ABD ve Rusya öncülüğünde harabeye döndürülen Suriye'de tarih boyu birçok medeniyete beşiklik eden Halep, havadan ve karadan saldırılarla yok ediliyor. Sivil halkın 30 kilometrelik alana sıkıştırıldığı ve insani yardımın ulaşmasının engellendiği Halep'te ölümü bekleyen savunmasız çocuk ve kadınların yardım çığlıkları, Batılı devletlerin yanı sıra çıkar hesapları yapan İslam ülkelerinin yöneticileri tarafından da duyulmuyor. 

Dünyanın gözleri önünde acımasızca harap edilen Halep'te bir tarih yok ediliyor. Daha önce de Bizans tarafından yağmalanarak katliamların gerçekleştirildiği Halep'te bir kez daha tarih tekerrür ediyor. 

Medeniyetlerin buluştuğu şehir 


Uluslararası çıkar hesaplarıyla adeta harabeye çevrilen Suriye'nin ikinci büyük şehri olan Halep'in tarihi milattan önce 3 binli yıllara dayanıyor. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Halep, ilk olarak milâttan önce 18'inci yüzyılda Yamhad Krallığına başkentlik yaparken, daha sonraları ise Hitit Krallığı'nın en önemli eyalet merkezlerinden biri oldu. Bir dönem Halpa Krallığı adıyla müstakil bir devlet de olan Halep, sırasıyla Asur İmparatorluğu, Pers, Roma, Bizans'ın hâkimiyetine girdi. 

Bizanslılar döneminde Hıristiyanlık merkezi haline getirilen Halep, 637 yılında İyaz bin Ganem komutasındaki Müslümanlar tarafından fethedilerek İslam topraklarına katıldı. İslam'la tanışmasının ardından Emeviler, Abbasiler, Fatimiler, Hamdaniler, Büyük Selçuklular, Eyyübiler, Memlüklüler ve Osmanlıların hâkimiyetine giren Halep, ticaret merkezinin yanı sıra önemli ilim merkezlerinden oldu. 

Kansız bir şekilde Müslümanların eline geçen Halep, Bizans saldırılarıyla yok edildi 


Bu arada yaşanan iç isyanların yanı sıra Bizans'ın da saldırılarına maruz kalan Halep, zaman zaman büyük tahribatlar yaşadı. Hamdaniler'e başkentlik yapan Halep, 962 yılında Bizans saldırısıyla adeta yok edildi. Halep'i işgal eden Bizans, bir hafta içinde binlerce kişiyi katlederken, yaşanan yağma ve yıkım ile şehir harabeye döndü. Kansız bir şekilde Müslümanların fethettiği Halep, Bizans'ın saldırılarında yok edildi. Daha sonra yeniden Müslümanlar tarafından alınan Halep, Bizanslıların yaptığı tahribat nedeniyle uzun süre kendine gelemedi. 

İstanbul ve Kahire'den sonra üçüncü büyük şehir 

Doğu ile Batı ticaretinde önemli bir merkez olduğu dönemde Yavuz Sultan Selim tarafından (1516) Osmanlı hâkimiyetine giren Halep, daha da gelişerek eyalet haline getirildi. Eyalet merkezi olarak Suriye kuzeyindeki yerleşim yerlerinin ekonomik ve siyasî yönden gelişmesinde önemli rol oynayan Halep, Osmanlı'nın İstanbul ve Kahire'den sonra üçüncü büyükşehri oldu. 19'uncu yüzyıla kadar Suriye bölgesinde iktisadî ve siyasî açıdan önemli bir yere sahip olan Halep, Şam ve Beyrut'un yükselişiyle önceki önemini yitirmeye başladı. 

Halep özerk yönetimi ve Suriye'ye bağlanma 

Birinci dünya savaşında Osmanlıların çekilmesiyle İngilizler tarafından işgal edilen Halep, daha sonra kurulan Suriye Krallığına bağlandı. Sykes-Picout ve Manda anlaşmasını gerekçe göstererek Şam ve Halep'e giren Fransa ise sömürü sahasını genişletmek için burada yeni bir devletçik kurmaya çalıştı. Fransızlar 1922 yılının sonlarında Halep Özerk Bölgesiyle, onunla birlikte oluşturdukları Şam, Dürzî ve Alevî özerk bölgelerini birleştirerek merkezi Halep olan federal bir devlet kurdular. 1924'te bu federal devlet Suriye adı altında üniter hale getirildi ve hükümet merkezi Şam'a taşındı. Suriye 29 Şubat 1945'te Birleşmiş Milletler tarafından bağımsız devlet ilan edilirken 1946'da yaşanan olayların ardından BM kararıyla Fransızlar ülkeden çekildi. 

Osmanlı'dan ayrıldıktan sonra bir dönem cazibesini kaybeden Halep, Suriye Devletinin kurulmasıyla ülkenin en önemli ticaret merkezlerinden biri olmaya devam etti. Suriye harabeye çevrilmeden önce ülke ticaretinin yüzde 38'i Şam, yüzde 30'u Halep yoluyla yapılıyordu. Halep bir ticaret merkezi olmasının yanı sıra aynı zamanda Suriye'nin en önemli sanayi merkezlerinden biri durumundaydı. 

İlim ve kültür şehri Halep 

İslam'dan önce Bizanslılar tarafından Hıristiyanlığın önemli merkezlerinden biri haline getirilen Halep, Müslümanlara kapılarını açtıktan sonra da önemli ilim ve kültür merkezlerinden biri oldu. İslam'ın kente girmesiyle birçok caminin inşa edildiği kentte bulunan Ulu Camii'nde Hz Zekeriya'nın kabri olduğu kabul edilen türbe bulunuyor. Birçok âlimin yetiştiği çok sayıda medresenin bulunduğu Halep'te, 1260'larda 21'i Şâfiîler'in, 23'ü Hanefîler'in olmak üzere toplam 44 büyük medrese bulunuyordu. 

Bizans ve Moğolların tahribatlarına rağmen Emevi ve Abbasi, Selçuklu, Eyyûbî ve Memlük dönemlerine ait çok sayıda cami günümüze kadar varlığını korudu. 

Haçlı ve Moğolların yıkımıyla ilim ve kültür alanında büyük zarar gören Halep'teki çok sayıdaki alim Mısır'a gitmek zorunda kaldı. Ancak tüm tahribata rağmen kentten birçok âlim ve edip çıkmıştır. Memlükler döneminde medreseler, camiler ve sosyal kurumların inşa edildiği Halep'te ayrıca kütüphaneler de kurulmuştur. Kur'an, hadis ve dört mezhebi ilgilendiren fıkıh, tefsir ve usul ilimlerine ait çok sayıda eser yazılmıştır. 

Filozof Fârâbî, edebiyat tarihçisi Ebü'l-Ferec el-İsfahânî, vâiz İbn Nübâte, dil âlimleri İbn Hâlûye (Hâleveyh) ve İbn Cinnî, şairlerden Ebü't-Tayyib el-Mütenebbî, Ebû Firâs el-Hamdânî ve Ebû Bekir es-Sanûberî gibi önemli isimlerin de yaşadığı Halep'te Şehâbeddin es-Sühreverdî ile İmâdüddin en-Nesîmî gibi meşhur mutasavvıflar da yetişmiştir. 

Tıp ilminde Halep'in en önde gelen siması el-Kâfî fi'l-ku?l adlı eserin müellifi olan Halîfe b. Ebü'l-Mehâsin'dir. Hayatının bir bölümünü Eyyûbîler'in veziri sıfatıyla Halep'te geçiren Ali b. Yûsuf el-Kıftî de önemli bir tıp tarihçisidir. 

Zengîler ve Eyyûbîler döneminde çok parlak bir çağ yaşayan Halep'te Nûreddin Mahmud döneminde inşa edilen medreseler şeriatın öğretildiği, fıkhî tartışmaların yapıldığı birer dinî enstitü haline geldi. 

İslam Kültür Başkenti 


Suriye'nin bağımsızlığının ardından Halep'te 1946 yılında ilk defa mimarlık fakültesinin açılmasıyla başlayan yükseköğretim faaliyeti şehri, bugün ülkenin ikinci büyük eğitim merkezi haline getirmiştir. Halen burada 1958'den beri çeşitli fakülteleriyle hizmet veren ve toplam öğrenci sayısı 60 bine yaklaşan üniversite, birçok yüksekokul ve enstitü ile tıp fakültesi öğrencilerinin eğitim gördükleri ve aynı zamanda şehrin en büyük sağlık kuruluşu olan bir uygulama ve yüksek ihtisas hastanesi bulunmaktadır. 

Tarihi şehir merkezi 1986 yılında UNESCO Kültür Mirası listesine alınan Halep, 2006 yılında ise İKÖ tarafından İslam âleminin "İslam Kültür Başkenti" seçildi. 2006 yılının İslam Kültür Başkenti seçilen Halep'te 2011 yılına kadar tarihi yerlerin birçoğu restorasyondan geçirildi. 

Ticaret merkezi olarak Halep 

Bulunduğu konum itibariyle hemen her dönem ticari canlılığını koruyan Halep'te bulunan ve bazıları bugün dahi faaliyetini sürdüren hanlardan yola çıkan kafileler Suriye'nin çeşitli şehirlerine, Anadolu'ya, Irak'a, İran'a, Hicaz'a, Yemen'e, Umman'a, Hindistan'a, Çin'e, Mısır'a ve Kuzey Afrika ülkelerine kadar giderdi. Ticarî önemi sebebiyle Ortaçağ'da Avrupalıların Yeni Tedmür dedikleri Halep, Portekizliler'in 1497'de Hindistan ticaret yolunu bulmalarına kadar mevkiini korudu. Osmanlı egemenliğinde de bu konumunu sürdüren Halep, Suriye'nin kurulmasının ardından ülkenin en önemli iki şehrinden biri oldu. 

Yıkımdan önce Suriye ticaretinin yüzde 38'i Şam, yüzde 30'u Halep yoluyla yapılıyordu. Halep bir ticaret merkezi olmasının yanı sıra aynı zamanda Suriye'nin en önemli sanayi merkezlerinden biridir. Şehirde cam, çimento ve özellikle çeşitli tekstil fabrikaları bulunurken, ayrıca geleneksel el dokuma tezgâhları da faaliyetlerini sürdürüyordu. 

Halep'in Nüfusu 

Nüfusun çoğunluğu Arap ve Türkmenlerden oluşan Halep'te Kürt, Ermeni ve Yahudiler de yaşıyor. 

Büyük çoğunluğunu Hanefî ve Şâfiî mezheplerine mensup Müslümanlardan oluşan şehrin nüfusu, 1883'te 99 bin 179 iken 1908'de yüzde 71,4'ü Müslüman, yüzde 20,6'sı Hıristiyan ve yüzde 8'i Yahudi olmak üzere 119 bin 811'e, 1946'da 340 bine, 1976'da 750 bine, 1983'te 985 bin 413'e, 1992'de bir milyon 445 bine yükseldi. Şehir merkezinin nüfusunun 2011'de 1.7 milyon, çevresi ile birlikte 4 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor. Ancak yaşanan yıkımdan sonra nüfus hızla eriyerek 350 bine kadar geriledi. 

Dünya bombardıman altındaki çocukların çığlıklarına sağır 


Baas Rejiminin yanı sıra Rusya ve beraberlerinde savaşan milislerin ağır saldırıları altında 30 kilometre alanda sıkıştırılan 300 bin sivilin her gün katliamlarla karşı karşıya kaldığı kentte çocukların çığlıkları ise dünya kamuoyu tarafından duyulmuyor. İslam ülkelerinin ulusal çıkarlar mücadelesine giren yöneticilerinin duyarsız kaldığı kent, tarihte olduğu gibi Haçlı ve Moğol istilalarına benzer bir yıkım yaşıyor.  

Türkiye'nin devreye girmesiyle Halep'teki masum insanların tahliyesi gerçekleşti. 
Cumhurbaşkanı R.
 Tayyip Erdoğan'ın kararlı tavrı, dik duruşu sayesinde açılan koridorla,
en azından binlerce kadın, çocuk ve masum sivillerin hayatı kurtuldu.
Bu çizim, Türkiye’nin  gücünü ve mazlumların sesi ve hamisi olduğunu çok iyi anlatıyor.

 

Editör: Haber Merkezi