Dünyamızın dört bir yanında oluk oluk Müslüman ve mazlum milletler kanı akarken bayram yapmak bizim hakkımız mı diye sormamak mümkün mü?

Emperyalist kan içicilerin mazlum milletler ve özellikle İslâm ümmeti üzerine kurdukları tuzaklarının yıkılacağı günleri beklerken, Filistin, Arakan, Hindistan Doğu Türkistan ve dünyamızın diğer bölgelerinde akıtılan Müslüman kanlarını ve Müslüman katliamlarını görmezden gelebilir miyiz?

Müslüman oldukları için tüm dünyanın gözü önünde bir odun parçası gibi aleni yakılan, işkence ile öldürülen tecavüze uğrayıp topraklarından sürülen Arakanlı Müslümanların feryadı afakı inletirken, Bayram yapmak bizim hakkımız olabilir mı? İnsanlıktan nasibini alamamış vicdansız Myanmar Hükümeti, Hindistan Hükümeti, Hindular ve Budistler Müslüman kardeşlerimizi yakıyor, yıkıyor tecavüz edip ellerini, ayaklarını burun ve kulakları yanı sıra tenasül organlarını kesiyorken biz nasıl bayram yapabiliriz?

Emperyalist İngilizlerin gemilerle getirip Filistin’e yerleştirdiği ve silahlandırdığı aşağılık ve lânetli kavim Siyonist Yahudilerin, 1947 yılından bu yana devam eden yayılmacılığı ve Müslüman katliamları tüm dünyanın gözü önünde pervasızca devam ediyor. Ramazan ayı süresince ve bilhassa Kadir gecesinde ve vahşiyane bir şekilde devam eden Siyonist saldırılarını görmemezlikten gelmek mümkün mü?

Müslüman kardeşlerimizin evlerini gasp ediyorlar, eşyalarını yağmalıyorlar ve çoluk çocuğu sokağa atıyorlar. Polis ve asker desteğinde yapılan bu eşkıyalığa ‘’Ne yapıyorsunuz’’ dendiğinde, bu defa ‘‘ne yapayım ben çalmazsam başka biri çalacak’’ diyerek hırsızlıklarını devlet desteğinde şahitlendiriyorlar. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’yı Hıristiyanofobi ve Siyonist Yahudi ortaklığıyla kirletip, mabedin altını oyarak göçürmeye çalışıyorlar. Müslüman Erkeklerimiz, çocuklarımız, bebeklerimiz, kadınlarımız ve kızlarımız yerlerde sürüklenip hapishanelere doldurulup tecavüze uğrarlarken, Muhammed ümmeti olarak biz nasıl Bayram yapabiliriz?

Mazlumların evleri yıkılıyor müdahale edemiyorlar, kadınları kızları götürülüyor müdahale edemiyorlar, çocukları öldürülüyor müdahale edemiyorlar, Neden? çünkü karşı tarafta 50 - 60 tane silahlı Yahudi polisi ve askeri pür dikkat silâhıyla öldürmek için bekliyor ve öldürüyorken Bizim şen şakrak bayram yapmamız mümkün mü?

Bosna savaşında Hollanda Hükümeti ve dolayısıyla Birleşmiş milletler, Srebrenitsa şehrini güvenli bölge ilan ettiler. Çoluk çocuk, genç ihtiyar güvenli bölge diye toplandıkları bu şehirde, Hollanda Hükümeti ve askerleri tarafından Sırp ve Hırvat katillere teslim edildiler.

Sırp ve Hırvat katillerin insafına teslim edilen 10.000 Boşnak Müslüman kardeşimiz bir gecede, sabaha kadar Hollanda askerlerinin gözleri önünde katledildi. 60.000 Boşnak kadınımıza Sırp ve Hırvat köpeklerin tecavüz edip doğurmalarını bekleyerek asker kayıplarını bu şekilde telafi etikleri unutulur mu? Bu bakımdan Srebrenitsa katliamı bir soykırım olduğu kadar, Haçlı seferlerinin günümüzdeki devamıdır!

Doğu Türkistan da sistematik bir şekilde ve insanlık dışı metotlarla erkekler evlerinden alınıp temerküz kamplarına götürülüyor, Çin işkenceleriyle öldürülüyorlar. Erkeksiz kalan Müslümanların evlerine Çin Devleti, Çin askerlerini yerleştirerek kadın ve kızlarımıza sistematik bir şekilde Tecavüz seansları düzenliyor. Doğu Türkistanlı kardeşlerimize her türlü insanlık dışı Çin işkenceleri altında soykırım uygulanırken, bizlerin Müslüman olarak bayram yapmamız mümkün olabilir mi?

Dünyanın en büyük sömürgenlerinden olan Fransa’nın Cezayir’de 1968 yılına kadar devam eden katliam ve soykırımlarının daha hesabı sorulmamışken, sözde Ermeni katliamını tanıdığını ilan etmesi ve dünyanın sessizliği, dünyanın utancı değil midir? 1915 olaylarında Ermeni çetelerini gaza getirerek silahlandırıp, silahsız ve masun Türk köylerine saldırtan Fransa, Rusya, ABD, İngiliz, İtalya ve diğer soykırımcı katil devletlerin Hıristiyanofobilerini unutmak veya görmemezlikten gelmek mümkün mü?

Baştan sona Müslüman katliamı ve soygun üzerine inşa edilmiş Haçlı seferlerinin en büyük soykırım olduğunu unutup, Türkiye devletine soykırımcı diyorlar. Amerika kıtasındaki Kızılderililerin neslini kuruttular bu soykırım değil mi? Afrika kıtasında yüzlerce yerli kabile ana dilleri unutturulmuş silâh zoruyla Fransızca ve İngilizce konuşuyorlar. Bunların ataları ve ana dilleri ne oldu? Dünya soykırım tarihinin Şahı, Fransız Devlet Başkanı Emmanuel Macron’a, Türkiye Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği cevap bir dünya şahaseri ve bir Osmanlı tokadı mesabesindedir; ‘’Cezayir ve Afrika’daki katliamlarınızı ve soykırımlarınızı git Babana sor! ’’

Ruanda katliamında katliamcı Fransızlar aynı milleten olan Hutularla Tutsileri birbirlerine kırdırarak, isyancılara silah ve asker yardımı yaptılar ve 100 günde 800.000 insanı soykırıma tabi tuttular. Bu katliamda Katolik kilisesinin katliamcılara para, silâh, asker ve siyasi desteği bilinen bir gerçektir. Zamanın Fransa Cumhurbaşkanı Mitterant’ın ‘’bu ülkelerde bir soykırım olması pek o kadar önemli değildir’’ sözü Fransa’nın soykırımcılığının ve katil bir Devlet olduğunun en bariz ispatı değil mi? O halde Fransa’nın sözde Ermeni soykırımı hikâyesini tanımış olması da bizim için pek o kadar önemli değildir. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar!

Emperyalist zalim Devletlerin önünde iki büklüm ve el pençe divan duran halkı Müslüman ülkelerin Devlet Başkanları soytarılığı bırakıp kendilerine gelmeli ve Ümmet mutlaka kıyama kalkmalıdır. Ancak o zaman oluk oluk akan Müslüman kanları durabilir.

Dünyamızın dört bir yanında başta Filistin ve Doğu Türkistan olmak üzre Arakanda, Çeçenistan’da, Türkistan’da, Afganistan’da, Irak, Suriye, Mısır, Yemen ve daha pek çok yerlerde Müslüman ve mazlumların kanları oluk oluk akarken biz nasıl bayram yapabiliriz? Bayram bizim hakkımız mı? Diye mutlaka kendimize sormalı ve etrafımızdaki uyuyan Müslümanları uyandırmalıyız.