"Ulusal Egemenlik çağdaş demokrasinin temelidir. Ülkemiz için bu temel 20 Nisan 1920’ de babadan oğula geçen saltanat yönetiminin terk edildiği, egemenliğin tek elden alınarak millete teslim edildiği tarihte atılmıştır.

Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ilk Meclisin açıldığı bu tarihi aynı zamanda dünya çocuklarına “bayram” olarak armağan etmiş ve bu yönüyle de dünya ölçeğindeki eşsiz liderliğini bir kez daha göstermiştir.

Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi olan “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” ilkesi; Türk Ulusunu doğrudan ilgilendiren tüm kararların sadece Türk Ulusuna ait olduğunu, başkaca hiçbir ülke ya da kuruluşun hükümranlık hakkı olamayacağını, egemenlik haklarımızdan kısmen veya tamamen vazgeçme anlamına gelen her tür teslimiyetçi ideoloji ya da siyasal anlayışa kesinlikle izin verilemeyeceğini ifade eder.

Ulusal Egemenliğin olduğu yerde çokluğun azlığa tahakkümü ,çoğunluğun istediği şekilde yaşamaya zorlanmadan bahsedilemez.

Ancak içinde bulunduğumuz süreçte, anayasa değişikliği ile birlikte yasama erki ve ulus egemenliğinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aidiyeti tartışılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti köklerini demokrasiye sıkı sıkıya bağlamış, gazi unvanına sahip meclisi ulus egemenliğinin temsilcisi olarak belirlemiştir. Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.” düşüncesiyle aydınlanan Türk Milleti için, aksi bir idare şeklinin asla ve katiyen kabul edilemeyeceğinin bilinmesi gerekir.

Öte yandan, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı 23 Nisan’ı, umudumuz ve geleceğimizin güvencesi çocuklarımıza bayram olarak armağan etmesi; O’nun çocuklara karşı sarsılmaz güveni ve büyük sevgisinin bir göstergesi olduğu gibi, dünya barışına verdiği önemin de açık bir ifadesidir.

Ancak son yıllarda Atatürk’ün cumhuriyeti emanet ettiği çocuklar, kendilerinden büyük yüklerin taşıyıcısı olmak zorunda bırakılmış; çocuk olmaktan çıkartılmış; çocuk işçi, çocuk gelin, çocuk kurban olarak gündemde yer almaya devam etmişlerdir. Bugün bile cinsel istismara yönelik düzenlemeler yeniden tartışılırken ceza artırımından başkaca çözüm düşünülmemesi, koruyucu her hangi bir düzenlemeye gidilmemesi yasa düzenleyicilerin eksikliğidir . Eğitim sistemimizdeki yanlışlar hala hazırda giderilmiş değildir.

Ülkemizin bölünmez bütünlüğü ve Anayasamızın değiştirilemez ilkeleri çerçevesinde bağımsız bir ülke olarak tek amacımız akıl ve bilimin önderliğinde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaktır. Binlerce yıllık ortak bir tarih ve kültürel birikimin yarattığı Türk Ulusu, bütün sorunlarına çözüm bulacak ve uygulayacak güç ve yetenektedir. Bu, Ülkemize ve yarının büyükleri çocuklarımıza olan en temel görevimizdir. En yakın zamanda tüm sorunlarını çözmüş bir Türkiye göreceğimiz inanç ve temennisiyle tüm Ulusumuzun ve çocuklarımızın bayramını kutluyor, Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.” düşüncesi ışığında bugünleri bize armağan eden Büyük Önderimizin önünde saygı ile eğiliyoruz."


Editör: Haber Merkezi