Apartman kapısında haftanın birkaç günü bu olayı yaşıyorum. Kapıyı tebessüm ederek açtığım komşularımızdan bazıları, sanki onlara kapıyı açmak zorundaymışım gibi burnu havada bir şekilde beni es geçiyor ve bir teşekkürü çok görüyor. Bozuluyorum tabii... Ama kızgınlığımı dindirmenin bir yolunu buldum neyse ki. Onları utandırmak için etmedikleri teşekküre karşılık “Bir şey değil!” diyorum. Neyse ki bazıları teşekkür etmeyi öğrenmeye başladı.

Gerçi “Teşekkür ederim”, önce “Teşekkürler”e, sonra “Teşekkür”e, daha sonra “Sağ ol”a evrildi. Başka bir kaçış noktası da “Eyvallah”. Bunların hiçbirini söylemeyenlerimiz de var tabii. Dahası, demeyi beceren arkadaşlarımıza dönüp rica etmek de kalmadı! Ona da bir “Eyvallah...”

Kabul edelim, millet olarak teşekkür cimrisiyiz. Bir öğrenemedik gitti. Herhalde kudreti en az anlaşılmış sözcüklerimizden biri “teşekkür”. Komşumuza, otobüs şoförüne, mağaza görevlisine ya da iş arkadaşımıza teşekkürü çok görüyoruz, sanki ağzımızdan cımbızla çekiliyor. Oysa faydalarını bir bilseniz, şu iki kelime ne kapılar açıyor! Ben değil yahu bilim öyle diyor!

O DA BANA TEŞEKKÜR ETMİYOR

Coşkulu bir ses tonuyla teşekkür duymayalı epey oldu. Geçenlerde otobüsten inerken şoföre teşekkür eden ve iyi günler dileyen kişinin, o şaşkınlık halimle boynuna sarılasım geldi. Sizin durumuz da benimkinden pek farklı sayılmaz değil mi? Peki nasıl bu hale geldik?

Teşekkür etmek, gayet basit bir minnet ifadesi olsa da bu iki kelimeyi sarf edince sanki karşımızdakine senet imzalıyor gibi hissediyoruz nedense. En az özür dilemek kadar teşekkür etmekte de zorlanıyoruz, kendimizi ezilmiş hissediyoruz. Bazen de düşüncesizlikten yapılan iyiliklerin farkında olmuyoruz. Olsak da kronik olarak beynimiz aslında teşekkür etmeye o kadar da değecek bir şey olmadığı kanısına varmaya alışmış, hep başkalarından bekliyor. Aslında minnet göstermediğimiz için görmüyoruz ama beynimiz bunu tam tersi olarak algılar, “O da bana teşekkür etmiyor” der. İlk adım hep güç gelir, gururumuza yediremeyiz. Peki ya bu işin sonunda büyük kazançlar da var desem?

ASLINDA KURNAZCA BİR HAMLE...

Bir teşekkür size hangi kapıları açar? Hangisini açmaz ki! Mesela Georgia Üniversitesi’nin mutlu birliktelikler üzerine yaptığı araştırmada, minnet duygusunun uzun ömürlü evliliğin anahtarı olduğu ortaya konmuştu. Çünkü karşılıklı olarak minnettarlık duygusu besleyen çiftler, birbirlerine daha saygılı, sabırlı ve daha yapıcı hale geliyor. Bu, çiftlerin kendini değerli ve çekici hissetmesini sağlıyor. Ayrıca teşekkür, kötü bir seyir izleyen ilişkilerde kaosa sebep olan meseleleri de iyileştirebiliyor.

Sadece aşk hayatında da değil üstelik; karşınızdakiyle bağınızı güçlendirmenin peşindeyseniz ona yeri geldiğinde teşekkür etmeyi bileceksiniz. Teşekkürün gücünü asla küçümsememenin önemine dikkat çeken isimlerden ABD’li yazar Harvey Mackay, “Bir teşekkür edemeyecek kadar meşgul olanların günden güne bunu söyleyecek daha az fırsat bulması kaçınılmaz” diyor. Yani işleriniz bozulur demeye getiriyor! Zira bu kimselerin ilişkilerini geliştirmesi ve karşısındakinin güvenini kazanması mümkün olmuyor. 

Üstelik sağlığınıza da zararlı. North Carolina Üniversitesi’nden Dr. Sara Algoe, “Şunu biliyoruz ki sağlam sosyal ilişkiler bizim için faydalı, en az sigaranın ve obezitenin zararlı olduğu kadar!” diyor ve ekliyor: “Uzun ve sağlıklı bir yaşam için iyi ilişkiler, iyi ilişkiler içinse teşekkürün gücünü hayatınızda kullanmayı bilmek gerek. Ki bu ilişkilerde de iki taraflı fayda sağlar. Daha çok sevilmek ve daha uzun yaşamanın sırrı burada...” Dahası teşekkür ederek kibar bir davranış sergilemiş olmanın gururunu yaşayarak kendinizi daha iyi ve değerli hissedersiniz. Bu depresif hislerimizi yatıştırır, aramızdaki buzları eritir. Olaylara daha pozitif bakmanızı sağlar, anksiyeteyi azaltır, travma sonrası stres bozukluklarının atlatılmasına destek olur. İtibar görmenin peşindeyseniz de teşekkür raconunu öğrenin. Zira başkalarının katkısını takdir etme büyüklüğü gösterdiğiniz ölçüde daha güçlü hale gelir ve itibar kazanırsınız. Yani aslında yine bizim menfaatimize. Psikiyatr Mark Goulsto “Karşınızdakinde güçlü duygular uyandıracak bu kelimeler, itibar görmenin anahtarı” diyor. 

İş hayatına gelince... İnsanlar çalıştıkları yerde değerli olduklarını hissetmek ister, bunun için de teşekkür bekler. Oysa işverenlerin çoğu hiçbir maliyeti olmayan (Tekrar ediyorum: Hiçbir maliyeti olmayan!) bu motive edici gücün pek farkında değildir. İş arkadaşlarınız arasındaki işbirliğini artırıcı gücü de yok değil. Zira ABD’li psikolog Adam M. Grant’a göre işyerinde teşekkür etmek karşınızdakinin size bir sonraki sefer destek olmasındaki gönüllülüğünü yaklaşık yüzde 50 oranında artırıyor. İş hayatında takdir ve minnettarlığın önemi üzerine konuşan Harvard Business School’dan Doç. Dr. Francesca Gino, “Kararlarımızı etkileyen duyguları yaratan sihirli sözcüklerden biri de teşekkür. Ama gücünün iş dünyasında fark edildiği söylenemez” diyor. Terapist Dr. Laura Trice de “Aslında yapmak zorunda olduğumuz bir şey için bile teşekkür edilmek profesyonel hayatta motive eder. Diğer yandan bunu karşınızdakinden beklediğinizin de önemli göstergesidir” diyor. Yani “Ben yapıyorum ve senden de bekliyorum” demenin yoludur teşekkür etmek.

TEŞEKKÜR ETMENİN RACONU

Şimdi gelelim inceliklerine. Yazının en başında teşekkürü annemizden öğreniriz demiştik. Çocukluğa yeniden dönelim... Annenin stratejik olarak teşekkür etmesi, çocuğunun da yeri geldiğinde minnet göstermesi gerektiğini öğretmesi mühim. Ancak çok ince bir çizgisi var. Mesela çocuğunuza yemeğini bitirdiği, yemekten sonra ellerini yıkadığı için ona teşekkür etmeyin. Neticede ne o yemeği sizin için yedi, ne de ellerini sizin için yıkadı. Her yaptığı karşılığında devamlı sizden, daha sonra çevresinden teşekkür bekleyen bir çocuk olmasın. Birine teşekkür ederken mutlaka gözünün içine bakın ve karşınızdakinin ismini telaffuz etmeyi unutmayın.

Beden diliniz de teşekkürü destekler nitelikte olsun. Çünkü yere bakarak, hafif bir tebessüm etmeden edilen teşekkür karşınızdakinin üzerinde büyük bir etki bırakmıyor. Hatta daha kalıcı olması için mümkünse el yazısıyla bir teşekkür notu yazın. ABD’li danışman ve stratejist Avery Blank’e göre size önemli bir yardımı dokunan birinin görüşlerini dinlemek istediğinizi söylemek de onu size daha çok destek olmaya teşvik eder. Blank’e göre, ona sizin nasıl yardımınızın dokunabileceğini sorabilirsiniz.

Çünkü kişi bir teşekkürünüzle yaptığı şeyin karşılığını almış kadar olur, değerini bildiğinizi hisseder. Onu ne kadar yormuş olsanız da sakinleşir hatta sizin için daha fazlasını yapmak için cesaretlenir ve kendini kıymetli hisseder. Diğer yandan kuru bir teşekkür yerine onun göğsünü kabartacak şekilde ne kadar önemli bir destek aldığını “Senin desteğin olmasa bu kadar büyük bir yükün altından asla kalkamazdım, teşekkür ederim” gibi sözlerle dile getirin. Hatta yapılan iyiliğe karşılık ufak da olsa bir hediye almak hiç fena olmaz...

Uzun lafın kısası teşekkür etmek kurnazca bir hamle, gurur meselesi yapmayalım ve mutlaka raconunu bilelim. En son ne zaman birine teşekkür ettiniz bilmiyorum ama Maryland Üniversitesi’nden psikolog Joyce E. A. Russell’ın dediği gibi, yarını beklemeyin, hemen bugün ilk fırsatta birine teşekkür edin. Aldığınız sonuçlar biraz zahmete değecek, zamanla zor da gelmeyecek. Beni okuduğunuz için teşekkür ederim.

Stratejik teşekkür

- Bir yere geç kaldıysanız “Beklettiğim için özür dilerim” değil “Beklediğin için teşekkür ederim” deyin.

- Size zor bir durumundan bahseden arkadaşınıza ne söyleyeceğinizi bilmediğinizde susmak yerine yine teşekkürün gücünü kullanın ve “Bu meseleyi benimle paylaştığın için teşekkür ederim, seni çok iyi anlıyorum ve yanında olmak için buradayım” deyin.

- Sizi eleştiren birine sert şekilde atağa geçmek yerine “Görüşlerin için teşekkür ederim. Bunu düşüneceğim” stratejisini kullanarak işin içinden sıyrılın.

- “Elbisen çok güzelmiş” gibi bir iltifat aldığınızda “Zaten yıllardır giyiniyorum” değil; “Teşekkürler, beğenmene sevindim” deyin.

Kaynak: Sema Ereren | HT Pazar

Editör: Haber Merkezi