Türk Basını’nda keskin ve net üslubuyla bilinen Tamer Korkmaz “Zurnanın zırt dediği yerler” başlığı altındaki yazısında 28 Şubat sürecine farklı bir pencereden baktı.  Ünlü işadamı İshak Alaton’un  ‘Soruşturmanın genişlemesini doğru bulmuyorum’ sözünden yola çıkan Korkmaz, yazısında ilginç ifadelere yer verdi. 

Balıkesir’in dünyaca ünlü işadamı A. Rona Yırcalı,  dönemin ‘kudretli paşası’ Çevik Bir, İshak Alaton, Rahmi Koç, eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in yeraldığını iddia ettiği Küçük Çamlıca’da Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü (JINSA) yöneticilerinin ağırlandığı davete ve Bir’in 28 Şubat’tan bir hafta önce Amerika’da dönemin CIA Başkan Vekili ile yaptığı görüşmeye değinen Korkmaz yazısını şöyle devam ettirdi: “Bir, Tenetle görüşürken, Rahmi Koç da Washington’daydı. Koç’a eşlik eden isimlerden biri de Rona Yırcalı idi..”     

Tamer KORKMAZ’ın Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan o ilginç yazısı şöyle:
 
Zurnanın "zırt" dediği yerler
Yirmi Sekiz Şubat Operasyonu "dalga üstüne dalga" ilerliyor. Darbe soruşturmasının giderek daha da genişleyeceği anlaşılıyor.
"MİT Krizi" sonrasında "Böyle giderse 28 Şubat yargılanamaz" diyenler vardı, değil mi?
Bu 'yanıltıcı' beyanların üzerinden fazla zaman geçmeden 28 Şubat soruşturmasının dalgaları öyle bir vurdu ki, "darbenin simge ismi" Çevik Bir'i ve onun "sağ kolu" Erol Özkasnak'ı Sincan mahpushanesine sürükledi. Son olarak, 28 Şubat'ın "brifingci generali" Fevzi Türkeri'nin de aralarında bulunduğu 13 askere uzandı, dalgalar...
Velhasıl, darbecilerin üzerine giden iradeyi doğru okumak/isabetle değerlendirmek gerekiyor.
*
28 Şubat Operasyonu'nun derinleşmesi, malum cepheyi "acayip" tedirgin ediyor.
Çevik Bir'inci Dalga patladığında "Soruşturma medyaya, işadamlarına, siyasilere uzanmamalı!" diye feveran edenler, aynı plağı canla başla döndürüyorlar.
*
"Karakter oyunculuğu" işadamlığının da önüne geçen İshak Alaton'un, "Soruşturmanın genişlemesini doğru bulmuyorum. Böyle bir sürece girdiniz mi, artık nerede duracağını bilemezsiniz" (Yeni Şafak, 23 Nisan 2012) şeklindeki sözleri...
"Fevkaladenin de fevkinde" aydınlatıcıdır!
"Yaşlı Kurt"un...
Bir "halkla ilişkiler" çalışması olarak icra ettiği "suret-i haktan görünme" illüzyonunun yere çakıldığı yer tam da burasıdır.
"Zurnanın zırt dediği yer!" de diyebiliriz...
*
28 Haziran 2001 gecesi, JİNSA yöneticilerinin ağırlandığı Küçük Çamlıca'daki enteresan davette Çevik Bir, Rona Yırcalı, Bahattin Yücel'le birlikte "zat-ı şahane"leri de vardı.
"Şahane bir tesadüf!"tabii...
"Yaşlı Kurt" orada neler konuşulduğunu bizlere anlatacak değil, ya...
*

28 Şubat MGK'sından bir hafta önce Çevik Bir Amerika'da CIA Başkan Vekili George Tenet'le görüşürken, Rahmi Koç da Washington'daydı...
Koç'a eşlik eden isimlerden biri de Rona Yırcalı idi.

*
Bahattin Yücel'in 28 Şubat sürecindeki istifası ile ilgili olarak patlayan son tartışma, hafızalarımızda henüz çok taze...
Yücel, Refahyol hükümetinin Turizm Bakanı iken 13 Haziran'da (1997) istifa etmişti.
İstifası, Refahyol'un bitişinin işaret fişeği gibiydi.
Orgeneral Fevzi Türkeri'nin yargı mensuplarına verdiği "irtica" brifingi ise 12 Haziran'da (1997) idi.

*
Güven Erkaya "Batı Çalışma Grubu'nu MGK'ya ve Başbakanlığa haber vermeden kurduk" demişti.
Erkaya, Koç Üniversitesi'nde mütevelli heyetine seçilmişti.
30 Ağustos 1997'de emekliye ayrılınca...
Kısa süre önce kurulmuş olan hükümetin başbakanı olan Mesut Yılmaz'ın danışmanlığına getirilmişti:
"Boğazlardan Sorumlu Başbakanlık Başdanışmanı" olmuştu!

*

Yine "şahane bir tesadüf" olarak...

Rahmi Koç, "İstanbul ve Çanakkale boğazlarının "özerk bir yönetim" tarafından idare edilmesi gerektiğini söylüyordu. (Milliyet'in manşeti, 3 Ekim 1997)
O günkü Milliyet'in ikinci haberi, bir "tahliye"ye dairdi:
Batı Çalışma Grubu'na ait gizli belgeleri Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan sızdırmakla suçlanan...
Onbaşı Kadir Sarmusak tahliye edilmişti!
*
Refahyol'un istifasından (18 Haziran 1997) sonra Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel...
"Güvenoyu alacak sayıyı taahhüt eden imzaları hiçe sayarak" başbakanlığı Tansu Çiller'e değil...
Mesut Yılmaz'a vermişti.
*
28 Şubat'ın siyasi ayağındaki "baş karakter" Demirel'i...
Şimdilerde canla başla savunan da Nazlı Ilıcak!
Ha, bir de "Aydın Doğan 28 Şubat'ta direnmişti" yalanı vardı, değil mi?
Editör: Haber Merkezi