Hiç şaşırmadım…

Müslüman Türk milletine olan bu karşı duruş, bu virüs Avrupalının genlerinde hep vardı. Eskiden Türk devleti zayıf düştüğünde aktif hale gelir ve saldırıya geçerlerdi. Fakat uzun zamandır her türlü alçaklığa rağmen bünyemiz güçlü ancak görüyoruz ki onlar da taktik değiştirmişler!

Türkiye kendilerine eyvallah etmeyince, kendilerini takmayınca şimdi bu virüs onlarda hastalık yapmaya başladı. Bu öyle bir virüs ki teşhisi çok zor! Bazan iyilik maskesi altında,  alttan almalar, özür dilemeler, güya demokratik, ikircikli diplomatik söylemler… Öylesine spesifik bir hastalık ki bu kronikleştiği için tedavisi de zor haliyle!

Kuyruk acısı yok mu kuyruk acısı! Onlarda bu kuyruk acısı, bizlerde Türk kimliği ve tarihimiz oldukça bizim bunlarla iyi geçinmemiz, dost olmamız gerçekten de çok zor…

Unutamıyorlar, asla unutmuyorlar!

Özellikle gezi olaylarında başlayan bu riyakâr tutum ve ikircikli söylem Avrupa ile aramızda durmadan kalın duvarlar ördü. Kendileri PKK gibi FETÖ gibi terör örgütleriyle sarmaş dolaş olup “Düşmanımın düşmanı dostumdur”  telakkisiyle hareket ederek bize dostluk, demokrasi masalları anlatan bu ülkeler artık mide bulandırmaya başladılar. Hakikaten!

Bu adamlar Hintli Beydeba ‘nın “Kelile ve Dimne” kitabındaki fabllarını araklayıp oradan kıssadan hisseler devşirip, kendilerine göre yorumlayıp sonra da Ezop, La Fontaine ve Grimm Masalları adıyla bütün dünyaya yeniden pazarladılar.

Bu adamlar, doğudaki insanlığı, iyiliği, hak ve adalet duygusunu da yine çalarak aldılar, dönüştürüp yıllar yılı yine bize demokrasi masalı diye yutturmaya çalıştılar...

Önceki gün Hollanda’da olup bitenler, milli gururumuzu rencide etmiştir. Bunun rövanşını istiyoruz. Aile Bakanımız Fatma Betül Sayan Kaya,   Bakanlığının ötesinde bir Hanımefendi olarak böylesine bir terbiyesizliğe maruz kalmış olması Türk Milletinin milli gururunu zedelemiştir. Hazmedemiyoruz!  

Bir hanım olarak Hollanda’yı şiddetle kınıyorum!

Ve Sayın Bakanımıza yaptıkları bütün bu kabalık ve terbiyesizliği kendilerine aynen iade ediyoruz! Hollanda önceki gün kadınlara saygısızlıkta adeta zirve yapmıştır! Bütün kadın hakları savunucularını bu olayı kınamaya davet ediyorum. Aslında Türkiye’deki bütün Kadın derneklerinin acilen bir araya gelip bir bildiri yayınlaması ve bu meseleyi bütün dünyaya bir daha anlatması gerektiğini düşünüyorum.

Bir önceki yazımda da belirtmiştim.

Avrupa’daki Türk Ülkücü Dernekleri Federasyonlarına MHP Lideri Devlet Bahçeli, oldukça yerinde bir talimat verdi ve eylem yapmalarını istedi. Sadece onlar değil, vatan sevdalısı her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bu eylemlere destek vermelidir.

Bu yazıyı kaleme alırken, “Şol gökleri kaldıranın/Donatarak dolduranın/ Ol deyince olduranın/ Doksan dokuz adı ile” Diyen rahmetli Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun şiirleri geliyor aklıma. Şiir deyip geçmeyin, şiirler geçmişten günümüze bir tespiti de barındırmakta bu şiirler sanki bugüne özel yazılmış, sanki bu günleri görmüş de öyle haykırmış Koca Destan Şairimiz!

“Yeryüzünde kalsan da tek 
Eğme boyun, öpme etek! 
Çin seddinden, Nemçe'ye dek 
Yeni baştan sar meydanı. 

Uyanınca Türk'ün özü, 
Gerçekleşir Tanrı sözü... 
Olur bir gün şu yer yüzü, 
İnsanlığın hür meydanı!”

Neredeyse elli yıllık olan bu şiirler sözde batılı dostlarımızla sık sık bu kabilden sıkıntılar yaşadığımızı da anlıyoruz. Yalnız bir milletiz, tarih boyunca da hep yalnız olmuşuz. İşte bu yüzden bir ve gür olmak zorundayız. İşte bu yüzden elimize geçen bu durdurulamaz yükseliş’e set olmak istiyorlar.

İşte bu yüzden bizler sık sık Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmazsa olmaz diyoruz. Gezi olaylarından beri söylediğim bir şey var. Cumhurbaşkanımız olmasaydı şu an bu ülke parçalanmıştı, bu her taraftan gelen tazyiki ancak Cumhurbaşkanımız gibi böylesine gözü pek ve cesur bir lider göğüsleyebilirdi ancak.

Haçlı ruhu hortluyor, diriliyor ve harekete geçiyor ne yazık ki herkes bunu anlasın ve görsün artık…

Bir yol ayrımındayız ve yolumuz da bellidir..

[email protected]

twitter:@aybikesinan