Afrin harekâtı başlamadan önce ABD ve batının İran’da olduğu gibi Türkiye’de toplumsal hassasiyetler üzerinden kargaşa çıkaracak ciddi hazırlıkları vardı. Özellikle ABD bağlantılı fonların Türkiye içinde STK ve kanat önderleri üzerinden değişik sosyal ve kültürel etkinlik yardımları altındaki çalışmaları. Afrin Harekâtı öncesi zirve yaptığı biliniyordu. Mart ayı sonları ve Nisan ayına doğru birçok konu gündeme getirilerek toplumsal hassasiyetlerin körüklenmesi sağlanacak ve kaos planları devreye konulacaktı. Afrin Harekâtı bölgede ki birçok oyunu bozduğu gibi Türkiye içindeki bu oyunları da şimdilik bozdu.

Şimdilik diyorum. Çünkü vazgeçildiği kesinlikle söylenemez.

Bu satırlarda her fırsatta yaptığımız ikazlarla ilgili ‘Hol yok, yumurta yok. Nereden çıkıyor bu iddialar?’ diye soranlar oluyordur. Çünkü bizim vazifemiz kurulan tezgâhları daha kuluçka döneminden itibaren hissetmek, öğrenmek ve ona göre uyarmaktır. Zaten yazdığımız iddialar gerçekleşse ne kıymeti kalır? Uyarı ve iddialara karşı önlem alınsın diye yazıyoruz. Dünyanın yaşadığı ve içinde bulunduğu kaosun girdabına kapılmamak için yazıyoruz.

Afrin Harekâtı ile başta ABD olmak üzere Batı, Rusya ile İran’da endişelere neden olduğu görülmektedir. Onların endişe ettiği oranda da Türkiye ciddi avantajlar elde etmiştir. Afrin Harekâtına kadar Türkiye’nin sınırları dibinde kendine karşı oluşan koridorla kıskaca alınırken bu harekâtla birlikte kıskaçların kilitleri kırılmış bu kapanları kurmaya çalışanların elleri ve ayakları kapanlara sıkışmıştır.

Afrin Harekâtı’na kadar ABD ve Batı Türkiye’nin bu tür hareket imkânı olmasın diye toplumsal tezgâhlar ve siyasal kargaşa çıkarma oyunları kuruyordu. Hazırlıklar boşa gitti. Yaşanan şaşkınlığı atarak Türkiye içinde ki maşaları vasıtası ile yeni oyun hazırlıklarına tekrar odaklandılar. Afrin Harekâtı ile oyunları bozulanlar şimdi yeni oyunları sahneye koymak için fırsat kolluyorlar. Afrin ve sonrası Mümbiç, El Bab yani Irak sınırına kadar ki bölge konusunda Türkiye’nin başarısını kırmak için içerde yeni oyunlar devreye konulacak. Daha doğrusu bu oyunlar devreye konulmaya çalışılacak.

Bugüne kadar Türkiye etkin olmasın kendi içinde oyalansın ve dediklerimize imza atsın diye sosyal, ekonomik ve güvenlik problemleri tezgâhlanırken, Şimdi ise tam tersi Afrin Harekâtı sürerken Türkiye’yi iç sorunları ile zayıf düşürmenin tezgâhları açılmak isteniyor.

Son 1-1,5 aydır iletişim kanalları ve sosyal medyada ısrarla gündeme getirilen ve büyütülen hem toplum vicdanını, hem insanların duygularını harekete geçirecek olaylar körükleniyor.

Engellilere yönelik haberler, cinsel istismar olayları, cinayetlerin sıklaştığı kadına şiddet olayları başta geliyor. Hiçbir şekilde vicdanların kabul etmeyeceği Adana’daki bir olay. Toplumsal vicdanı yaralayan olaylar zinciri gibi dizilmeye başlandı. Türkiye Afrin ile uğraşırken ve beka sorununu çözmeye çalışırken hiçbir vicdanın bigâne kalamayacağı olaylar bunlar.

Bu olaylar ve bu olaylar karşısında kullanılan diller ve üslup yaşananların bir daha olmasını engellemeye yönelik mi? Yoksa toplumsal vicdanı yaralamaya yönelik mi bilmiyorum. Toplumsal vicdanı yaralayan bu olayların artması tesadüfî mi, yoksa bir alt çabanın planları mı onu da bilmiyorum. Bu olaylar karşısında bazı yetkili-yetkisiz ağızların kullandığı kelimeler. Hepsinin iyi analiz edilmesi kaçınılmazdır.

Aksi takdirde biraz uğraşırız. Afrin Harekatı ve devamı harekatları akamete uğratmak Türkiye’de İran’da yapılan denemelerin benzerini hayata geçirmek için bir takım güç odakların hazırlık yaptığı şeklinde. Üniversitelerin açıldığı ve bir kısmının açılmakta olduğu bu günlerde öğrenci potansiyelini harekete geçirmek için hazırlıklar yapıldığı iddiaları kulağımıza kadar geliyor. Seçildiği söylenen iller Ankara, İstanbul ve İzmir. Bunun için öğrenci hareketlerini tetikleyecek konular üzerinde çalışan çevreler olduğu da iddia ediliyor. Hatta belirlenen konular üzerine sloganlar, afiş tasarımlarının bile yapıldığı o iddialar arasında. Unutulmasın ana hedef Afrin Harekâtı ve devamını engellemeye yönelik olarak Türkiye’yi içerde oyalamadır. Son zamanlarda toplumsal vicdanı harekete geçirmeye yönelik olayların artmasının altında bu gerçek vardır.

Buradan iktidara da seslenmekte yarar vardır. İktidar içinde toplumsal olayları tetikleyecek, toplumsal hassasiyeti kaşıyacak denetimli ve denetimsiz kararlara dikkat edilmelidir. Tıpkı cam filminde olduğu gibi.

Bugün öğrenci okutan ailelerin en büyük gideri ulaşımdır. Son zamanlarda ulaşım alanında ciddi araştırmalara şahit oluyorum. Öğrencilerin en büyük harcama kalemi durumundaki ulaşım giderleri konusunda ciddi tedbirler alınmalıdır. Bursa Büyükşehir Belediye’sinin başlattığı hazırlıklar bütün belediyelere örnek olmalı ve yayılmalıdır. Bununla çocuklarını zor şartlarda okutan aileler de rahatlatılacaktır. Kaosa çekilme planları yapan çevrelerin elinden büyük bir oyuncağı da böylece alınacaktır. Kaldı ki öğrenci için her türlü fedakârlık haktır.

Kalın sağlıcakla…