11 Aralık Cuma günü saat 17:37’de 4.1 şiddetindeki deprem, büyük bir gürültüyle geldi.

Karapürçek’ten geçen fay hattının merkez olduğu depremin sonrasında:

Yahyaköy,

Dereköy,

Balıklıdere,

Yağcıköy,

Ve Göbel bölgelerinde 1.9 ile 2.6 şiddetinde sabaha kadar onlarca artçı deprem oldu.

Depremin kısa sürmesi, olumsuz bir olayın yaşanmaması en azından şimdilik morallerimizi bozmadı.

Ama…

Depremin merkez üssü Susurluk olunca…

Yaşadığımız bunca sıkıntının içinde, unuttuğumuz daha doğrusu unutmaya çalıştığımız deprem korkusunu da yeniden hatırlattı.

6 Ekim 1964 Salı günü, saat 16:32’de Manyas civarında 7.0 büyüklüğündeki deprem meydana gelmişti.

Bu Susurluk’ta yakın zamanda yaşanan en şiddetli depremdi.

O depremde şehrimizde;

173 konut yıkık ya da ağır,

207 konut orta,

6549 konut hafif hasar görmüştü.

Depremler herhangi bir zamanda herhangi bir yerde meydana gelebilir.

Peki.

Depremler hakkında neyi ne kadar biliyoruz?

Depremleri tahmin edebilir miyiz?

Belirli bir depremin oluşumunu tahmin etmenin bilimsel olarak bir yolu yok.

Sadece uzun vadede deprem üretme olasılığı en yüksek fay hatları olan yerlerde gelecekteki depremin büyüklüğü, zamanlaması ve yeri hakkında öngörüde bulunabiliriz.

-Hiç yağmur yağmadı- veya -Mevsim çok kurak geçti, deprem havası olmalı- gibi depremlerin belirli hava koşullarında daha yaygın olduğuna dair inanışların hiçbir temeli yok.

Yine de bilim adamları ve bilim kuruluşları, bir depremin gerçekleşeceği yeri ve zamanı tahmin edebilmek umuduyla depremleri daha iyi anlamak için çalışıyorlar.

İnsanlar depremleri durdurabilir mi?

Elbette depremlerin olmasını engelleyemeyiz veya başladıktan sonra onları durduramayız.

Bununla birlikte,

Önceden önleyici tedbirler alabilir,

Olasılıklı tehlike değerlendirmeleri yapabilir,

Zemin etütlerini yaparak, araziyi tanımlayarak, daha güvenli yapılar inşa edebiliriz.

Neticede…

Tedbiri elden bırakmamalıyız.

Ne olursa olsun bir depreme her zaman hazırlıklı olmalıyız…