İnsan

ne çekti, ne çekiyor şu gıybetten.

o lânet olası şeye harcanan enerji

başka işe harcansa var ya..

bırakın ortadoğuyu, evelallah dünyayı fethederiz!

ah bir kurtulabilsek

özümüze dönsek, kitabımıza bir sarılabilsek!

yapar mıyız ki bunu? 

başarabilir miyiz ki?

benimkisi de soru sanki..

denemeden nerden bilebiliriz ki?

kardeşlerim

ne olursunuz şu illetten kurtulun biraz.

yalvarmam gerekiyorsa, yalvarıyorum size.

bak benim hatalarım olabilir,

içinizden birinin yanlışı bulunabilir. 

peki nasıl düzelteceğiz bunu?

çok basit.

kapalı kapılar ardında dedikodu üreterek değil

birbirimizi karalayarak, iftira atarak hiç değil

yanyana gelerek

yüz yüze,

göz göze bakarak çözüp düzelteceğiz.

hem her medeni insanın yapması gereken de bu değil midir?

birbirimizi retorik bombardımanına tutmak değil, anlamak bizi ileriye götürür.

unutmayın

diyalog karakterdir ve karakter ise özgünlüktür. maneviyattır, kişiliktir.
 

kardeşlerim,

benim çok sevdiğim bir söz var. 

bakın ne diyor bir düşünür;

zannettim

tahmin ettim

öyle söyledi,

şöyle dediler 

üzerine iş yürütmek 

karar almak hep hata olur.

diyalog kurun.

sorun, soruşturun. 

işin aslını öğrenin.

düşünün, taşının.

ondan sonra karar verin ve uygulayın..

bu söylediklerin

"bana uymaz" mı diyorsun.

hiç sıkıntı değil benim güzel kardeşim,

yani anlayacağın

bizden yana dert, tasa, gam yok!

sen bildiğin havayı çalıp, mavalı söylemeye,

şarlatanlarla tesanüt yapmaya devam et...

et...

etmesine de 

İsrafil sur'a üflediğinde ne yapacaksın?

işte onu bilemem.

o sebeple

henüz iş işten geçmeden

gel sen beni dinle

henüz vaktin var iken düşün...

hem bir değil, birkaç kez

hatta akıl sağlığın yerindeyken çok düşün..

hem ne diyor

seni, beni, hepimizi..

cihanı yaratan yüceler yücesi Allah;

"hâlâ akıllarınızı kullanmayacak mısınız?"

diyeceğim şu;

kim olursan ol

hangi sıfatı taşıyorsan taşı

başkalarının anlattığı hikayelerle

insanları yargılama.

bakarsın

yarın senin için de bir maval yazılıp okunur!

sonra aklın başına gelir, gelmesine de,

bunu bugünden niye düşünemeyesin ki?

son söz;

sen hâlâ 'bana ne' mi diyorsun?

hiç dert değil,

Ölmüş kardeşinin etini yemek istiyorsan,
dedikodu yapmaya, üretmeye, yaymaya devam et!

kardeşim

seni ne ben,

ne bir başkası kurtarabilir artık

ateşin bol olsun!
...