Facebook yazar-şair, gazteci, naklen yayıncı.

Ingstram fotoğraf sanatçısı.

Twitter filozof, provokatör, ajanlar yarattı.

Paylaştıkları haber ve fotomontaj resimler ile şeytana pabucunu tersten giydiren hilekar düzenbazlar, operasyonel gazeteciliğe soyunan pespaye tipler sosyal medyaya hakim olunca, bizim meslektaşların ve mesleğin pabucu dama atıldı!

Eskiden anlardık, hangi haberin asparagas (şişirme/yalan) olup olmadığını..

★★★

Bugün öyle mi?

Bakıyorum, feysbuka; "ben nerede yaşıyorum" derken kendi aklımdan şüphe eder hale geliyorum.

Tatil ve manzara fotoğrafları paylaşanlar Ara Gürel'i sollarken, Steve McCurry da kim oluyormuş dedirtmeye başladı.

Senin-benim çektiklerimi bırak.. Ustaların resimlerini gözle-kaş arasında aşırmayanı da “sanatçı” yerine koymuyorlar sanal alemde.

★★★

Kopyala yapıştır sözleri 3-5 takipçisiyle paylaşanlar kendini Mehmet Akif, Necip Fazıl, Can Yücel, Ahmed Arif, Shakespeare, Goethe, Aristoteles gibi görürken,
dijital çağın Yunus Emreleri, Hasan Basrileri Van Goghları hortladı!

Maskeli hesaplar açarak önüne geleni ocu, bucu, şucu diye yaftalayan, iftira atan, gammazlayan korkak, ödlek, şerefsiz, adi, kişiliksiz yaratıklar ise kokuşan sanal ve yalan alem dünyasının tuzu-biberi oldu.

★★★

Özünde güzel.

Feysbuk.. Tivitir.. Instagram...

Nasıl ki, acılar paylaştıkça azalır, mutluluklar çoğalır diyorsak..

Sosyal medyada birbirini bilen, tanıyan arkadaşlar arasındaki paylaşımlar güzel.

Böyle haberdar oluyoruz çünkü birbirimizden.

Telefonlarımız akıllı(!) olunca, 'alo' diyerek hal hatır sorma ve acımızı mutluluğumuzu kendi dilimizden söyleme işini, gülücük saçan, göz kırpan, iki gözü iki çeşme ağlayan giflere bıraktık.

★★★

Geçenlerde bir arkadaşın babası öldü. Kendisini 5-6 gün sonra gördüm. Acayip surat astı.

"Hayırdır" dediğimde; "Babam öldü. Cenazede yoktun. İnsan arar başsağlığı diler. Sen nasıl arkadaşsın?" sitemini etti..

"Haberim olmadı.." karşılığını verdiğimde ise; "Nasıl olmaz, feysbukta duyurdum..." cevabıyla bir kapak daha yaptı!

Hal vaziyet işte bu durumda.

★★★

Şu sosyal medyada benim anlamadığım bir mevzu daha var;

Hiç tanımadığın, bilmediğin kişi neden arkadaşlık teklifi gönderir ki?

Listesine seni, beni dahil etmeye çalışır?

Düşündün mü bunu hiç?

Veyahutta, sen niçin kabul edersin adı-sanı belli olmayan sahte hesaplardan gelen arkadaşlık tekliflerini?.

Bakıyorsun 10-15 yaşındaki bir çocuğa, 5 bin arkadaşı olmuş feysbukta..

Oha - çüş... diyesim geliyor!

★★★

Bu arada kendimizin bile inanmadığı yalan bir bilgiyi, görseli paylaşıp niye başkalarını yanıltmaya çalışıyoruz ki?

Neden, niçin, hangi akılla?

Cevabını bulamadığım çok soru var daha aklımda.

Acaba diyorum insanlıktan çıkıyoruz da yeni bir kimlik mi arayışındayız?

Kendimize yakışan kimliği sosyal medyada mı buluyoruz?

★★★

Sahi;

Fesybuk, tivittir, instagram hesaplarına üç gün boyunca hiçbir şekilde girilemeseydi...

Ne olurdu acep halimiz?

Evet

Sen ne diyorsun sevgili okur?

Benim değil, senin görüşün daha önemli.

Vardır elbet bir- iki çift sözün.

Dinliyorum...

.....

05 Aralık 2019 | Balıkesir | Ramazan Demir