ABD’de Donald Trump’a yönelik “azil süreci” ile Türkiye’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı devirmeye yönelik “çokuluslu müdahaleler” arasında inanılmaz benzerlikler var.

Kullanılan dil, uygulanan yöntemler, varılmak istenen hedefsistem içiiktidar/güç mücadelesinin şiddeti, sokağa ve kurumlara yüklenen rol, kamuoyuna yansıma biçimleri ve daha birçok açıdan, ABD’deki iç hesaplaşma bize sanki daha önce yaşadığımız bir şey gibi geliyor. Çok tanıdık, çok canlı..

DÜNYA TERSİNE DÖNDÜ, ABD DARBE TARTIŞIYOR: TRUMP: “DARBEYİ DURDURUN”

Trump’ın 19 Ekim’de “Darbeyi durdurun” (Stop The Coup) mesajı bütün dünyada şaşkınlıkla karşılandı.

Evet, ABD içinde, Trump’ı görev süresi dolmadan devirmeye, Trump’ın da “yerleşik sistemi aşındırmaya” dönük derin bir kavga vardı ama bu kavga artık “darbe” kavramı ile tartışılıyordu. ABD başkanı bu mesajı ile, işin vahametini bütün dünyaya ilan ediyordu.

Darbe tartışmalarına alışkın olan bizler, ABD iç hesaplaşmasını hiç bu kavramlarla tartışmamış, görmemiştik, yeni bir durumla karşı karşıyaydık. Türkiye’de, Endonezya’da, Orta Amerika’da, Latin Amerika’da, Ortadoğu ve Afrika’da onlarca ülkede onlarca yıldır darbeler yapan ABD, artık kendi içinde darbeyi tartışıyordu. Dünya nereden nereye gelmişti!

MUHALİFLER: DARBE BAŞLADI. TRUMP’TAN KURTULACAĞIZ…

Çok geçmedi, “darbe” tartışmasının öncesi ortaya çıktı. Trump’ın azil soruşturmasındaki avukat Mark Zaid’in, 6 Kasın 2017’de“Darbe başladı. Başkaldırı ve Trump’ın azli bunu izleyecek. Ondan kurtulacağız. Bu ülke Trump destekçilerine rağmen ayakta kalacak kadar güçlü” şeklinde twitter mesajları attığı ortaya çıktı.

Türkiye’de Erdoğan’ı devirmeye çalışanların ifadelerine ne kadar benziyor!

GÜÇLÜ LİDER YERLEŞİK SİSTEMLE SAVAŞIYOR..

Trump’ın ABD yerleşik sistemi ile mücadelesi, Erdoğan’ın “yerleşik sistem”le mücadelesi ile çok benzeşiyor. Güçlü lider profilleri ile yerleşik sistem arasındaki iktidarı yeniden formatlama, değişim, dönüşüm hatta yeniden “kuruluş” kavgalarını izliyoruz.

Şüphesiz bu, Türkiye’nin bütün bölge politikalarına, ABD ve Avrupa ile ilişkilerine, coğrafya algısına, güçlü devlet algısına, buna yönelik köklü değişimlerinde derin izler, etkiler bırakıyor.

Cumhuriyet’in kuruluşundan sonraki “ikinci büyük kuruluş” olarak bölgesel ve küresel sahnede yansımalarını buluyor. Dış politikadan savunmaya, ekonomiden teknolojiye ama özellikle de milli bilinç ve idrake çok güçlü bir motivasyon sağlıyor.

Yepyeni bir Türkiye inşa ediliyor, güç inşa ediliyor ve bu yeni güç her alanda kendini hissettiriyor. Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu çatışmaların tamamının nedeni budur. Ama bu eşik geçilmeden de o gücü inşa etmek imkânsızdır.

TRUMP, ASİMETRİK VURUŞLARLA YERLEŞİK SİSTEMİN AKLINI ALIYOR.

ABD’deki kavga, hesaplaşma ise daha yeni. Yerleşik sistem çok güçlü, çok belirleyici. Trump ise, kararlı, asimetrik vuruşlarla bu sistemi sarsıyor, aklını bulandırıyor. Hesaplarını bozuyor, onu hareket edemez hale getiriyor. Trump’ın şu anki vuruşları hesaplaşmanın “peşrev” aşamaları. Çok daha sert darbeler ABD yerleşik sistemini şaşırtacaktır.

Buradan bakılırsa ABD iç siyasetinde kavga daha da şiddetlenecek. Daha küresel hale gelecek. Uluslararası sistemi etkileyecek, yeni kavramlar, yeni pozisyonlar, yeni modeller, teamüller üretecek.

TRUMP ERDOĞAN VE PUTİN’İ İZLİYOR FIRTINAYA HİÇBİR GÜÇ DİRENEMEZ.

Trump Erdoğan ve Putin’i rol model olarak benimsemiş. Onların yolunda gidiyor, onların yöntemlerini kullanıyor. Onların sistem içi hesaplaşma tecrübelerini kullanıyor.

Sadece Trump değil, ABD içindeki “darbe” tartışmalarına bakılırsa Türkiye’nin yaşadığı süreç bir tür uluslararası tecrübe haline gelmiş görünüyor.

Erdoğan, Putin, Trump gibi, güçlü liderler dönemi başladı. Lider çıkaramayan ülkeler ise merkez iktidar alanlarını güçlendiriyor. Öyle birküresel fırtına yaklaşıyor ki, Batı’nın merkez güçlerinin, ABD yerleşik sistemi de buna dâhil, buna direnmesi mümkün değil.

AZİL SÜRECİ BAŞARISIZ OLUR, TRUMP İKİNCİ KEZ SEÇİLİR. AMERİKAN PERESTROYKASI?

Buradan bakınca Trump’ın azil sürecinin başarısızlıkla sonuçlanacağını açıkça söyleyebilirim. Bununla da kalmayacak, bir sonraki seçimleri Tump’ın alması kuvvetle muhtemeldir. Belki Trump’ın ikinci döneminde bir tür “Amerikan Perestroykası” izleyeceğiz.

Bütün ülkelerin, güçlerin ekseni kaydı. Dünyanın merkezi değişiyor. Öyleyse eski cümlelerle, eski bakış açısıyla geleceğin dünyasını anlamamız, doğru yere varmamız da mümkün değil.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” demiş. Günaydın! O, yirmi yıl önceydi. Fırtına çok daha güçlü gelecek. Herkesin ezberini değiştirmesi lazım.