Çocukluğumda bir deyim duymuştum, Balıkesir öyle bir şehir ki yahudi bile barınamamış. O günlerde bu deyime pek anlam veremezdim, yıllar geçtikçe bu şehirde yaşadıklarım, gördüklerim sayesinde neden yahudilerin barınamadığını anladım. 
Meğerse biz bu şehirde yaşayanlar birlik beraberlik içerisinde, dini imanı, irfanı bütün, milli duygulara sahip,ayrıca bu şehir 1915 Çanakkale'de, Bursa'nın arkasından ikinci sırada, 2779 Şehit vermiş, Alaca Mescit Camisinde toplanan, 41 kişiden oluşan Kuva'i Milliye hareketi ile, bütün ilçeleri ve Balıkesir'i 40 Şehit vererek kurtarıp, Kurtuluş Savaşını kazanmış bir şehir. 
Bu şehir öyle bir şehir ki Bursa Manisa İzmir gelişmeyi başaramamışken, akıllı siyasetçi ve sanayicileri vasıtasıyla araba fabrikalarının, büyük sanayi kuruluşlarının kurulduğu, tarımı hayvancılığı, üretimi ile, ülke ekonomisine milyarlarca lira katkı sağlayan bir şehir. 
Bizim şehrimiz de işsizlik diye bir kavram yok. Her sene binlerce insanın gelip yerleştiği, iş aş, ekmek bulduğu bir şehir. 
Bizim şehrimizde siyasi kavgalar yoktur,siyasi çekişmelere ayrılacak zaman hiç yoktur. Bırakın vekil seçmeyi, bir ilçe başkanı İl Başkanı seçerken bile, şehri en iyi kim temsil edecek diye, günlerce tartışmalar yapılır, bırakın üyeleri delegeleri, sokaktaki insanlara bile sorulur. Seçilen insan akraba eş dost ile başkanlığı süresinde irtibatı keser, bütün şehre adalet ve hizmet dağıtmak için gece gündüz çalışır. 
Bizim şehrimizde parti ayrımcılığı yoktur. Ankara'ya gönderdikleri vekiller, mesele şehirleri oldu mu, gerisi teferruattır anlayışıyla, yapılacak işler konusunda her hafta iktidarı, muhalefeti bir araya gelir, bakanlardan bir talepler olduğunda günlerce bütün vekiller olarak bakanlık koridorlarında sabahlar, ta ki, istediklerini koparıncaya kadar. 
Bizim şehrimizde insanlar bir birinden emindir, tevazu sahibidir, birbirlerine iftira atıp kendi siyasi emelleri için, arkadaşına dostuna kara çalmaz. 
Bizim şehrimizde esnafımız sabah açtığı iş yerini, gecenin geç saatlerine kadar açık tutar. İşten çıkan analar babalar şehrin geç vakitlerine kadar açık olan iş yerlerinden, alışveriş yapmak için çocuklarının ellerinden tutup, cıvıl cıvıl sokaklarında gezdirirler.
Bizim şehrimiz üniversite şehridir, evlatları bu şehre gönderen ebeveynler bilirler ki çocukları aç açıkta kalmaz. Fetö gibi hain yapıların tuzaklarına kapılmaz, belediyelerin öncülüğünde, katkılarıyla açılan öğrenci yurtlarında barınırlar,güven içerisinde tek dertleri olan eğitimlerine devam ederler.
Benim şehrim iki denize kıyısı olan bir şehirdir. Büyük ticaret limanlarının olduğu, dünyanın büyük şileplerinin demirlediği, mal indirip mal bindirdiği yerlerdir. Benim şehrim gerek deniz turizmi, gerekse kaplıca turizmi açısından dünyanın sayılı yerlerindendir. Ege'de Altınova'dan başlayıp Küçükkuyu'ya kadar, Marmara'da Erdeğiyle,Avşasıyla, 5 yıldızlı otellerin olduğu, her yıl 10 milyon turiste ev sahipliği yapan bir şehirdir.
Benim şehrim dünyanın ikinci oksijen deposu Kazdağlarına sahiptir. Dünyanın birçok yerinden yüz binlerce astım hastası, tedavi amacıyla bu yerlere şifa bulmak gayesi ile akın ederler. 
Benim Gönen, Sındırgı, Bigadiç gibi ilçelerim de kaplıca larım vardır. Buralardaki otellerde, devre mülklerde her yıl binlerce insan şifa bulur, binlerce turist şifa bulmak amacıyla şehrime, dolayısıyla ülkeme milyonlarca lira döviz bırakır. 
Benim şehrimde dünyanın İkinci büyük Bor madenleri vardır. Bizler bu madeni trenlerle,vagonlarla ham olarak dışarıya satmak yerine, Bigadiç iiçemiz de kurulan Bor tesislerinde elementel Bor, yarı iletken endüstrisinde dopont olarak kullanır, üretilen yüksek saflıkta ki bu elementel bor, süper iletken teknolojisinde kullanılır hale getirin teknolojik alt yapıya sahiptir. Bu güzel şehrimde ki bor sayesinde, petrole dayalı dışa bağımlılıktan kurtulup, bordan üretilen yakıtla bütün araçların kullanımı sağlanmıştır.
Bunlar hayal değil mi?
Bence hiç değil, her şey bir hayalle başlar.
Mesele bu şehirde, herkesin egolarından kurtulup el ele vermesi, birlik beraberlik içerisinde olması ve bunları yapacak sadece kendini seven değil milletini, şehrini ,ülkesini seven insanları bulması, sabırla onların arkasında olmasıyla olur.
Selam ve dua ile