Siyaset arenasında garip bir yarış başladı. Bir taraftan AK Parti’nin siyaset sahasına hücum etmeye hazırlanan yeni oluşumlar. Diğer taraftan İstanbul seçimleri ile sarhoşa dönen CHP kanadın da ki gelişmeler. Özellikle CHP’de adı konulmamış müthiş bir savaş başladı.

24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Milletvekili Genel seçimlerinin üzerinden daha bir yıl 2,5 ay geçmeden siyaset arenası içinde müthiş bir yarış gözleniyor. Yarışın odak noktası ise Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine. Yarışının siyasi partilerin içinde yaşandığını görüyoruz.

Öncelikle de CHP’de yaşanmaya başlaması dikkat çekiyor. CHP 31 Mart’ta ciddi başarı elde ettiğini kabul ederek hareket ediyor.

Oysa CHP’nin İzmir dışında elde ettiği hiçbir büyükşehir belediye başkanlığı zaferi kendine ait değil. Antalya, Adana, Ankara, İstanbul, Mersin, Tekirdağ, Muğla dâhil seçilen Belediye Başkanlarının temel özelliği CHP okulundan çok merkez ve merkez sağ ocaklarda yetişmiş olmalarıdır.

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun CHP ile bir alakası olduğunu düşünen kaç kişi var? İmamoğlu’nun CHP’ye nasıl geldiğini çoğu insan bilmez ama küçük bir araştırma ile her şey ortaya çıkıyor. Babası zaten ANAP’ın Trabzon ilçe başkanlarından. Kendisi Trabzon’da ANAP Gençlik Kollarında yer almış. BBP ve AK Parti geçmişine kadar gidiyor. CHP’ye ilçe Başkanı olmak için dönemin Genel Başkan Yardımcısı Akif Hamzaçebi’ye referans olan ve bulunduğu vaatler ortada. Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş geçmiş kimliğini tartıştırmıyor bile. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böçek’in geçmişi zaten ANAP’lı. Öyleyse 31 Mart seçimlerinde elde edilen başarıyı kime yazacağız? İşte orada en az yazılacak yer CHP’dir.

Bu gerçeği görmeyen CHP, 31 Mart başarısını kendi hanesine yazma hevesine kapılıyor. Bu göreceli başarının rantını yemek için ise öyle görünüyor ki CHP’de müthiş bir savaş başladı. Savaşın adı da Cumhurbaşkanlığı adaylığı. Bu savaşın işaretlerini görüyoruz bugünlerde. CHP’de rant savaşı acımasızdır. Kıyasıya yaşanır. Bunun örneklerini geçmiş dönemde gördük. Kemal Kılıçdaroğlu’nun göreve gelişini hatırlarsanız durumu daha net anlarsınız.

Cumhurbaşkanlığı Adaylık yarışının CHP’de çok erken başladığını görüyoruz. Erken yorulur. Şimdiden dört kişinin bu yarışın içinde yer aldığı görülüyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu daha Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmadan PR’a başladı. Muharrem İnce prestijini kurtarmak için ortaya atılıyor. Sessiz sedasız İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu hazırlayan bir ekip var. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu zaten doğal aday. Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezanın veya böyle bir cezaya kendisini zorlamasını kesinlikle kamuoyu oluşturup gündemde kalma çabası olarak görenler var.

Öncelikle bu potansiyel adayların CHP içinde müthiş bir savaşa tutuşacakları görülüyor. Kılıçdaroğlu siyasette son dönemini yaşıyor. O nedenle Cumhurbaşkanlığı Adaylığı ile siyasetini taçlandırmak için fırsat kollayacaktır. Ekrem İmamoğlu kendisini garanti görüyor. Fakat İmamoğlu İstanbul’da ana görevi olan Belediye Başkanlığı’nda halka dokunan birkaç icraatı yapmakta daha fazla gecikirse ummadığı şekilde saf dışı kalabilir. Bu darbe özellikle CHP içinden gelecektir. Kaftancıoğlu aradan sıyrılmanın yollarını arayacaktır. Muharrem İnce ise aldığı %31’lik oyun sarhoşluğunda.

Kayyuma geçen üç büyükşehir ile birlikte Kürt tabanına şirin gözükmenin yarışının CHP’de Cumhurbaşkanlığı Adaylığına yönelik olduğu rahatlıkla görülüyor.

Sizin anlayacağınız CHP’de 31 Mart’ta kazanılan siyasi rantları kimlerin yiyeceğinin savaşı başlamıştır. CHP içinde erken başlayan Cumhurbaşkanlığı Adaylık yarışı ciddi hasarlar verebilir.

AK Parti’nin hem metal, hem de mental yorgunluğunu tedavi etmeye başlaması veya daha farklı siyasi gelişmeler CHP’nin kendi içinde yaşayacağı savaş yönelen teveccühü tersine döndürebilir.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…