TÜRKİYE'deki cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerden bazılarının kendisine gönderdiği mektuplara SÖZCÜ gazetesindeki köşesinde yer veren Emin Çölaşan, önceki bir yazısında "cezaevlerinde beslenme sorunu" bulunduğunu iddiasını dillendirmişti.

Bu iddia üzerine Balıkesir'de FETÖ üyeliğinden tutuklu bulunan Cemal Lostar, yazdığı mektupla Çölaşan'a; "Böyle yemek dışarıda özel şirketlerde bile gördemedim" ifadesine yer verdi.

Bugünkü köşesinde Çölaşan, Balıkesir iş ve siyaset dünyasının yakından tanıdığı isim Cemal Lostar'ın mekbuna  "Cezaevinde mutlu bir vatandaş" başlığı altında aynen yayınladı:

İşte o köşe yazısı ve Cemal Lostar'ın mektubu:
 

Sevgili okurlarım, bizim meslekte bazen şaşırtıcı olaylar yaşarız. Bunlardan birini dün ben de yaşamış oldum!

Balıkesir Cezaevi'nden yazan Cemal Lostar isimli tutuklu (ya da hükümlü) bir mühendis beni eleştiriyor ve ‘Yalan yazıp cezaevleri konusunda gerçekleri saptırmayın' diyor.

Arkadaşın epeyce mutlu olduğu anlaşılıyor.

Böylesi gerçekten az bulunur!

Neredeyse “İyi ki cezaevine düşmüşüm. Huzuru, özgürlüğü ve rahatı burada buldum” diyecek.

Adalet Bakanlığı böylelerine takdir ve teşekkür yazısı göndermeli, hem de üstün hizmet plaketi vermelidir!

Elime dün geçen o mektubu aynen yayınlıyorum, yorumunu size bırakıyorum:

“Sayın Emin Çölaşan. 02 Eylül 2020 Çarşamba günkü Sözcü gazetesinde çıkan cezaevleri ile ilgili köşe yazınızdaki yanılgılarınızı anlatmak için size yazma gereği duydum.

Lütfen kamuoyunu doğru bilgilendirmek için bu yazıyı yayınlayınız.

FETÖ den dolayı 25 aydır Balıkesir kapalı cezaevinde tutuklu bir inşaat mühendisi ve iş adamıyım. Yaklaşık 20 yıldır inşaat şirketim var ve bu alanda iş yapıyorum.

Gazetenizi de sürekli olarak alıyorum.

Sizin gibi güvenilir insanların toplumu yanlış bilgilendirmesi ve Sözcü gazetesinin yalan yanlış haberler yapmaması adına size yazıyorum.

1) Pandemi süresince tutuklu ve hükümlü insanların aileleri ile açık görüş yapamadığını, başka cezaevlerine nakil yapılmadığını, yasal aktivite yapılmadığını yazmışsınız.

Allah aşkına, pandemi döneminde dışarıdaki insanlar sosyal hayatların sürdürebiliyorlar mı?

Burada bizimle beraber başta infaz memurları ve tüm cezaevi çalışanları dahil ailelerinden uzak, karantinada kalıyorlar. Bu insanlar sırf bizim sağlığımız için bu sıkıntıları çekiyorlar. İnfaz memurları bir ay bizimle birlikte cezaevinde kalıyor, 15 gün evlerine gidiyorlar.

Burada ayda iki defa 45 dakika kapalı görüş yapıyoruz. Haftada iki defa telefon görüşmesi yapıyoruz. Avlu günde 12 saat açık.

Voleybol oynuyor ve her türlü sporu yapıyoruz.

Doğal olarak koğuş dışı aktiviteler yasak.

Temizlik için tüm malzemeler devlet tarafından fazlasıyla bidon bidon veriliyor.

Bizler gerek Bakanlık ve gerekse cezaevleri yönetimi tarafından alınan tüm pandemi tedbirlerini destekliyor ve memnunuz.

Alınan tedbirlerden dolayı da teşekkür ediyoruz.

2) Cezaevi kütüphanelerindeki kitapların yetersiz olduğundan bahsetmişsiniz.

Ben Yılmaz Özdil başta olmak üzere birçok yazarın kitaplarını dışarıdan aldırdım ve okudum. Tamamını ya arkadaşlara hediye ettim ya da kütüphaneye bağışladım. Ama hükümlü ve tutuklu arkadaşların yüzde 95'i kitaplarını çıkarken evine götürdü. Bizler toplum olarak bilinçli hareket etmeliyiz. Her şey devletten beklenmez. Her mahkûm bir kitap bıraksa cezaevlerinde kitap koyacak yer kalmaz.

Ayrıca sizler Sözcü gazetesi olarak sizin ve diğer yazarlarınızın kitaplarından her cezaevine 10 adet kitabınızı hediye edebilirsiniz mesela!

3) Esas mesele: Cezaevlerinde beslenme sorunu olduğunu yazmışsınız.

Cezaevinde bizim beslenme sorunumuz yok. Tam aksine fazla yemek ve israf sorunumuz var.

Buradaki insanlar buradaki yemekleri dışarıda evlerinde yiyemiyorlardır.

Haftada bir veya iki gün fırında tavuk, sebzeli etli yemek, mevsiminde balık, rosto vs var. Sadece mangal yakmıyoruz.

Ayrıca yemekler o kadar çok ki yarısını çöpe döküyoruz.

Bunu size şikayet edenleri Allah çarpar.

Lütfen devlet bir işi iyi yaptı mı teşekkür etmesini bilelim.

Ben ilk defa cezaevinde yatıyorum. Böyle yemek dışarıda özel şirketlerde bile görmedim.
Benim de özel şirketim var. Yaklaşık 30 kişi çalışıyor. Personelimize gayet güzel yemek çıkartıyoruz. Maliyeti kişi başına altı lira. Burada yaklaşık 2.000 kişi var. Üç öğün yemeğin maliyeti 10 lira olması gayet normal.

Kısaca yemekler gayet iyi. Kedi, köpek maması değil.

Adalet Bakanlığı ve cezaevi yönetimine teşekkür ediyorum.

Genel olarak değerlendirmek gerekirse;

Tüm infaz memurları koğuşa girince selam verir, çıkarken iyi akşamlar derler. Son derece saygılı davranıyorlar. Tek sorun cezaevlerinin yüzde 150 oranında dolu olması. Bunun verdiği bazı sıkıntılar var. Ama bunları da telafi etmek için gereken çaba sarf ediliyor.

İnanıyorum ki bizde Avrupa'daki tüm cezaevlerinden daha iyi koşullar var. Ben 100 üzerinden 90 puan veririm.

Kamuoyunu doğru bilgilendirmenizi rica ediyorum Sayın Çölaşan.

Saygılarımla.

Cemal Lostar. İnşaat mühendisi. Balıkesir L Tipi Cezaevi F9 Koğuşu.”

Evet, mühendis beyden dün aldığım mektup aynen böyle.

Çölaşanın yazısının tamamını okumak için tıklayın

...



 

Editör: Haber Merkezi