Memur-Sen Konfederasyonu, 2021 yılının ikinci altı ayına ilişkin enflasyon rakamlarının açıklandığı günde,  enflasyon rakamları ve memurun düşen alım gücünü protesto etmek için 81 ilde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Eşzamanlı olarak gerçekleştirilen basın açıklamalarında memur maaşlarının erdiği, enflasyona karşı korumasız kaldığı vurgulanırken seyyanen zam çağrısı yapıldı.

Balıkesir'deki eylemde Memur-Sen'e bağlı sendikaların başkan ve üyeleri Ali Hikmet Paşa Meydanında bir araya geldi. Buradaki eylemde konuşan Eğitim Bir Sen 2 Nolu Şube Başkanı Prof. Dr. İbrahim Aydın taleplerini şöyle dile getirdi: 

Malum bugün Haziran ayı enflasyon rakamı açıklandı. Böylelikle kamu görevlilerinin  2021 yılı ilk altı aylık zam oranına eklenecek  enflasyon oranı da belirlenmiş oldu.

5. Dönem Toplu sözleşmenin  mutabakatsızlıkla sonuçlanması sonucu

Kamu İşvereni ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu 2021 yılı için %3 + %3 zammı  kamu görevlilerine reva görmüştü.

Bugün açıklanan 1,94’lük Haziran ayı enflasyon oranıyla

2021 yılı ilk altı aylık enflasyon farkı 5,45 olmuş, böylelikle

1 Temmuz 2021 itibariyle % 8,45’lik bir artış olmuştur.

Bu zam değil, enflasyon kaynaklı memurun kaybıdır.

Malum, 2019 yılı Ağustos ayında açıklanan ve

2020 yılı Ocak ayından itibaren geçerli olan

Hakem Kurulu kararından bugüne tam 18 ay geçti.

ve bu 18 Ayda:

Gerçekleşen enflasyon: %24,28

Hedeflenen enflasyon: %7,5

Memura verilen zam: %11,40

18 ayda Dolar %46,05 arttı.

18 ayda Euro %54,50 arttı.

18 ayda Altın (Gr.) %71,33 arttı.

18 ayda Yağ (18 LT) %116,04 arttı.

18 ayda Elektrik (kr/kWh) %30,91 arttı.

18 ayda Doğal Gaz (m3/TL) %23,68 arttı.

Bu veriler maalesef,

  • memur maaşlarının enflasyona yenik düştüğünü,

  • memurun alım gücünü zayıflattığını gösteriyor.

Biz bugün burada,

işte bu gerçekler ışığında,

  • hem bir durum tesbiti yapmak

  • hem de oluşan kayıpların tazmini noktasında

taleplerimizi dile getirmek için toplandık.

İlk önce hemen şunu belirteyim ki,

özellikle küresel dengesizlikler ve

son 1 buçuk yıldır bütün insanlığı etkisi altına alan ölümcül kovit 19 pandemisi, hayatımızın akışını derinden etkiliyor.

Dolayısıyla, böylesi zor koşullar altında,

ülkemiz ekonomisinin kur üzerinden yaşadığı

finansal dalgalanma dâhil birçok konuyu

serinkanlı bir değerlendirmeye tabi tutmamız gerektiği de ortadadır.

Biz durduğumuz yerin sorumluluğunu da zorunluluğunu da iyi bellemiş bir emek örgütüyüz.

Evet, biz emeğimizin ve ekmeğimizin derdindeyiz.

Biz, alın terimizin hakkını ve hizmetimizin ederini istiyoruz.

Hiçbir gerçeği ıskalamadan,

özellikle enflasyon üzerinden yaşanan

gelir kayıplarının tazmini noktasında

hem sesimizi hem de sözümüzü

bu meydandan ve diğer 80 ilimizden yükseltiyoruz.

Değerli kardeşlerim, Çok kıymetli basın mensupları

6. dönem toplu sözleşmenin arefesinde,

bugün açıklanan enflasyon rakamları,

deyim yerindeyse evdeki hesabın çarşıya uymadığını

bir kere daha tescil etmiştir.

Son 18 aylık enflasyon rakamlarına baktığımız zaman

hedeflenen enflasyonun 3 katı,

maaş ve ücretlere yapılan artışın ise tam 2 katından fazla oranda bir sapma olduğu görülecektir.

Böylesi büyük bir sapma,

hedeflenen enflasyon üzerinden ücretlendirme politikasının yanlışlığını ortaya koymuyor mu?

Biz,

ilk günden beri bu yöntemin yanlış olduğunu dile getirdik.

kaldı ki,

kamu işvereninin üzerinden pazarlık yaptığı öngörüler hiçbir zaman tutmadı, tutmayacaktır da.

Aslında hükümet,

oluşturduğu sistematikte

kamu görevlilerini enflasyona ezdirmeyeceğiz” diyerek

bu gerçeği itiraf etmektedir.

Fakat Memur-Sen olarak;

4. ve 5. Dönem Toplu sözleşme süreçlerinde

hükümetin sığınağı haline gelmiş olan

kamu görevlilerini enflasyona ezdirmeyeceğiz” sözünün hakkaniyeti yansıtmadığını söyleyerek

kamu görevlilerinin

büyümeden ve refahtan pay alması gerektiğinin

altını çizdik ve bunun mücadelesini verdik.

Biz

ülke gerçeklerini temel alan tekliflerle masaya oturduk hep

Ekonominin gerçekleri ve

alın terinin hakkını vermeye dair

gerekler yerine,

  • tahmini enflasyon rakamları ile alım gücünü sıfırlayan,

gerçekleşmesi mümkün olmayan hedefler üzerinden

  • belirlenen artış oranına dayanan mantıkta

ısrar etmenin manası ve anlamı yok.

Geldiğimiz nokta ortada yaşanan süreç maalesef

Memur-Sen’in haklılığını tescilledi.

Gelin

bu çarpık sistematiği değiştirelim!

Hayali enflasyon hedefler üzerinden değil,

reel gerçekler üzerinden artışları belirleyelim.

Artık

enflasyon oranı bazlı

güncelleme/yeniden değerleme katsayı uygulaması yerine

  • büyümenin yansıtıldığı,

  • refah payının kamu görevlilerine aktarıldığı

adil bir sistemin kuruluş startının hep birlikte verelim.

Kamu görevlisi devletin yükü değil gücüdür.

Her şeye zam yapılırken memurun seyretmesi beklenemez

Biz,

  • gerçeklere uygun yüzdelik zam,

geçmiş kayıpların telafisi için

  • seyyanen zam ve

büyüyen Türkiye’den

  • memurların refahına düşen payını istiyoruz.

Kamu işvereninin belirlediği zam,

Mart demeden buharlaşıyor.

Tam da bu yüzden,

en düşük devlet memuru maaşının % 10’undan

az olmamak üzere seyyanen zam talebini

her zemin ve şartta dile getirdik,

getirmeye de devam edeceğiz.

Artık

bahaneleri ortadan kaldıralım, gerçekleri konuşalım.

Gelin,

kamu görevlilerini ferahlatacak ve bu amaçla da

refahtan pay almalarını sağlayacak bir paradigmal değişimi hayata geçirelim.

Seyyanen zam çağrımız, bu kapsamda görülmeli,

Gelir kayıpları giderilmeli...

Biz,

olmayan bir kaynaktan artış istemiyoruz.

Var olan ve kamu görevlilerinden sakınılan bir kaynaktan payımız olanın, hakkımız olanın verilmesini istiyoruz.

Büyüme ve refah payı üzerinden:

  • kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerinin belirlendiği,

  • emeğin değerinin yükseldiği,

  • alın terinin karşılığının verildiği

yeni bir sistem yürürlüğe konulsun.

Evet, Türkiye’nin ekonomisi büyüyor

İhracatta tüm zamanların rekoru kırılıyor.

Fakat birçok kesimin haklı olarak tepki gösterdiği şekilde Türkiye’nin büyümesinden sadece

  • yüksek gelirli kesim,

  • büyük sermaye ve

  • finans sektörü pay alıyor.

Büyümenin ürettiği kaynağı,

bu kesimler kendi arasında paylaşıyor.

Ne yazık ki,

gelir dağılımındaki makas gün geçtikçe açılıyor,

ülkeyi ayakta tutan orta sınıf eriyor,

tabanla tavan arasındaki uçurum büyüyor.

Evet,

Türkiye ekonomisi büyüyor fakat memurlar büyümüyor.

Kamu görevlilerinin

mali ve sosyal hakları söz konusu olduğunda

mali disiplin”,

bütçe imkânları” ve

tasarruf tedbirleri” başta olmak üzere

çeşitli bahaneler üretiliyor.

Hal böyle iken;

Sermaye ve finans kesimi için teşvik paketleri, vergi afları çıkarılıyor.

Bunun bir sosyal maliyetinin olacağını herkesin düşünmesi gerekmiyor mu?

Editör: Haber Merkezi