“Neredeeennn nereyee?” derler ya; yaşı epey ilerlemiş olanlar, bugün olup bitene baktıklarında.

Haksız değiller.

Çünkü evet, teknolojide, sanayide ilerliyor olabilir, yatırımlarla büyüyor, otoyollarla, yeni havaalanlarıyla ulaşımda dev hamleler atıyor olabiliriz ama başınızı diğer yana çevirdiğinizde “nereden nereye” dedirten büyük bir çelişkiyle de karşılaşmıyor da değiliz.

Eğitim alanında, bilgi anlamında, bilgi toplumu olma yolunda tam bir geriye gidiş halindeyiz.

Uluslararası endekslerde eğitim dibe vurmuş haldeyken eğitim sistemi “düzeltilemeyecek” derecede hasar görmüş durumda.

Üniversitelerimizin çoğu sessizliğe gömülmüşken arada bir konuşan rektörler nedense hep “bundan nasıl rektör olabilir” dedirten inanılmaz bir “geri”lik içinde!

Ve bugün…

Bugün 5 Aralık.

Kadınlarımıza, dünyanın gıptayla ve örnek olacak şekilde seçme ve seçilme hakkı tanındı bugün.

Taaa 1934’de.

Atatürk Devrimleri, cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldırmaya yönelik hamleleriyle de dünyadaki diğer devrimlere ve mazlum milletlere örnek oldu.

O gün Türkiye’de kadın, “anayasal” anlamda erkekle eşit hale gelmiş ve gerçek anlamda  “birey”liğe geçmiştir.

Bugüne bakıyoruz; kadına karşı iteleme, kakalama, hor görme, şiddet uygulama, çalıştırmama gibi ne kadar olumsuzluk varsa hepsi yüklenmiş durumda.

Geriye gidişin bir başka yansıması.

Yine bugün… Bakıyorsunuz haber bantlarına.

Ünlü bir köşe yazarı daha dün “ben eğitime, kültüre, spora ve aydınlanmaya karşı biriyim” diye yazabiliyor.

Kendi görüşüdür, kendini bağlar diyeceğiz de köşesini okuyanlara inceden mesajı da veriyor kuşkusuz:

“Eğitim, okul, kültür, spor işe yaramaz boş şeylerdir, boşverin.”

Yıl 2018, Amerika’da Yapay Zeka Üniversitesi kurulacak yakın zamanda.

Mars’a insanlı gidişin planlarında son noktaya gelinmiş.

Robotlar artık insanın yaptığı pek çok işi yapar hale geliyor.

Bunlar güncel gelişmeler ama daha neler yapıyor bilim insanları?

Mesela, kara deliği galaksi merkezinden dışarı fırlatan gravitasyonel dalgalar keşfedilmiş, ıspanak yaprağı üzerinde insan kalp dokusu üretilmiş, yapay DNA içeren organizma üretilmiş, yaşlanma etkileri farelerde geri döndürülebilmiş.

İleri, geri.

Geri, ileri.

Dünya bizdeki ve bizdekine benzer tüm saçmalamaları onlarca yıl önce toprağa gömdü.

Yüzünü yarına çevirdi, yarınlara, geleceğe, aydınlığa bakıyor. Birbiriyle uğraşmıyor, siyaseti çıkara endekslemiyor, har vurup harman savurmuyor. Gelecek için, yeni nesiller için bugünkü dünyayı nasıl ileriye taşıyabileceğinin derdinde.

5 Aralık 1934’de kadınları dünyanın örnek kadınları yapan Atatürk Türkiyesinde bugün bir müftülüğün düzenlendiği “gençlik” konulu konferansta yine “prof” (!) ünvanlı bir öğretim üyesi(!) seçme saçmalamaya devam ediyor:

“Kızlar 15 yaşında evlenebilir, edepli olsunlar, tesettüre girsinler, kızların adet görmesi hastalıktır tedavi edilsinler, laiklik en büyük tehlikedir”

Laikliğin ne olduğunu bilmeden ve halen laikliği dinsizlikmiş gibi göstererek toplumun içine fitne sokan, toplumun cahilliğinden beslenen ve bu yüzden hep cahil kalınmasını isteyen nice örümcek kafalı var.

Bu prof(!) sadece sıradan bir örnek!

Çok merak ediyoruz acaba, özledikleri bir toplum yaratma hayalleri gerçek olsa bir gün… Burada mı olacaklar yine yoksa kendilerini “şimdi tukaka ettikleri” Batı’ya atmanın bir çaresine mi bakacaklar?..

Türkiye’nin asli sorunu ne terör ne ekonomidir.

Türkiye’nin tek derdi “aydınlık eğitim”dir.

Türkiye, eğer eğitimde yol alabilir ve gerçek anlamda bilgi toplumu olma yoluna dönüşebilirse, işte ancak o zaman diğer tüm sorunlar gibi terör de ekonomi de sorun olmaktan çıkar.