19 yıllık Ak Parti iktidarıyla çağımızın en akıl almaz atılımlarının yapıldığı şüphesizdir. Adeta çılgın Türkler sıfatına layık olmak için yapılan harikulade atılımların ve yatırımların, 19 yıl gibi kısa bir zamanda ülkemizin çehresini değiştirdiği muhakkaktır..

Tüm Cumhuriyet tarihimizde yapılamayanları, akla hayale gelebilecek her alanda yapan Ak Parti iktidarı ve dolayısıyla Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan Tanklarımıza, Uçaklarımıza, Kruvazörlerimize, insanlı ve insansız uçaklarımıza attığı imzasını Üniversite Hastanelerimize, Devlet Hastanelerimize ve Şehir Hastanelerimizin en görünür yerlerine de atmalıdır.

Atmalıdır ki, Tayyip Bey’in gözü ve kulağının her daim bu Hastaneler üzerinde olduğu bilinsin ve Doktorlarımız, Başhekimlerimiz, Hastane müdürlerimiz ve tüm Hastane personeli çalışmalarını ve hastalarıyla olan münasebetlerini daha bir dikkatli ve daha bir insancıl şekilde yapsınlar.!

Adeta Televizyonlarımızın her gün değişmez baş haberi: Falan Hastanede hasta yakınları Doktora saldırdı. Falan Hastanede hasta yakınları Doktoru kıyasıya dövdü ve görüntüler, Doktor kan revan içinde.

Düşünelim bir defa hastasına çare arayan hasta yakını neden Doktora saldırsın? Neden hastasına şifa olsun diye getirdiği Doktorunu dövsün?

Hasta yakınıyla Doktor veya hasta bakıcı münasebetlerini kayda almak o kadar zor mu? Devamlı acılı hasta yakınını kabahatli göstermeye çalışmanın çare olmadığını neden anlamak istemiyoruz? Saldırı ve dövme hadisesi devamlı acil servislerde olduğuna göre neden acil servislere bir iki tane kamera koymazlar?

Hasta veya yaralı yakını ile Doktor veya hastabakıcı münasebeti mutlaka dikkatlice incelenmeli ve iki taraf adilane dinlenmeli ki, gerçek suçlu anlaşılsın. En azından dövülenlerin dikkatleri çekilsin.! Yaralı yakınını paldur küldür emniyete götürmek yerine, yaralıya bakması gereken Doktor da yakından incelenmelidir. İkisi de bu ülkenin insanıdır, ikisi de bu ülkenin vatandaşıdır. Peki, şimdi soralım; Doktor hasta yakınını döverse Doktoru da emniyete götürecekmisiniz?

Hasılı 01-09 2021 tarihinde randevum olduğu için Balıkesir Şehir Hastanesine gidecektim fakat 2 gün önce Doktorun başka bir işi olduğunu bildirerek randevu tarihini değiştirmemizi istediler. Ben de tarihi bir sonraya 02-09-2021 günü saat 8.50 ye alarak aynı saatte muayenehanenin önünde beklemeye başladım.

Nihayet 9.45 de Kalp Damar Cerrahisi Doktorumuz geldi. Hastalarda da bir hareketlenme başladı. İlk sıra benim olduğu için heyecanla ışıklı levhada ismimin yazmasını bekliyorum. Bir anda Doktorun kapısı açıldı ve kapıda Doktor Bey görüldü. Doktorun suratından düşen bin parça. Sert bir şekilde hastalara hitaben; burada boşuna beklemeyin, dağılın evlerinize gidin, bugün ben hiç kimseyi muayene edemeyeceğim. Sekreterim yok. Gidin yukarıdan bir sekreter gönderilmesini isteyin o zaman bakarım dedi. Doktor tam köşeyi dönüp gidecekken ben arkasından yüksek sesle; Doktor bey sen Doktor olduğun halde bir sekreter getiremiyorsan biz nasıl getirtelim, bize sekreter verirler mi dedimse de Doktor efendi hızla uzaklaştı.

Hastaların bir kısmı gitti bir kısmı da belki bir sekreter gelir, Doktor efendinin de gönlü olursa, belki bize de bakar diye beklemeye başladılar. Tabii ben de bekleyenlerdendim.

Bekleyenler arasından yaşlı bir kadın söylenmeye başladı; ben 4 günden beri geliyorum her gün Doktor yok diyorlar. Köye gidip gelmek kolay mı? Hastane güzel ama doktorun yaptığına bakın. Sekreteri bulun getirin ben de size bakayım, diyor.

Nihayet saat 10.30 da Doktor Efendi ve bir delikanlı beraberce geldiler. Fakat çocuk bilgisayarı kullanamıyor. Oraya bas, buraya bas, radyasyona gir derken, bir bayan sekreter geldi ve çocuk da, doktor efendi de rahat bir nefes aldılar. Doktor da sağlıklı bir çalışma ortamına girebildi.

Ben daha önce Doktorun çekip gittiğini görünce durumu telefonla bir arkadaşıma bildirmiştim, o da Ak Parti il Başkanına bildirmiş, il Başkanı Başhekimi aramış kısaca olayı anlatmış. Bana da ‘’mutlaka Başhekime git seni bekliyor’’ dediler.

İşim bittiği halde, Başhekimin bilgisi var dedikleri için haydi bir de Başhekimi göreyim, bir selam vereyim diye yukarıya çıktım

Başhekimin kapısının önünde bir delikanlı oturuyor her halde koruma olmalı. Başhekimin haberi var beni bekliyor, dedimse de başladı sorgulamaya ‘’randevun var mı? Başhekime ne diyeceksin? Yardımcısı olmaz mı’’ Tabi bu arada benim de tepem attı. Bu defa ben ‘’kardeşim Padişahın konağına mı giriyoruz, Başhekimin haberi var diyorum’’ derken gürültüden olsa gerek kibar bir genç geldi koluma girdi ve nihayet beni Başhekimin odasının önüne götürdü, gönlümü aldı, Başhekime haber verdi. Başhekim beni odasına almasa da kapısının önünde dinledi. Şikâyetçi misin dedi.

Ben Başhekime; ‘’buraya şikâyet için gelmediğimi, doktorun hastalarla münasebetinin daha medeni olması gerekmez mi demeye geldim. Doktorun hastalara, gidin yukarıdan bana sekreter getirin ben de o zaman size bakarım’’ demesinin bu güzel hastaneye yakışmadığı düşüncesindeyim dedim.

Hâsılı Ak Parti ve Tayyip Bey Ülkemizin en ücra köşelerini Modern Hastanelerle donattı, yeter ki milletimiz Hastane köşelerinde sürünmesin, Doktor kapılarında perişan olmasın diye.!

Bizim insanımız kadirşinastır ama koyun değildir. Memurundan ve Doktorundan insanca muamele gördü mü, benim ne güzel Devletim var, benim ne güzel Hükümetim var deyiverir. Çünkü onun gözünde, o memur veya o Doktor Devlettir, Hükümettir. Vatandaşımız memurdan veya Doktorundan kötü muamele gördüğünde ise; Bu defa böyle Devletin de, böyle Hükümetin de ……………………diye başlar saydırmaya.

O halde yapılacak iş; Güzel Hastanelerimizi güzel Doktorlarla, güzel zihniyetlerle daha bir güzelleştirmek olmalıdır. Ak Partiyle ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la ülkemizin çağlar üstü bir konuma geldiği, baskıcı totaliter ve milleti hor gören zihniyetlerin gerilerde kaldığı beyinlere nakşedilmelidir. Unutulmamalıdır ki, göğsünde DR. yazanın, yazmayana bir üstünlüğü yoktur.

Doktor sekreterini kendi bulmalı hastalarına; "gidin yukarıya söyleyin bana sekreter göndersinler, ben de o zaman sizlere bakarım’’ demek bu çağın gereği olmadığına göre bilmiyoruz hangi çağın gereğidir. Bu Doktor arkadaşımız sekreterin nereden ve kimlerden isteneceğini halâ öğrenemediyse vay o Hastanemizin haline.!

Bir işi veya bir olayı küçük görmememiz için özellikle idarecilerimiz için söylenmiş bir atasözümüz vardır; Bir mıh bir nal kurtarır, Bir nal bir at kurtarır, bir at bir komutanı ve dolayısıyla vatanı kurtarır. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az…

***

DÜZELTME VE ÖZÜR

02 09 2021 Tarihli ve ’’HASTANELERİMİZ ÇOK GÜZEL! DOKTORLARIMIZ DA ÖYLE Mİ?’’ başlıklı bu yazımda sehven ‘’Ortopedi Doktoru’’ ifadesi kullanılmış olup, doğrusu ‘’Kalp Damar Cerrahisi’’ şeklinde olacaktı. İfademi düzeltir, ortopedi doktorlarımızdan özür dilerim.

Nevzat Özpelitoğlu

...

Not: Yukarıdaki yazıda geçen (ortopedi) ifadesi, yazarımızın uyarısı üzerine (Kalp Damar Cerrahisi) olarak değiştirilmiştir.