Bugün 24 Temmuz.

Türkiye için bu tarih iki açıdan önemli.

Birincisi Basın Bayramı.

İkincisi Lozan’ın imzalanmasının yıldönümü.

Kapalı olmasının halen uluslararası camia açısından sıkıntı yarattığı ve imaj sarstığı internet bilgi kaynağı Vikipedi’deki özet bilgiden alıntılayalım önce…

Basın açısından ne diyor Vikipedi?

“Basın Bayramı veya Gazeteciler ve Basın Bayramı, tarihi konusunda üzerinde anlaşmazlık bulunsa da Türkiye’de Türk basınında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olarak her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanan önemli gündür.”

Türkiye’de basının son yıllarda 24 Temmuz’u oldukça buruk ve tatsız şekilde kutladığını biliyoruz.

Çünkü basın;  özgürlük açısından maalesef çok renkliliğini kaybetti.

Bir tarafta büyük gazeteler kapanıverirken diğer tarafta kartelleşme ve bu şemsiye altındaki gazete sayısı, yeni satın almalarla daha da arttı.

Basının tadı yok anlayacağınız.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nden tutun Freedom House’a  kadar maalesef uluslarararası basın endekslerinde Türkiye geriye gidiyor.

Hem de basın özgürlüğünün en çok gerilediği Burundi, Macaristan, Bolivya, Kongo ve Sırbistan gibi ülkelerle bir anılıyor.

Kim ne derse desin bu görünüm Türkiye açısından oldukça sıkıntılı bir tablodur.

Bu tablonun acilen demokratikleşme ve özgürleşme anlamında düzeltilmesi gerekiyor. Çünkü basının böylesine hasarlı olduğu ülkelerde bazen ne yaparsanız yapın sonuç nafile kalır.

Basın öylesine önemlidir.

Basının bu genel görüntüsü yanında mensuplarının ve özellikle yerel basının sıkıntılarına değinmeye kalksak ise, bunları anlatmak günler alır.

Sonuç olarak bugün Basın Bayramı nedeniyle güzel sözler duyacağız.

Lakin söylenen ile yaşanan arasında uçurum var.

*

Günün ikinci önemli konu başlığı da Lozan.

Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının çizildiği Lozan’ın 95.yıldönümü.

Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından imzalan Lozan Antlaşması’nın tarihi 1923’e dayanıyor.

Sevr’den sonra yeniden uyanış.

Osmanlı’nın imzaladığı Sevr’den sonra Türkiye’nin yeniden doğuşu.

Tarihi, o günün şartları altında değerlendirmezseniz; bugünün bakışıyla tarihi yorumlamaya kalkarsanız pek çok konuda hatalı yargıya varmanız muhtemeldir.

O yüzden geçmişe bakıyorsak, geçmişin olaylarını değerlendiriyorsak… Kendimizi de o geçmişin koşullarına ve ortamına göndermemiz gerek.

Bir anlamda o zamanda yaşadığınızı.

Dolayısıyla bu açıdan baktığınızda elbette ki Lozan yedi düvele karşı zaferdir.

Sevr’den sonra diğer devletleri Lozan’ın şartlarına getirmek uluslararası camiada o gün için inanılması güç bir başarıdır.

Bugün bu başarının yıldönümü aynı zamanda.
Farkında olmamız farkında olduğumuzu hissetmemiz lazım.

*

Bugün 24 Temmuz.

Lozan olmasaydı, Türk basınının bu haliyle olması mümkün değildi.

Ve Türk basını, bugün pek çok sıkıntısının yanında ağır bir sorumluluğu da omuzlarında taşıyor.

Cumhuriyet’in temellerinin kendisine yüklediği görevi…

Yani Cumhuriyet’e ve ilkelerine sahip çıkma görevini…