Gazeteciler, çalışma yeri, zamanı belli olmayan ve gerçekte tatil hakkı bulunmayan tek meslek sahibidir.
Yıpranan, yıpratılan ve her şeyin sorumlusu görülerek cezalandırılan gazetecilerin, 
ülkemizdeki çalışma koşulları dünya standartlarının çok altında.
Kendilerinden çok şey istenen ve beklenen 
meslektaşlarımız bugünkünden daha fazlasını hak ediyor. 
Nasıl ki, 111 yıl önce sansüre direnen meslektaşlarımız gerçek bir gazetecilik patlaması yapılmasına öncülük ettiyse, 
Türk Basını her bir çalışanıyla 
3 yıl önce 15 Temmuz gecesindeki duruşuyla da 
yeni bir gazetecilik patlamasına imzasını attı.
kaybettiği itibarını, güvenini geri kazanma adına mesafe kat etti.
Bir anlamda kötü sicilini temizledi..

Sadece İstanbul'da, Ankara'da değil Anadolu'nun dört bir yanındaki meslektaşlarımız o gece birer Hasan Tahsin gibiydi. 
O gece bir de şehit veren Türk Medyasıyla 
iftihar eden tek bizler değiliz, 
eminim sizler de gurur duydunuz bizim gibi basınla..
bu vesileyle
o gece şehit verdiğimiz Yeni Şafak'tan foto muhabiri arkadaşımız Mustafa Cambaz başta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi minnetle anıyorum.

★★★

Bizim ülkede basın özgürlüğü kimi çevrelerce 
bilerek veya bilmeyerek kişisel özgürlük olarak algılanıyor.
Türkiye Cumhuriyetinin itibarını zedeliyor.
devletin sırlarını açıklıyor, 
terör örgütlerinin sesine dönüşüyor, 
ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına, 
milletin temsilcilerine küfür ediyor, hakaretler yağdırıyor.. 
Milli ve manevi değerlere saldırıyor. 
Yetmiyor, 
Kişilerin yatak odalarına giriyor, 
tehdit ve şantaja başvuruyor. 
Sonra da gazetecilik kimliğine sığınıyor!
Yok böyle bir özgürlük dünyanın hiç bir yerinde.. 
Olmamalı da..
Çünkü, özgürlük suçun başladığı yerde biter!

★★★

Bizler 
Basını ve gazetecisi özgür bir ülke istiyoruz.
Bunu ülke demokrasinin daha güçlü kılınması için istiyoruz. 
Halkın haber alma hakkı için istiyoruz.

Basının aslında yerinde kullanılırsa büyük bir güç, 
büyük bir silah olduğunu üç yıl önce bu kez de 15 Temmuz'da gördünüz.

Siyaset, iş, bürokrat ve esnaf dünyasıyla halkımızdan ricamız;
Bu gücü, millet yararına kullanmayanlara prim vermemeniz.
Basın özgürlüğünü şahsi özgürlüğü olarak görüp
milletin değerlerine, 
insanların özel hayatlarına saldıranların
tehdit ve şantajlarına boyun eğmeyin.
Destek vermeyin, dikkate almayın, 
okumayın, tıklamayın, reyting yaptırmayın...
Bunu yaptığınızda,
İnanın kısa sürede imha edecektir bu asalak tipler 
kendi kendilerini.
Böylece hem ülke, hem basın camiası kurtulacaktır kanserli hücrelerinden.
Ülke çıkarı, toplum çıkarı bunu gerektirir..
Hak ve Hakka inananların bu adımı atacaklarına inancımız tamdır.

★★★

Diyeceğim şu;
Basın özgürlüğü noktasında
hangi ülke olursa olsun fark etmez.
Gazetecilerin karşılaştığı sorunlar birbirinin benzeri.
Hem öyle bir dönemdeyiz ki kim gazeteci, 
kim değil ayırt edilemez hale gelindi.

Bunu şundan söylüyorum.
Tam bir gayya kuyusu olan
facebook ve twitterda güzel Türkçemizi de katlederek 
itibar suikastı yapanlara 'gazeteci' muamelesi yapılması 
bizim gücümüze gidiyor.
Bu trollerden hemen herkes yakınıyor, 
lakin mücadele çağrımıza sessiz kalıyor!
Arkadaşlar
Sosyal medyadaki bilgi kirliliğine karşı tek çare, kamu yayıncılığını güçlendirmektir.
Kamu yayıncısı kuruluşların gerçek sahibi halktır, millettir.
İşte biz gerçek gazeteciler bu yüzden sansür değil, iyiyle kötünün ayırt edilmesine olanak sağlayacak meslek yasası istiyoruz. 
Çünkü günümüzde ve gelecekte gazetecilik, bugünün sözde gazetecilerine bırakılacak kadar değersiz bir meslek dalı değildir.

★★★

Son olarak özellikle vurgulamak isterim ki, 
Kamu yayıncılığı, yani halkın çıkarları noktasında yayın yapan gazete ve gazeteciler mutlaka desteklenmeli.
Anadolu Basınının 'can suyu' niteliğindeki resmi ilanlarla ilgili yine bir tasarruf yine gündemde. 
Eğer ki, resmi ilanlarla ilgili yeni bir kısıtlamaya gidilirse, yerel basın gerçekten susturulmuş olur.
Yerel basın susarsa, Türkiye susar.
Özgür basını savunmak, desteklemek herkesin görevidir.
Unutulmamalıdır ki; 
Özgür ve tarafsız basın hepimizin güvencesidir.
Özgür basının bir diğer yolu da Basın Meslek Yasasından geçmektedir.
Bu noktada yasa yapıcılara her türlü desteğe vermeye hazırız.
Aksi halde gazetecilik, itibar suikastçısı trollerin geçim kaynağına dönüşecek ve bunun toplumsal hasarı çok ağır olacaktır.
....
(24 Temmuz Basın Dayanışma Günü etkinliğindeki konuşmam)