Ufku, bilgisi tecrübesi farklıydı. Dünyayı iyi okurdu. Milletvekili olduğu dönemde daha Kemal Kaçar vefat etmemişti. Bir süre sonra vefat edince Ahmet bey Cemaatin başına getirildi. O döneme kadar Cemaatle birlikte anılan isimler pek hoş olmayan şekilde ön planda anılır olmuştu. Hatta o yapıda büyük hizmetler görmüş samimi kişiler saf dışı edilmişti. Kemal Kaçar'ın vefatı ile istişareler sonucu Ahmet bey getirildiğini duyduğumda sevindim. Cemaat içinde müthiş bir temizlik yaptı. O dönemde Cemaat üstünden nemalanan çok ciddi bir iş dünyasından yapı vardı. Önce onları temizledi. Bugün Süleymancılar işadamları ile anılmıyorsa bu Ahmet beyin sayesinde gerçekleşmiştir. Bir kenara itilen çok değerli isimleri tekrar bünyeye aldı. Cemaatin Almanya teşkilatına çeki düzen vermek için oraya gidiyor. Bütün sorumluları toplantıya çağırıyor. Hepsi heyecanla geliyorlar. Toplantı ortasında ayağa kalkıp otoparka bakarak hepsi son model araçları göstererek ‘Bunlar kimin diyor'. Tabii sorunluların makam arabaları. ‘Siz buraya sefa sürmeye mi geldiniz' diyor. ‘Herkes arabaların anahtarlarını bıraksın.' Deyip gerçekten hizmet etmek isteyenlerle çalışmak istediğini bildirerek dönüyor.
Ahmet bey aynı zamanda Hilal Denizcilik firmasının sahibiydi. Denizcilik konusun da etkin bir firma. 28 Şubat dönemiydi. Bir taraftan İmam Hatip Liseleri kapatılıyor, bir taraftan Kur'an kursları. O dönemde bu işlerle uğraşanlara açıkça meydan okuyan isimlerdendir Ahmet bey. “Kur'an-ı her hâlükârda öğreteceğiz. O hizmet devam edecek. Dünyanın en büyük gemilerini kiralar İstanbul önlerine demirler bu Kur'an hizmetini sürdürürüm' dediğini biliyorum.
Bakanlığı döneminde hiç yanına uğramadım. Zaten seçim kararı alındığı için Bağımsız kontenjanından olmuştu. Ona rağmen kısa zamanda dünyaya hakim biri olduğundan güzel hizmetler yaptı. O kargaşa döneminde Bakanlığı idare etti.
Sonradan öğreniyorum. Ahmet beyin Cemaatin başına geçmesinden sonra yaptığı temizlikten rahatsız olanlar olmuş. Kardeşi Mehmet ile bir anlaşma yapmışlar. O içlere bakacak. Kendisi Cemaatin işlerine. Fakat Cemaatten ihraç ettiği bazı isimler kardeşi Mehmet'i kafalayarak yanlarına çekiyor. Ak Parti kuruluş aşamasında bir gün yanına uğramıştım. Konu Ak Parti hareketi ve bakış açısınI sordum. Yanlarında olup olmadıklarını da. ‘İyi güzel. Tayyip Beyi de severim. Ama aracı olarak gelenler benim cemaatten attığım adamlar. Nasıl destekleyeyim' cevabı vermişti. Zaten daha Ak Parti kuruluş aşamasında bu isimlerin alınmaması için aracılık görevinde de bulunduk Ahmet beyin ricası üzerine. Ama fayda etmemişti. O isimler alındı. Ahmet beyde mecburen ANAP'ta görünmek zorunda kaldı.
2007 yılında Milletvekili aday adayı olma kararı verince Ahmet bey duymuş. O zaman halen Cemaat ile Ak Parti arası da ilişkiler çok soğuk. Bir gün Sitelerde Bolu dan teberru için gelen çocukluk arkadaşım Hasan Uygur'la buluştuk. Telefon çaldı. Arayan Ahmet beydi. Aday adaylığımı duymuş. ‘Hayırlı olsun' dedi. Lafa girdi ‘Biliyorsun Ak Parti ile aramız iyi değil. Ama söz veriyoruz. Seni Balıkesir'den aday gösterilerse diğer illerde değil ama senin için Balıkesir' de Ak Parti'yi destekleyeceğiz.' Dedi.
Ahmet bey mümkün olduğu kadar Cemaatin bütün giderlerini kendi imkanları ile karşılamya çalışırdı. Bildiğim kadarı ile Hilal Denizciliğin bütün gelirleri, dedelerinden kalan Ümraniye' deki Hekimbaşı çiftliği arazisi üzerindeki gelirler bu hizmet için harcanıyordu.
Ahmet Arif Denizolgun, bu devrin bir cemaat lideri olarak dünyayı bilen, geleceği iyi okuyan, Kur'an hizmetini dünyaya yayma gayreti olan önemli bir isimdi. Bugün dünyanın pek çok ülkesinde hakiki manada Kur'an hizmeti sessiz sedasız başlamışsa onun katkısı yadsınamaz.
Makamı cennet olsun. Dostluğundan şüphemiz olmayan bir değerli isim daha Rahmeti Rahmana kavuştu.
Kalın sağlıcakla
