ABD, 70 Milyon Kızılderili’yi sistematik bir şekilde katletti. Kızılderili ırkın kanlarıyla harç kararak gökdelenler inşa ettiler, şimdi utanmadan katil arıyorlar. Yahu aynaya bakın aynaya. Katil ve soykırımcı orada(!) ABD nin katliamları dünya durdukça unutulmayacaktır. Çünkü ellerinden hâlâ mazlumların kanı damlıyor. Çevirdikleri Amerikan filmlerinde bile Kızılderili ırkı bir sinek gibi nasıl katlettiklerini utanmadan sergileyen bu haydut ve cani devlet, dünyanın süper katili olduğu için, katil ve canilere verilen NOBEL ödülüne(!) Devlet olarak da en lâyık olandır. Ellerinden hâlâ mazlum milletlerin kanları damlayan bu ABD ve ABD nin uşaklığından kurtulamayan Avrupa devletleri, her zaman olduğu gibi yine "Ermeni Katliamı hikâyesiyle’’ 2019 yılını kapattılar.

1915 yılında erkeğiyle-kadınıyla, çoluğuyla-çocuğuyla, genciyle-ihtiyarıyla Türk insanı vatanını işgalcilerden korumak için cephelere koşarken, haliyle doğu sınırlarımızdaki köylerimiz savunmasız kalmışlardı. Millet-i sadıka diye yüzyıllar boyu kolladığımız kardeş diye bağrımıza bastığımız Ermeni tebaanın, savunmasız köylerimize Ermeni çeteleriyle birlikte saldıracağı kimin aklından geçerdi ki. Osmanlı ecdadımızın millet-i sadıka diyerek askerlikten ve vergi mükellefiyetinden de muaf tuttuğu Ermeniler, ticarette tarım ve sanatkârlıkta oldukça önemli yerlere yükselmişlerdi.

Birinci cihan savaşının en acımasız yıllarında Müslüman Türk evladı cephelerde vatan müdafaası için eriyip yok olurken, millet-i sadıka diye koruyup kolladığımız bir kısım Ermeni tebaa ve Ermeni Taşnak çeteleri maalesef Fransa’nın kışkırtmasıyla savunmasız Türk köylerini basıp binlerce insanımızı acımasızca katlettiler. O kadar ki, Ermeni saldırılarında kurşunla ölmek adeta bir lütuf sayılır hale gelmişti. Ermeni Taşnak çeteleri ve yerli Ermeniler insanlarımızı iple ayaklarından bağlayıp ateşte kaynayan katran kazanlarına sokup çıkarıyorlar, derilerini diri diri yüzüyorlardı. Türk kızlarını ve kadınlarını köy meydanlarında çırıl çıplak soyup annelerinin babalarının gözleri önünde kızlara ve kadınlarımıza tecavüz ediyorlar ve milletimizi camilere doldurup topluca yakıyorlardı. Daha dün denecek zamana kadar bu katliamların canlı şahitleri aramızdaydı.

Bu katliamların fotoğrafları bizim arşivlerimizde olduğu gibi Fransız, Amerikan ve Ermeni arşivlerinde de mevcuttur. Biliyorlar ki, soykırım dedikleri katliamlar Ermeni tebaaya değil, bu toprakların asıl sahibi Müslüman Türk insanına, Ermeni ve Fransızlar tarafından yapılmıştır. Bu gerçek arşivlerle sabit olduğu için de ne Ermenistan, ne Fransa, ne ABD ve nede Avrupa Devletleri Türkiye’nin, ‘’arşivlerimizi açalım’’ davetine kulak vermiyorlar. Çünkü arşivler açıldığında soykırım yapanların aşağılık ve nankör Ermeni çeteleri ile birlikte Fransız ve Rus askerleri olduğu gün gibi ortaya çıkacak.

1870 li yıllarda Ermeniler Osmanlı içinde sorun olmaya başlamışlardı. Ermeni Hıncak ve Taşnak çetelerinin 1890 dan itibaren başlattıklar isyanlar yavaş yavaş çekilemez hale gelmişti.. 1892 – 1893 yıllarında tırmanmaya başlayan Ermeni isyanları nihayet 1905 te Sultan II. Abdülhamid’e suikast girişimine kadar geldi dayandı. I. Dünya savaşını müteakip, Sarıkamış harekâtı bir hezimete dönüşünce, Ruslarla birlikte Ermeni çeteleri Müslüman Türk köylerinde yağma ve katliamlara giriştiler. Nihayet 24 Nisan 1915 de İttihat ve Terakki Hükümeti bir genelge çıkararak bazı tutuklamalar yapmak zorunda kaldı. 27 Mayıs 1915 te ise Ermeni Tehcir kanunu çıkarıldı. Çünkü yaklaşan Çanakkale savaşları esnasında Ermeni isyancıların ordumuzu arkadan vurmaları her an mümkündü.

Bu tehcir kanunu ile 413 bin Ermeni çete mensubu ve bunlara yataklık yapanlar aileleriyle birlikte tehcire tabi tutuldular. Yani, yine Osmanlı topraklarında Suriye bölgesine nakledildiler. Tehcire tabi tutulan Ermenilerin büyük bir bölümü daha sonra Anadolu içlerine yayılırken, 20 bine yakın Ermeni de İstanbul’daki akrabalarının evlerine yerleştiler, iskân olundular. Ermeni tehcir kanunu ile sürgüne gönderilen Ermeniler bu sürgünü yıllarca büyük bir hoşgörü ve kadirşinaslık olarak kabul ettiler. Çünkü onlar da biliyorlardı ki, Osmanlı Devletini sırtından vurmanın ve ihanetlerinin cezası her halde kendilerinin Türklere lâyık gördükleri muamele şeklinde olacaktı, ama olmadı(!) Vefalı Türk bu vefasız millet-i sadıka’ya (!) onların yaptığını yapmadı. İhanetlerini sadece sürgünle cezalandırdı.

1915 de Ermenileri isyana teşvik edip silahlandıran Fransa ve diğer soykırımcı Avrupa Devletleri bizim de kendileri gibi olabileceğimizi düşünerek, 90 yıl sonra ‘’Ermeni Katliamı hikâyesine’’ sarılıp Ermeniler için tazminat koparma derdindeler.. Hâlbuki ‘’Bir insanı öldüren, tüm insanlığı öldürmüş gibidir’’ prensibiyle Bin yıl dünyaya adaletle hükmeden ecdadımızın geçmişinde bir Ermeni soykırımı olmadığı gibi, bir Hiroşima yoktur, bir Nagazaki yoktur. Kırım katliamı yoktur, Filistin katliamı yoktur. Doğu Türkistan katliamı, Keşmir katliamı, Irak, Afganistan, Pakistan katliamı yoktur. Kamboçya, Laos, Vietnam, El Salvador, Arjantin katliamları yoktur. Tunus, Cezayir, Fas, Mali katliamları yoktur. Tüm Afrika kıtası Zalim ve müstekbir ABD ve Avrupa Devletlerinin katliamlarıyla, soykırımlarıyla yıllardır inim inim inlemektedir.

5 li çete dediğimiz ABD, İngiliz, Fransız, Rus ve Çin li Katiller sürüsü dünyamızı ‘’Ermeni soykırımı masalıyla’’ oyalayıp, kendi katliamlarını gizlemek, gözlerden saklamak istiyorlar. Ellerinden hâlâ damlamakta olan mazlum kanlarını kimse görmesin istiyorlar. Ve fakat unutmasınlar ki, bunların yalanları ve katliamları bu güne kadar olduğu gibi bundan sonrada her plâtformda yüzlerine vurulacaktır. Çünkü mazlumların ve ezilmiş tüm halkların vekâleti Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dadır. Katil ve cani Batı ülkeleri unutmamalıdırlar ki, tüm ezilmiş halklar ve hakları gasp edilmiş Müslümanların hamisi Allah’tan sonra vefalı Türk ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dır..O halde tekrar edelim dünya 5 ten büyüktür(!)