Bazıları dünyanın değişeceğini söylüyor.

Benim için Mart 2020'de zaten değişti.

Artık “Koronavirüs dünyasında” yaşıyoruz.

Peki.

Daha iyi bir dünya mı?

Yoksa daha mı kötü?

Bu bakış açınıza bağlı.

Kimileri için olağan dışı bir kazanç kapısı, zenginleşme aracı oldu koronavirüs…

Böylelerinin dünyası güzel.

Koronavirüs dünyasında, onlar için insanlar bir sayıdan, bir istatistikten, bir uygulamadan ibaret.

Bize ne yapacağımızı söyleyen,

İnsanlara sağlığımızla ilgili neyin iyi ya da kötü olduğuna karar veren ilaç şirketleri;

Çıkardıkları ilaçlarla, çıkaracakları aşılarla fırsatçılık yaparak nasıl daha fazla kar elde ederim düşüncesiyle ahlaki değerlerini yitirmiş bir şekilde hareket ediyor.

Onlar için dünya elbette daha iyiye doğru değişiyor.

Benim için ise dünya daha iyiye doğru değişmiyor.

Tüm dünyada,

İşsizlik artarken…

İş yerleri kapanırken…

Kiracılar kiralarını ödeyemezken…

Yaşlılar ölüme terk edilirken…

Açlık, yoksulluk çoğalırken…

Merak ediyorum, nasıl daha zengin olmak istersiniz ki?

Nasıl kendi kazancınızı her şeyin üstünde görebilirsiniz ki?

İnsanlık değerlerini, insan hayatını, insani duyguları nasıl değersizleştirebilirsiniz ki?

Ben böyle bir dünyanın parçası olmak istemiyorum.

Benim dünyam sosyal bağların koparıldığı, insanı değersizleştiren, yaşlıları yok sayan bir dünya olamaz.

Karşılıklı destek, dayanışma ve empati ile hayatı yaşamalıyız.

Hepimiz, sürekli maske(!) takmamalıyız.

Yüzler ve gülümsemeler maskeler altında kayboluyor…

Soğuk,

Temassız,

Sağduyu olmadan, yardımlaşma olmadan, dayanışma olmadan yaşamak insani değil…

Benim dünyam, insana dokunan, sıcak bir gülümsemenin, umudun devam ettiği bir dünya…

Paraya feda edilmeyen bir dünya…

İnsan onuruna, yaşam hakkına her ne pahasına olursa olsun sahip çıkılan bir dünya…

102 yaşındaki Karapürçekli Kadriye Taylan; “Yaşayın” diyordu gururla, “Siz de benim kadar yaşayın…”

Dünyanın karşılık beklemeden, insanca yaşamaya değer olduğunu başka kim böyle anlatabilir ki…