Gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül ile birlikte tutuklanan Can Dündar, savunmasında MİT TIR'ları haberi için "Bugün olsa yine yayınlardım" demiş.
Ben de o yayını yaptığında Can Dündar, ne dediysem bugünde aynı şeyleri söylüyorum.
Yapılan gazetecilik falan değildi.
Cesur habercilik örneği olduğu söylenemezdi.
En basitinden meslek etiğiyle bağdaşan yanı yoktu. 
Hele hele basın özgürlüğüyle ilişkilendirmesi işlenen suçu hafifletmiyordu.
Bunları 3 Haziran'daki yazımda dile getirmiş, tarihe not olarak düşmüşüm. 
Hatırlatmakta yarar var, o günkü yazımı.
"Batsın senin gazeteciliğin Can Dündar" başlığı altında aktardığım görüşlerim şöyle idi: 

***
"Adana ve Hatay'da Ocak 2014'te, MİT'e ait tırların durdurulmasıyla ilgili haberler yeniden gündemde. 
Cumhuriyet gazetesinin, Can Dündar imzasıyla yayınladığı son haber malumunuz.
Adı geçen gazete ve zihniyetindekiler; "müthiş gazetecilik örneği" diye görüyor, bize sunuyor bu haberi. 
"Hayır kardeşim gazetecilik bu değildir" şeklinde yükselen tepkilere ise, Anayasa'daki ilgili maddeye atıfta bulunularak "Basın hürdür, sansür edilemez" karşılığı veriliyor.
İyi, güzel de..
Aynı Anayasa'nın, aynı maddesinde bir de şöyle deniliyor:
"Devletin iç ve dış güvenliğini, ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit eden veya suç işlemeye ya da ayaklanma veya isyana teşvik eder nitelikte olan veya devlete ait gizli bilgilere ilişkin bulunan her türlü haber veya yazıyı, yazanlar veya bastıranlar veya aynı amaçla, basanlar, başkasına verenler, bu suçlara ait kanun hükümleri uyarınca sorumlu olurlar.."
Bana göre ise, yapılan iş gazetecilik falan değil, ülkeye ihanettir.
Cumhuriyetin bu yaptığını, düşman yapmaz!
Maalesef eski Türkiye'nin Cumhuriyet'i yaptı.
Can Dündar'ın yazarlığına diyecek lâfım yok ama, gazeteciliğine batsın diyorum. 
İşin garip yanı ne biliyor musunuz?
Millet diyen, devlet diyen Devlet Bahçeli, sırf seçim için, devlete ihanet eden casusları savunuyor. 
Bu millet, hangi partiyi desteklerse desteklesin, casusları ve hainleri sevmez. Bakın görecekseniz, 7 Haziran'da hepsini tek bir sandığa gömecek!"

***
Gerçi millet işi 1 Kasım'a bıraktı ama, geç oldu temiz oldu. 
Neyse konumuza dönelim. 
Can Dündar'ın, "bugün olsa yine yayınlardım" dediği MİT TIR'ları haberleri için, ben de o gün ne dediysem  bugün yine aynı şeyi söylüyorum.
Bu gazetecilik değil. 
Bunun adı Basın Özgürlüğü hiç değil. 
Sonuçta; 
Dündar ve Gül, ''devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek'', ''devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak'' ve ''silahlı örgüte üye olmamakla birlikte bilerek veya isteyerek yardım etmek" suçlamasıyla tutuklandı. 
Önce Can Dündar, ardından bazı meslek örgütleri haykırdı: 
"Gazetecilik tutuklandı..."
"Basın Özgürlüğü darbe aldı.."
"Özgür Basın Susturulamaz.."

***
Ben öyle düşünmüyorum. 
Sırf "AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'a karşı olan kin ve nefretleri" nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti'ni yakmaya çalışmak, milli menfaetleri hiçe saymak değildir gazetecilik
Cumhurbaşkanlarına, Başbakanlara, Bakanlara hakaret etmek değildir Basın Özgürlüğü..
Bu sıfatı taşıyanlar eleştirilemez mi?
Hem de sonuna kadar eleştirilebilir. 
Kamuoyu adına üstlenilen görev yerine getirilirken kendi duygularımızı karıştırmayacağız eleştiriye..
Özgür basının susturulduğu falan da yok. 
Çünkü "özgür basın" diye birşey yok İstanbul'da.
Özgür basın arıyorsanız eğer,  hemen yanı başınızda, havasını solduğunuz kentte çıkan yerel gazetelere bakın.

***
Bu arada, sanıyor musunuz ki; Can Dündar, MİT TIR'ları haberini "iyi, cesur, gazetecilik" dürtüsüyle mi yayınladı?
Yoksa.. yoksa...
"İktidar yıpransın da Türkiye Cumhuriyeti ne olursa olsun.." düşüncesiyle hareket eden içimizdeki ve dışımızdaki İrlandalılar'a hizmet için mi yaptı?
O da biliyordu yaptığı haberin gazetecilik olmadığını aslında.
Son bir KUMAR oynamaktı, son bir DARBE vurmaktı niyet..

***
Sözün özü; 
Anayasa'ya göre, ortada bir suç teşkil eden bir haber var.
Bunu o günde söyledim, bugünde söylüyorum. 
Ama.. 
Tutuklama kararına sevindiğimi söyleyemem.
Süreç tutuklama olmadan sürdürülebilirdi.
Bu en hayırlısı olurdu.
En azından özgür basının (!) sesi soluğu çıkmazdı.
Hem zaten millet verdi bunların cezasını 1 Kasım'da.
29 KASIM 2015