BAGİAD'ın konuğu olan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, 'Adım Adım Büyükşehir' konulu konferansta, büyükşehir olan Balıkesir'de yaşanacak değişiklikleri anlattı, izlenmesi gereken rota hakkında bilgi verdi. 

Balıkesir Genç İşadamları Derneği (BAGİAD) tarafından Sanayi Odası Rona Yırcalı Toplantı Salonu'nda gerçekleşen 'Adım Adım Büyükşehir' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, büyükşehir statüsü kazanan Balıkesir'de yaşanacak değişimleri anlattı.

Konferansa CHP Balıkesir Milletvekilleri Nedret Akova, Haluk Ahmet Gümüş, CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, CHP İl Başkanı Muzaffer Mavuk, Sanayi Odası Meclis Başkanı Rona Yırcalı, Sanayi Odası Başkanı Ahmet Kula, Ticaret Odası Başkanı Mahmut Yavuz, Ticaret Borsası Başkanı Faruk Kula ve çok sayıda davetli katıldı.

"ÖNCELİĞİ HALKIN BEKLENTİLERİNE VERDİK"

Eskişehir'in dünü ve bugünü anlatan Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, "Üniversitede görevliyken Eskişehir halkı ne istiyor buna önem verdim. Bir arama konferansı düzenledik 1999 yılında. Eskişehir'deki mahalle muhtarları, sendikacılar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, üniversite mensupları katıldı ve aralıklarla 3 ay sürdü bu konferans. Sonunda gördük ki Eskişehir halkının beklentileri ile bizim projelerimiz birbirine paralel. Altyapı çalışmaları ile bu projelere başladık. Hizmet vereceğim hükümetten para istiyorum. Rahmetli Ecevit, sen sıfırdan üniversite kurdun, bunu da hal edersin diyor bana. Çaresizce oturdum, projeleri hazırlamaya başladım. Şehrin ortasından geçen Porsuk Nehri'ni inceledik. Tüm fabrikalar atıklarını buraya atıyor. İçinde sivrisinek bile yaşamıyor düşünün. Ulaşım tam bir keşmekeş, trafikte bir tek inekler eksik" dedi. 

"KENDİN PİŞİR KENDİN YE MODELİNİ UYGULADIK"
Büyükerşen, projeleri için gerekli olan ilk kaynağı Avrupa'da bulduğunu ifade ederek, "Aldım projelerimi Avrupa'ya gittim. Türkiye'de o dönemde kriz vardı, projelerimi anlattım, ama ümitsiz şekilde döndüm Türkiye'ye. Sonra bana telefon ettiler beni tekrar çağırdılar. Neticede 500 milyon dolar tutarındaki projelerim için yarısını uygun faiz ile vereceklerini söylediler. Ancak, diğer yarısını ise benden bulmamı istiyorlar. Sonra kendin pişir kendin ye modelini uygulamaya başladım. Bugün Eskişehir'de iş makinesinden diğer araçlara kadar sadece yedek parçaları dışarıdan alınır geriye kalan tüm işleri kendimiz yapıyoruz. Heykellerimizi bile kendimiz yapıyoruz düşünün. Sonra Porsuk Nehri projesi gündeme geldi. Balçık halindeki Porsuk'u temizleyip balık yaşayacak hale getirmek için kolları sıvadık. Ardından gondolları, parkları yapalım istedik. Eskişehir'de bugün sular arıtılarak evlere veriliyor. Su borusu bir yerde patladı mı, sistem otomatik olarak algılıyor ve vanayı kapatıyor. Bir başka önemli noktayı söyleyeyim sizlere. Tramvay projesinin keşif bedeli 130 milyon dolardı. Biz 117 milyon dolara mal ettik. Çünkü bazı işlerini belediye olarak kendimiz yaptık. Eskişehir'e 60 dönümlük park yapmaya başladık. Bu parklarda göletler oldu, bu göletleri su ve kanalizasyon işleri yaptı. Peyzaj konusunu Park ve Bahçeler birimimiz yaptı. Birçok belediye gider yurt dışından fidan alır, şehrine eker. Biz dışarıdan almadık, kendi fidanlığımız oluşturduk" diye konuştu. 

BÜYÜKERŞEN'DEN YAŞAYAN ŞEHİR TARİFİ
Türkiye'nin en ucuz ekmeğini üretmek için ekmek fabrikası kurduklarını ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, yaşayan şehrin tarifini yaptı.

Büyükerşen, "Bir şehirde insanlar işyerleri ve evleri arasında mekik dokuyorsa, akşam oldu mu kadınlar tv kutusunda dizileri izliyorsa o şehir yaşayan şehir değildir. Yaşayan şehirde işinden çıkan bir galeriye gider, konser, tiyatro gibi faaliyetlere katılır. Eskişehir ile ilgili hizmetleri anlattım. Aslında bunlar her belediyenin yapması gereken şeyler. Biz tüm kararlarda bilimi esas alıyoruz" dedi. 
"ŞEHİRLİ OLMAK KÖYLÜYE

PAHALIYA PATLAYACAK"

Büyükşehir yapısının zararları olduğunu da söyleyen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, yeni büyükşehir olan Balıkesir'in yaşaması muhtemel sıkıntıları dile getirdi.

Büyükerşen, "Hükümet bir vergi alıyor ve belediyelere nüfusa göre pay veriyor. Kanun, sanayi kuruluşlarından alınan verginin yüzde 5'ni belediyeye gelir olarak vereceğim diyor. O yüzde 5'in yüzde 75'i bir havuzda toplanıyor ve gene nüfusa göre dağıtılıyor. Buna göre de aslan payını İstanbul, Ankara ve İzmir alıyor. Şimdi köylülerde vergi ödeyecek. Köylü eğer bir ahır yapacaksa, hemen şehre gelecek proje çizdirecek. Afete karşı sağlamlığı için denetim firması olacak. Sonra belediyeden ruhsat isteyecek, belediyeden memur köye gidecek ve temeller belirlenecek. İnşaat bitince iskan ruhsatı istenmeyecek. İskan harcı bankaya yatırılacak. Bunlar olurken, belediye köyün yolunu asfalt yapacak. Köylü asfalt parası verecek. Köylünün evine su sayaçları takılacak. Eğer çiftçi sulama işi yapıyorsa, DSİ'ye para ödeyecek. Şehirli olmak köylüye pahalıya patlayacak" dedi. 
Editör: Haber Merkezi