Şehirlerin gelişmesi ve çağdaş bir görünüm kazanması elbet Belediye Başkanlarının ve özellikle Belediye çalışanlarının semereli ve özverili çalışmalarıyla endekslidir. ‘’Akşam olsun yevmiye dolsun’’ mantığıyla sadece koltuk işgal eden Belediye Başkan ve çalışanlarının, şehrine ve şehir halkına sadece yük olacağı unutulmamalıdır.

Belediye hizmetlerinde Belediye Başkanının işçisinden ve memurundan emin olması ancak hizmette başarı sağlar. Bu da Başkanın ve güvendiği yakın mesai arkadaşlarının hizmetlerini yakından kontrol ederek istismara fırsat vermemesiyle mümkündür.

Lenin’in sözü olmasına rağmen Adeta Almanların atasözü haline gelmiş ve iş hayatının her kademesinde kullandıkları bir söz vardır; (Glauben ist gut, kontrolle ist beser) tercümesi, Güvenmek güzel ama kontrol etmek daha güzel.

Alman mucizesinde bu sözün hiçbir zaman önemi unutulmaz. Yağmurda, karda, çamurda her zaman Alman Belediye başkanlarını veya en güvendiği memurunu Parkesini giymiş, baretini başına takmış halde yapılan işlerin son aşamasında kontrol ederken görmeniz mümkündür.

Peki, bizde de öylemi? Bizde maalesef sadece güveniliyor. ve fakat kontrol yok. En basitinden patlak su şebekeleri örnektir. Bir su patlağına 5 tane işçi, 1 tane damperli kamyon, 1 kepçe geliyor, ¾ su borusunu akşama kadar sallana sallana yapıyorlar, 2 gün sonra aynı yerden tekrar patlak.! Çünkü yapılan işi kontrol eden yok. Dışarıdan bir tesisatçı gelse 2 saatte yapacağı iş, 5 Belediye elemanıyla bir günde yapılıyor ve 3 gün sonra tekrar patlak. Adamlarda utanma da yok.

Siz hiç Doğal Gaz tesisatlarının yer altına döşenen borularının patladığını gördünüz mü, duydunuz mu? Üzerinden ağır vasıtalar tonlarca yükle geçer ve fakat borular patlamaz, çatlamaz. Çünkü doğal gaz borularının altına üstüne kum veya toprak rastgele atılmaz. Kontrol mühendisi önce kontrol eder, iş tamam diye imzasını atar ve borular öyle kapatılır. İşçilerde Allah korkusu olmasa bile (!) kontrol mühendisi korkusu vardır.

Peki, su borularının tamiri öylemi? Ekip dediğimiz 5- 6 sorumsuz adam geliyor, boruyu, maşonu, dirseği veya vanayı değiştiriyor, bazen de patlak yeri şambrelle sarıyor ve üzerine taşlı topraklı kumu doldurup kapatıyorlar. Kapattıkları yeri de 10 -15 gün öylece bırakıyorlar. Yahu tamir ettiğiniz yerin taşlarını veya asfaltını neden kapatmıyorsunuz dediğinizde cevap hazır. ‘’kardeşim sen bizden daha iyi mi bileceksin. Biz toprak iyice otursun, tepilsin diye taşları veya asfaltı hemen kapatmıyoruz’’

Tamir edilen su borusunun üzerine atılan toprak çoğu kez 10 - 15 santim çöküyor. 15-20 gün sonra gelenler bakıyorlar ve ‘’tamam burası iyice tepilmiş, şimdi kilit taşlarını döşeyelim veya soğuk asfalt atalım.’’ Asfaltı ve taşları da en az 5 santim yüksek bırakıyorlar biraz daha tepilsin diye.!

Be mübarek adam, toprak iyice tepilirken tamir ettiğin su borusunun ne hal aldığını düşüne biliyor musun? O tamir edilen borunun da en az 10 santim esnediğinden veya bel verdiğinden haberin var mı ? Sonuç; 10-15 gün sonra aynı yerden tekrar patlak. Borunun tekrar çatlamaması, patlamaması zaten mucize olurdu. Şehirlerimiz bu şekilde defalarca patlayan su borularına şahittir. Bundan dolayı şehirlerimiz köstebek yuvası görünümünden kurtulamıyor..

İlgili olduklarını zannettiğimiz sorumluların bir defa olsun tamir edilen su borularının tamir edilişine nezaret ettiğini gördünüz mü? Göremezsiniz çünkü onlar sadece güveniyorlar. Kendilerine tahsis edilen makam koltuklarında akşama kadar oturmak çay kahve içmek varken yağmurda çamurda hiç dışarı çıkılır mı? Su borusu tamiri kontrolüne gidilir mi? Güvendikleri dağlara devamlı kar yağsa da.(!)

Dünya şaheserlerine imza atan Almanlar; Glauben ist gut kontrolle ist besser / Güvenmek güzel ama kontrol etmek daha güzel, deseler de burası Türkiye.!

Bazı yerlere dostlar alış verişte görsün kabilinden, su damlatan çeşme resimleri asıyorlar ve ‘’aman suları boşa akıtmayalım bozuk çeşmeleri değiştirelim’’ diye. İyi de kardeşim senin tamir ekibin su kaçağı olan borunun yanına 2-3 günde zar zor gelirse, tamir ettiği su borusu da üst üste defalarca patlarsa, bu tür su damlatan çeşme fotoğraflarının ne önemi kalır.

O halde Belediye Başkanlarının ve ilgili memurlarının yapacağı en birinci iş, Kontrol mekanizmasını çalıştırmak olmalıdır. Yerlere kilit taşı mı döşeniyor kontrol et, kanalizasyon mu döşeniyor kontrol et, kaldırım mı yapılıyor kontrol et, su patlağı mı tamir ediliyor kontrol et ve ödemelerini kontrol memurunun imzasına bakarak yap ki, mesul müdür mekanizması da çalışsın. Belediyelere mesuliyetsiz mesul müdürler doldurmakla Belediye hizmetleri olmuyor.

Eee yüklenici firma kaçtı, iş yarım kaldı. Yapılan işi kontrol etmeden ödemeleri yaparsan olacağı budur. Kendi evinde yaptırdığın şahsi bir işi, iş bitmeden, kontrol etmeden ödeme yapıyor musun? O halde saçı bitmedik yetimin hakkı olan Belediye gelirlerini de özel bir dikkatle harcamalısın. Demek ki sadece güvenmekle bu işler olmuyormuş. Velhasıl çalışan işçide, memurda ve en önemlisi Belediye başkanlarımızda kontrol korkusu olmalı. Güvenmek güzel bir haslettir ve fakat kontrollü güvenme daha güzeldir.