YAŞAMIN tadını almak istiyorsanız, arkadaşlarınıza vakit ayırın ve onların sizin için ne anlama geldiğini düşünmek için kendinize biraz zaman yaratın.

Kaç tane gerçek arkadaşınız var? Hangi arkadaşlarınızla ilişkiniz o kadar da iyi değil?

Hangileri sizi biraz zorluyor?

Eminim bu sorulara yanıt bulduğunuzda arkadaş listenizi yarıya indireceksiniz.

Doğru olan şu ki, arkadaşlarınızın sadece yarısı sizin gerçek dostunuz.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü araştırmacıları; siyasi ayaklanmalardan tutun da, sigarayı bırakmaya kadar her konuda kilit faktör olan sosyal çevre etkisini araştırdılar.

Onlara göre, birisini bir arkadaş olarak adlandırmamız için varsaydığımız duygularımızı karşılıklı olarak düşünmeliyiz. Yani aslında o da, bizim gibi hissediyor olmalı.

Araştırmacılar, yaşları 23-38 arasında olan 84 kişiyi araştırdılar. Her bireye her bir katılımcıyı, “Bu kişiyi tanımıyorum” anlamına gelen sıfır “0” ile “beş” arasında derecelendirmelerini istediler; 3 puan “Arkadaş” anlamına gelirken, 5 puan ise “En yakın arkadaşlarımdan biri” anlamına geliyordu.

Ne yazık ki, araştırma sonunda arkadaşlık duygularının, sadece % 53’ü oranında karşılıklı olduğu tespit edildi. Aslında pek çok kişi onu “arkadaş” olarak görmeyen kişileri “arkadaş” zannediyor.

Bu bulgular; insanların dostluğun karşılıklılığını anlama yeteneğinden yoksun olduğunu ortaya koyuyor. Bunun nedeni de aslında, birisinin sizi bir arkadaş olarak görmediğini bilmek ya da kabul etmenin kendi imajınızı olumsuz yönde etkileyebileceğine inandığınız için bundan kaçınıyor olmanız. Şöyle ki, karşımızdaki kişinin bizi gerçekten “arkadaş” olarak kabul etmediğini kendimize itiraf etmek istemiyor ve bu gerçekten uzaklaşmayı tercih ediyoruz.

Bununla birlikte New York Times aynı konuya farklı bir açıklama getiriyor. Belki de dostlarımızın kim olduğunu bilmiyoruz. Çünkü dostluğun ne olduğunu da bilmiyoruz. Dolayısıyla, aniden tüm ilişkilerinizi yeniden değerlendiriyorsanız, birisinin sizin arkadaşınız olup olmadığını belirlemenizi sağlayacak bazı sorular var.

Bu dostluk belirli bir amaca hizmet ediyor mu?

“Evet” cevabını verdiyseniz, bu dostluğu tekrar düşünmek isteyebilirsiniz. Aslında günümüzün hızlı ve kaotik yaşam koşullarında insanlar arkadaşlarıyla kaliteli vakit geçirmiyor.

New York Times’a göre insanlar, arkadaş olmanın çekiciliğini kaybettiği ilişkilerin verimliliğini en üst düzeye çıkarmak için çok istekli ve aslında bunu gönülden istiyorlar.

İşyerindeki arkadaşınız veya öğle yemeğinizi birlikte yediğiniz arkadaşınız, düşündüğünüz kadar yakın arkadaşınız olmayabilir. Bunun yerine, boş vakitlerinizi değerli anılara dönüştürebilecek insanlara bakın, onlara zaman ayırın.

Bu kişi sizin “en iyi beş arkadaş” listenizde yer alıyor mu?

Yaşam ve ölümün değiştirilemez döngüsünde, bu dünyadaki zamanımız çok sınırlı. Yani sadece çok değerli kişilere zaman ayırın. İngiliz evrimci psikolog Robin I.M Dunbar, arkadaşlık perspektifi içine koymak için farklı dostluk katmanları ile ilgili ilginç teorikler ortaya koyuyor.

Bir boğa gözü gibi birbiri üzerine yığılmış konsantrik daireler düşünün. Boğa gözünün merkezinde bulunan en içteki arkadaş çevreniz, yalnızca bir veya iki kişiden oluşan en temel olanıdır. Bunlar, günlük rutininizde mutlaka görüştüğünüz en samimi kişilerdir.

Bir sonraki katman, sizinle derinlemesine ilgilenen kişilere ve haftalık bazda etkileşime girdiğiniz kişilere ait. İşte bu katmana en fazla 4 kişi koyabilirsiniz. Halkalar dışa doğru genişledikçe, o katmanlardakilere ayırdığınız zaman ve duygu miktarı azalıyor.

Psikolog Robin I.M Dunbar, şu hayattaki kısıtlı zamanımız içinde dağıtabileceğimiz az zaman ve duygusal sermaye olduğunu, bu yüzden de en yoğun ilişki türü için sadece beş tane katmanımız olduğunu söylüyor. Bazı insanlar beşten fazla katmana sahip olduklarını söyleyebilir, ancak bunların gerçekten kaliteli arkadaşlıklar olmadığından emin olabilirsiniz. Şimdi yeniden düşünün; “En iyi 5 arkadaş” listenizde kimler var, kimler yok?

Bu kişiye karşı savunmasız mısın?

Paylaşmak, emek vermeyi gerektirir. Bu konuda yapılan bir çalışmada, kendini ifşa etme ve beğenme arasında güçlü bir pozitif ilişki buldu. Arkadaşlarına karşı daha samimi açıklamalar yapan, onlarla sırlarını paylaşanlar, daha az sır tutanlara göre daha popülerdir. Buna karşılık, insanlar muhtemelen güvendikleri kişileri daha çok severler. Son olarak, insanlar daha çok sevdikleri kişilerin sırlarını daha çok bilme eğilimindedirler.

Dolayısıyla bir kişi sırlarını size bildirirse, muhtemelen sizi sevdiği, size karşı kalın duvarlarının olmadığı ve sizin yanınızda kendisini savunmak zorunda kalmadığı anlamına gelir. Aynı bağlamda arkadaşlık ilişkinizde daha çok sevilmek istiyorsanız, ona iç dünyanızı açmalısınız, duvarlarınızı kaldırın.

Bu kişinin yanında olduğunda duygularının ne kadarını ifade edebiliyorsun?

Birinin yanındayken gerçek duygularını gizlemeye meyilli oluyorsan, o kişi muhtemelen senin arkadaşın değil. Michigan Üniversitesi araştırmacılarından Jane Dutton ve Emily Heaphy, arkadaşlık ilişkilerinin kurumları nasıl etkilediğini araştırtırdı.

Bu araştırmanın sonucuna göre, kişiler arasında yüksek kaliteli bağlantılar varsa, o insanlar birbirlerine duygularını daha net ifade edebiliyorlar ve bu aşamada duyguların olumlu ya da olumsuz olmasının hiçbir önemi olmuyor. Yani bir kişi ile kaliteli bir arkadaşlık bağınız varsa kızgınlıklarınızı, kızgınlıklarınızı ya da sevincinizi çok net bir şekilde anlatabiliyor, gösterebiliyorsunuz. Birisinin yanında duygusal olarak tamamen dürüst olabiliyorsanız, işte o kişi sizin gerçek arkadaş sayılabilir.

Arkadaşlığınız zorlukların üstesinden gelebiliyor mu?

Michigan Üniversitesi araştırmacılarından Dutton ve Heaphy, arkadaşlar arasındaki yüksek kaliteli bağlantıların zorlukları yenebilme gücünü tanımlamak için “gerilme” terimini uygun görüyorlar. Yani arkadaşlarınızla aranızdaki ipler gerildiğinde tam olarak olay nasıl sonuçlanıyor? Bu gerilme durumu aslında, ilişkinizi değiştirmek için ne kadar esnek olabileceğinizi gösteriyor. Örneğin, arkadaşlardan birisi, sıradan bir sosyal medya sohbetindeyken farklı bir duygu duruma geçerse, ne olur ve bu ne anlama gelir?

İşte tam da böyle bir durumda sizin ve arkadaşınızın herhangi bir çelişkinin üstesinden gelip gelmediğinizi düşünün. Aranızdaki ilişki değişikliğe nasıl tepki gösteriyor? Bir gerginlik anında aranızdaki ilişki kopuyor mu, yoksa biraz gerilip eski haline dönebiliyor mu?

Bu kişi ile birlikteyken aktif ve yaratıcı mısınız?

Dutton ve Heaphy’nin yüksek kaliteli bir arkadaşlık bağı oluşturma listesinde bağlantı derecenizi ölçen en önemli faktörlerden birisi de birlikteyken ne kadar eğlendiğiniz ve ne kadar yaratıcı olduğunuzdur. Arkadaşlık ilişkiniz yeni fikirlere ve etkilere açık mı, onun yanında ne kadar eğlenebiliyorsunuz?

Araştırmacılara göre, yüksek derecede arkadaşlık bağlantısına sahip olan arkadaşlar, birlikteyken farklı bir atmosferdeymiş gibi hissedebilirler. Bu bağlamda çok farklı fikir ve aktivitelere açıktırlar, yaratıcılık olanakları güçlü, duygusal alanları sınırsızdır.

Güçlü arkadaşlıklar; bireylerin yaratıcı fikirler geliştirmelerini ve onlarla hareket etmelerini sağlar. Siz ve arkadaşınız birbirinize ilham veriyor musunuz? Eğer yanıtınız “hayır” ise, o zaman belki de düşündüğünüz kadar yakın değilsiniz. Belki de bu arkadaş, sizin özgürlük alanınızı kısıtlıyor, yaratıcılık hislerinizi köreltiyordur.

Tüm bunlar ışığında ne düşünüyorsun?

Kaç tane gerçek arkadaşın olduğuna inanıyorsun? Bu içeriği okuduktan sonra dostluklarından herhangi biriyle ilgili görüşlerin değiştirdi mi? En güçlü ilişkilerinin özellikleri neler? Hadi, bence sen de biraz düşün ve sadece gerçek dostlarına kaliteli zaman ayır!

Kaynak: aysetolgaiyiyasam.com

Editör: Haber Merkezi