu pazarlamacılıktan çok iyi para kazanan Ermeniler hızla zenginleşir, ticaretten haberi olmayan köyünde zar-zor geçinen Anadolu Ermenileri hızla ticarete alışır. İşte bu noktadan sonrada her zaman kullanacakları hazır asker konumuna dönüşüyor Ermeniler ABD’nin  elinde. Gaye bellidir. Gaye Anadolu’nun devamlı ABD’nin sömürge üssü halinde kalmasıdır. Ermenileri 100 yıl kullanıp ayrıştırmayı başarırlar. Bir 100 yıldır da Kürtler üzerinde çalışmaktadırlar.  İzmir’de Rahip Brunson’un Kürt bölgelerindeki temasları ve Kürt İş Adamlarına özel ilgisi tıpkı 100-150 yıl önceki Ermeni taktiğidir. 

ABD Anadolu, Ortadoğu ile Kafkasları bir 200 yıllık sömürü pazarı olarak kullanmasının önünde engel Türkiye’yi ve Türkleri görmektedir. Türkiye bölgede ABD’nin hedeflerini engelleyecek büyüklükteki tek ülkedir. Kafkaslar, Orta Asya ve Ortadoğu’daki hedeflerini Irak ve Suriye üzerinden Anadolu’yu bypass etme girişimleri de engellenince daha da asabiyeleşiyor. 

Evet, doğrudur S 400’ler “Pearl Harbor” baskını için kullanılmayacaktır ama senin Suriye’de Irak’ta, Yunanistan Dedeağaç’ta, Bulgaristan sınırında, Romanya’da, Gürcistan’daki  üslerinden ve 6. Filo’dan Türkiye’ye karşı  doğrulttuğun namlulara karşı kalkandır. Ha bıçak kemiğe dayanırsa gerekirse “Pearl Harbor”’ın ötesine geçilerek  II.Abdülhamit Han döneminde yapılmış hesaplar devreye girer.

ABD blöflerine karşı hangi derecede sağlam duracağımızı göreceğiz. Şimdi blöfleri fırsata dönüştürme dönemi.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun