Kabul etsek de etmesek de son dönemde gizliden gizliye herkes Cemaat'i konuşur oldu!
Laik kesim de muhafazakar dünya da kendi içinde oluşturduğu sorulara cevap aramakta. Sorular ve cevaplar küçük harflerle dillendirildiği için birçok yerde gerçeklerden çok "iddialar" küçük toplantıların MANŞETLERİ olmakta!
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı da bu atmosferden etkilenmiş olacak ki dün 11 maddelik açıklama yapma gereği duydu! Gezi olaylarından 7 Şubat soruşturmasına, Erdoğan'ın ofisinde bulunan BÖCEK'ten "İktidarın yolu Pensilvanya'dan" geçer söylentilerine kadar her konuya cevap verdi...
Açıklamaların ne anlama geldiğini yorumlamadan önce geriye gitmekte fayda var! Yoksa oynanan oyunu görme şansımız yok!
Her zaman söylediğim gibi Ankara'ya tesiri olan her şeyin ucu dışarıdadır! Planı kuranlar ve bizi birbirimize düşürmeye çalışanlar onlardır!
Bakın tam 2 aydır dünya, SNOWDEN diye ajan olup olmadığı belli olmayan birinin hikayesiyle yatıp kalkıyor. Nerede olduğu resmi ağızlar tarafından sık sık açıklanan Edward Snowden'ın en son Moskova'da havalimanında yaşadığı ortaya çıktı!
Durun hemen "Bize ne elin adamından!" demeyin!
Snowden Hong-Kong'ta ortaya çıktıktan sonra Amerika'nın birçok ülkenin istihbarat örgütleriyle işbirliği yaparak milyonlarca kişinin ÖZEL bilgilerini ele geçirdiğini anlattı! Ajan, ayrıca Amerikan istihbaratının kendi insanlarını da fişleyip kayıt altına aldığını açıkladı...
Belli ki Snowden'ın cebine attığı bilgiler arasında Moskova'yı sinirlendiren unsurlar vardı! Bu açıklanmasa da iki başkent arasında GERGİNLİĞİ büyütecek kadar doküman mevcuttu!
Peki bu ajan, dinlenen ve fişlenen bu kadar çok ülke varken neden Rusya'ya sığındı? Neden Ruslar'ı ayağa kaldıracak bilgileri paylaştı?
Amacı neydi?
Soruları çoğaltmak mümkün!
Ama dikkatlice bakıldığında tablo netti! Hedef Obama-Putin-Erdoğan hattını kırmaktı!
Obama ve Putin'i anladık ama Erdoğan'ın ne ilgisi var demeyin!
Bekleyin!
Ne hikmetse ortada elle tutulur bir şey yokken MUSEVİ ailelere ait dünya basını Snowden'i manşetlerde tuttu! Duyumlara dayanarak sayısız haber yaptı!
Hafızamızda ÖNEMLİ AJAN tabanı oluşturuldu! İşte Türkiye tam bu adamla uğraşırken ülke gündemine bir anda DARYA ASLAMOVA isimli Rus gazetecinin Mehmet Barlas'la yaptığı röportaj düştü! "Fethullah Gülen, Soros mudur değil midir?" tartışması aldı başını gitti!
Herkes bir şeyler söyledi! Herkes kalemlere sarıldı.
Ve adı konmayan bir Hükümet-
Cemaat tartışması başladı! Kimine göre bu elektriklenme uzun zamandır vardı ancak bu bahaneyle su üstüne çıktı!
Neyse...
Darya Aslamova isimli gazeteci belli ki İstanbul'a, CEMAAT'le ilgili kafasında oluşturduğu sorulara istediği şekilde cevap bulmak için gelmişti! Cevapları manipüle etmesinin tek nedeni buydu!
Barlas'ın nezaketinin yanlış anlaşılması ya da Reha Muhtar'ın masadan kalkmasının nedeni buydu!
Olaylara yerel mercekle baktığımız için büyük fotoğrafı görmeden birbirimize dalıyorduk!
Oysa Snowden'ı Moskova'ya getiren güç ile Aslamova'yı İstanbul'a yollayan güç aynıydı!
İki enstrüman da Obama-Putin-
Erdoğan arasındaki fayı çatlatmak için yola çıkmıştı!
Bu fayı yaşatan Erdoğan'ın yıpranması da ancak CEMAAT'le kavga etmesiyle olurdu! "Koalisyon planı" yapanların tek ümidi bu karttı!
Cemaat bilmese de "eski devlete karşı" her platformda inanan insanları ve Hizmet'i koruyan Erdoğan'ın harekete geçmesi isteniyordu! Birileri buna bel bağlamıştı! Çünkü devletin önünde kimse duramazdı! Erdoğan BAŞBAKAN olarak emir verdiği an "istenmeyen yapılar" çok zarar görürdü!
Bu gerçekti! Hele bir de YENİ TÜRKİYE kurulmuşken!
Ama sorun şuydu ki Yeni Türkiye'nin kurulmasına CEMAAT çok şey katmıştı! Fethullah Gülen ülkeyi büyütmek için elinden geleni yapmıştı! Sürece her daim açık açık destek vermişti!
Ne hikmetse 7 Şubat krizinde ortalık karıştı! Oslo'nun sızdırılması, KCK içindeki MİT'çilerin deşifre edilmesi, Hakan Fidan, Emre Taner ve Afet Güneş hakkında soruşturma açılması köprülerin atılmasına neden oldu! Şu an var olan gerginlik aslında o gün başladı!
Cemaat "Biz yapmadık ki neden kendimizi savunalım" moduna girdi.
Ankara da bulduğu izlerde Cemaat'in gölgesine ulaştı!
Denklem kabaca böyleydi! İki taraf da birbirinden şikayetçiydi!
Ortada ciddi bir iletişimsizlik vardı!
Doğru kanal bulunamamışken bir de üstüne İlker Paşa'nın tutuklanması ve ceza alması olayı geldi! Genelkurmay eski Başkanı DARBECİLİKTEN tutuklandı, TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİ OLMAKTAN ceza aldı! Bu gelişme de Cemaat'e fatura edildi!
Nereden biliyorum?
İlker Paşa ile ilgili yazılan her satıra Cemaat'in tepki vermesinden...
Çünkü ortada aklın alamayacağı ayrıntılar vardı ve gazetecilerin bunları atlamaması gerekiyordu! Düşünce açıklandığında tepki gelmesi garipti! Zaten İlker Paşa'nın DARBECİ olarak tutuklanıp TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERLİĞİNDEN ceza almasının hedefi yine Erdoğan'dı! Nasıl OSLO sızınca Hakan Fidan'dan sonra sıra Başbakan'a gelecekse İlker Paşa olayı da böyleydi! Ortada TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİYLE HER HAFTA TOPLANTI YAPAN bir Erdoğan vardı! Yani birileri ileriki bir tarihe fatura kesiyordu! Paşa Silivri'de tutulurken, en küçük bir türbülansta Erdoğan hesap verir konuma getirilmek isteniyordu!
Planı yapan belli ki Erdoğan'ı da terör örgütü üyesi yapmak istiyordu!
Komik ama gerçek bu! Hep dediğim gibi karşımızdaki adamlar çok ama çok akıllı! Bizim bütün hatamız içeride didişirken Londra merkezli gücü hafife almamız!
İşte Cemaat de bu hataya düştü!
Kendisine kesilen faturalar için günü gününe açıklama yapmadı!
Susması yanlış anlaşıldı! Birileri tarafından korku tüneline dönüştürüldü! Türklüğün Bayrağını taşıyan Cemaat'in katkısı her zaman oldu ve olacaktır! Ancak kimse unutmamalı ki Erdoğan hükümeti her devirden çok daha rahat yaşama şansı vermiş ve bunun için savaşmıştır!
Erdoğan bunları sızdırmıyor diye "yok" zannedilmesin! Bilinmeyen ve ortaya çıkmayan çok sıkıntı çekildi! Şimdi dönelim başa...
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın açıklamasına... Bence çok geç kalmış bir açıklama... Bunu kırılmanın yaşandığı 7 Şubat'ta yapmaları gerekiyordu! Yine de geç kalınmış değil! Hükümetin karşısına Cemaat'i çıkarmak isteyen güç Erdoğan'ın yıpranmasını, Cemaat'in de zarar görmesini istiyor! Bir taşla iki kuş!
Oyun bu! Bunu bozmak için herkesin dikkatli ve açık olması şart!
Cemaat adına konuşanların da her uyarıyı "İçeriye nifak sokmak istiyorlar" diye yorumlamaya kalkmaktan vazgeçmeleri şart!
Düşmanları olduğu gerçek! Ama herkesi aynı kaba koymaları büyük bir yanlış!
Unutmayın GEZİ'den sonra hem o kapıya hem bu kapıya geldiler!
Geç olmadan uyarmak istedim...
Türkiye Türkler'in eline geçmişken kavga çok anlamsız!
Sadece Türkler'in işine yaramaz!
Bir de böyle düşünün!
NOT: Bütün bunlar olurken Cemaat'e yakın yayınların muhalifliği dillerden düşmeyen gazetenin manşetiyle benzeşmesi dikkatlerden kaçmıyor! Özen ve niyet önemli... Hiç olmadığı kadar!