Türkiye yerel yönetimler seçimleri dolayısıyla iç siyasete kilitlenirken, diğer taraftan çevremizde çok ciddi gelişmeler yaşanıyor. Durumu şöyle açıklayayım. Dün bir dostumla telefonla konuşurken bugünlerde yurtdışına gelip giden tır şoförlerinin Bulgaristan’da ABD’nin Türkiye sınırına çok yoğun yığınaklar yaptığını bilgilerini aktardı. 

ABD Romanya’daki üslerinin önemli kısmını 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Bulgaristan’a kaydırmıştı. Sessiz sedasız  gerçekleşen bu durum medyaya çok cılız haberlerle yansıdı.

Pazar günü kaleme aldığımız yazımız Doğu Akdeniz’deki hareketlenmelerdi. Türkiye’nin Fatih Sismik Gemisini Akdeniz’e açmasının ardından tacizler başlamış, biz bu tacizleri ABD’den beklerken İngiliz Jetleri karşımıza çıkmıştı. Fatih Sismik Gemisi şimdi Akdeniz sularında. 

Akdeniz’de ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya bölgede 100’lerce savaş gemisi, 6. Filo dahil gergin bir hava var. Salı gününden bu yana Akdeniz’deki bu hareketlilik hissediliyor.

Fakat  söz konusu dostumun dün uyarısına kadar ABD’nin Bulgaristan’da ki üsleri konusu unutulmuştu. Akdeniz’deki hareketliliğe paralel ABD’nin Bulgaristan’a yoğun bir yığınak yaptığı bilgisinin gelişi dikkatimi çekti.

Şu unutulmasın Irak ve Suriye üzerinde Batı emperyalizminin bugüne kadar istediğini gerçekleştirememiş olması ve hedeflerine ulaşamamaları Akdeniz havzasına gözlerini dikmeye neden oluyor. Son durumlar gösteriyor ki Akdeniz havzasındaki hareketliliğin, askeri manevralarında tek hedefi Türkiye.

Akdeniz’deki bütün gelişmeler Türkiye’nin önünü kesmeye yöneliktir. 100 yıl sonra İngiltere, Fransa, İtalya bir ABD ve İsrail ittifakı Türkiye’yi bir taraftan Akdeniz havzasında bir taraftan da anlaşılıyor ki Balkanlar’dan ablukaya almanın peşindeler. 

Bu açıdan Türkiye’nin şu an için Irak ve Suriye’deki cephelerine ilave olarak Akdeniz ve Balkanlar cephelerinde de mücadele etmek zorunluluğu var. Yunanistan’ın 12 mil konusundaki ısrarı da ABD ve İngiltere kışkırtmalarına dayandığı unutulmamalıdır.

Türkiye’ye karşı oluşan ittifakın öncelikli amacının Akdeniz havzasında bulunan limanlarımızın ablukaya alınması olduğu üzerinde duruluyor. 
Tüm bunlar yaşanırken Türkiye’nin hangi tedbirleri aldığı sorulabilir. 

Türkiye Suriye’de Fırat’ın doğusu konusunda askeri hareketliliğe başladı. Bütün vurucu güçleri bir taraftan Fırat’ın doğusuna, bir taraftan İdlip hattına hazırlık yaparken, aynı zamanda Akdeniz havzasında Türkiye’ye yönelik tehditlere karşıda bir duruma göre yedeklemeler yapılıyor. 

Türkiye’nin sadece askeri konvansiyonel silahlar vasıtası ile değil, elektronik açıdan da değişik tedbirler aldığı muhakkak. Türkiye’nin elektronik silahlar açısından önemli bir avantaja sahip olduğu biliniyor. Fakat bu silahların etkinliği konusunda ki güç tahmin edilemediğinden başta ABD ve diğer ülkeler bugüne kadar riski göze alamadılar. Bundan sonra alabilirler mi? 

Bugünlerde Akdeniz havzasında hedefin Türkiye olduğu bir savaşa hazır olun. Bu savaş kaçınılmaz görülüyor.

Çünkü Türkiye’nin zorlandığı şartlar kabul edilebilir değil.

Bu şartlar altında Batı’nın ya Akdeniz havzasından çekip gitmesi gerekecek. Ya da savaş kozunu oynaması gerekecek. Veya Türkiye hakikaten ciddiyetini bu güçlere gösterecek ve blöf yapmadığını öğrenecekler. 

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…