Bazen geleceği tahmin etmek o kadar da zor olmayabilir.

Şimdi, Bill Gates’in yıllar sonra bir salgının dünyayı saracağını ve tamamen değiştireceğini söylediği, hatta şu anda yaşadıklarımızı çok önceden “simüle” ettiği gibi, ben de koronavirüs krizinin bundan sonra nasıl ilerleyebileceğine dair dört öngörümü açıklıyorum.

BİR: Medyada “İkinci Dalga” geliyor haberleri yaygınlaşacak.

Önümüzdeki birkaç ay içinde dünya genelinde ikinci bir Covid-19 dalgası geliyor türü haberlerle gazetelerde, televizyonlarda sıkça karşılaşacağız.

Hayatlarımızı yeniden yapılandıracak, bizi Korona Dünya Düzeni'ne sokacak bu tür haberler aslında çok da sürpriz olmayacak.

Salgının ikinci (ve üçüncü ve dördüncü ve beşinci ...) dalgasının çıkma sebebi olarak, zorunlu olarak evde kalmaktan şikâyet edip, yasakların iyileştirilmesiyle sokağa çıkan insanlar suçlanacak.

Sonuçta “ikinci dalga”nın geleceği bilmek için kâhin olmaya gerek yok…

İKİ: İnternet içeriği reklam değil haber ağırlıklı olacak.

Bu tahminim kişisel gözlemlerime dayanıyor.

İnternette çeşitli sitelerde gezinirken ilgilendiğim konular hakkında önerilen reklamlarla karşılaşıyorum.

Bir gezi haberi mi okuyorum, hemen bir sonraki sayfada bir sürü seyahat şirketleri, otel reklamları beliriyor.

Bir yazar hakkında arama mı yapıyorum, hoop o yazarın kitapları günlerce bilgisayarımın köşesinde beni al diye bağırıyor.

Ama son günlerde öneri algoritmasında değişiklikler olmaya başladı.

Korona salgınıyla birlikte reklamlar da değişti.

Artık reklama değil de Covid-19 ile ilgili olarak habere yönlendiriyor.

Şimdi, bu değişiklikler hakkında bilgi sahibi değilim.

Yalnızca kendi deneyimlerime, gözlemlerime göre söyleyebilirim ki 2020, internette reklamın değil haberin değerlendiği yıl olacak.

ÜÇ: ABD Çin’i Çin ABD’yi suçlayacak.

Birkaç ay önce koronavirüsün laboratuvarda üretildiğini öne sürmek komplo teorisiydi.

Oysa bugün birçok devlet en yetkili ağızlardan kanıtlar göstererek böyle olduğunu söylüyor.

Bu ne kadar doğru bilemem ama şunu söyleyebilirim;

ABD ve Çin yetkilileri, birbirlerinin ekonomilerine darbe vurmak, hatta III. Dünya Savaşı’na sürükleyecek “koronavirüs laboratuvarda yapıldı” anlatısını sık sık kullanacaklarından eminim.

Kelimelerin savaşı aralarında çoktan başladı zaten…

DÖRT: Biyolojik Silahların varlığı artık inkâr edilemeyecek.

Bazı ülkelerin (siz onları biliyorsunuz) çeşitli güçte silahlar geliştirmek için büyük miktarda para harcadığını biliyoruz.

Bu silah programları her zaman “savunma” amaçlı olduğu iddiasıyla açıklanıyordu.

Koronavirüs ile birlikte biyo-silah, hatta biyo-terör gerçeğini göz ardı etmeyelim.

Aslında bu biyo-silah çalışmaları kabul edilmese de varlığını bilmeyen yoktu.

Şimdi sadece dünyaya duyurulması kaldı…