Balıkesir'de turizm yanında tarihi ve kültürel mirasıyla da dikkati çeken ilçelerin başında gelen Ayvalık, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi'nin araştırmasına göre, Türkiye'de en yaşabilir yerler arasında ilk sırada yer aldı.  
Cunda Adası, Şeytan Sofrası, Sarımsaklı plajları yanında ilçe merkezindeki tarihi dokunun korunduğu mekanlarıyla misafirlerini büyüleyen Ayvalık, Balıkesir'in de gurur kaynağı durumunda.

Birleşmiş Milletler (BM), 2015 Eylül’ünde kabul ettiği ‘Dünyamızı Değiştirmek: 2030 Gündemi’nde 13 yıl içinde şehirlerin ve insan yerleşimlerinin kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir kılınmasını hedefliyor.
Bu hedef için çalışanların başında da UNESCO’nun danışma organı Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) geliyor. Kurumun BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Temsilciliği’ne Dr. Ayşe Ege Yıldırım atanmıştı.


İki yıl görev yapacak Yıldırım ICOMOS’un sürdürülebilir kalkınma konusundaki etkinliklerini koordine edecek, çalışmaları teşvik edecek. Uzmanlığı kentsel koruma projeleri olan şehir plancısı Dr. Yıldırım Türkiye’nin kültür karnesinin kırık olduğunu söylüyor: “Kültür Bakanlığı’na aktarılan miktar, milli gelirin binde 6’sı. Bunun en azından tek haneli rakam olması gerekiyor.”

Balıkesir'de turizm denilince ilk akla gelen Ayvalık, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi'nin araştırmasına göre, Türkiye'de en yaşabilir yerler arasında ilk sırada yer aldı.

AYVALIK.. SEFERİHİSAR.. OVACIK...
Dr. Yıldırım’a göre Türkiye’nin en yaşanabilir kentleri  Ayvalık, Seferihisar, Ovacık, Sinop ve Gaziantep.
İstanbul ise yaşanabilir değil ama iyi niyetli çaba var:
Ekonomik hacmi ve uygulama gücü eşsiz ama büyük hata yapma potansiyeli var. Güzel restorasyonlar da var ama doğru uzmanlık kullanılmadan yanlış düzeltmeler yapılıyor. Kararlar acele ve baskıyla kurullardan geçiriliyor. Uzmanlar da hep eleştirel. Diyalogla farklı paydaşları bir araya getirilmeli.
‘TARİHİ YARIMADAYLA İLGİLİ ADIMLAR OLUMSUZ’
Peki tarihi alanlar korunabiliyor mu?
Dr. Yıldırım şöyle cevaplıyor:
“Türkiye’nin 100 yılı aşkın bir koruma geleneği var. Bu sayede pek çok eser ve sit alanı korunabildi. Ancak kurallar çok yasaklayıcı ve katıydı. Onarıma yardımcı olabilecek kredi ve hibeler verilemedi. Bununla beraber İstanbul’da tarihi yarımadayla ilgili adımlar olumsuz. Kurulların çok yavaş karar alması sorununun çözümü, kurulların kaldırılmaları değil. Kapasitelerini yükseltilmeli.”
Editör: Haber Merkezi