Beynimi tarumar eden bu soru üzerine çok kafa yordum. 
Neden mi?
Orada burada mırıldanan, daha doğrusu karnından konuşan onlarca insan biliyorum. 
Dedikleri şu:
“Koca Balıkesir’de bu işi yapacak insan kalmadı da onu da mı İstanbul’dan getirdiler?”
Veyahutta;
“Burada daha iyisi var ama, her zamanki gibi dı-şarıdan almayı, getirmeyi  uygun gördüler.”
Tüm bunların özeti aslında şuydu: 
“Bu kent insanına ya güvenmiyorlar, ya adam olmasını(!), öne çıkmasını istemiyorlar..”
Siyasetten ekonomiye, spordan sanata, gazetecilikten organizatörlüğe kadar.. Hemen her alanda bu tür sızlanmalara şahitlik etmişimdir. Bu satırları okuyan kişi olarak sende  etmişindir güzel kardeşim.
Ağlaşır, sızlaşır, top yekûn sitem ederiz ama, içimizden biri de çıkıp; “Bi dakka! Ağalar, Beyler. Yanlış yapıyonuz” diyerek asla Don Kişotluk yapmaz. 
Sütten ağzım yandığı için yoğurdu üfleyerek yediğimden olsa gerek, “neme lâzım” desem de bazen..  İşte o an Mustafa Çeçeli’nin sözleri geliyor aklıma..
Bende senin gibi nihayet 
İnsan evlâdıyım 
Sabırlıyım kötü değilim ama 
Bozuldu ayarım 
Hiç istemem ama insan bu 
Çıkıveriyor şirazeden 
Kendine benzemiyor o zaman 
Şeytana dönüyor bazen...
....
Allah korusun hepimizi şeytandan da.. Bu işin kelime vurgusu yanı.
Zaman zaman ayarımın  kaçtığı ve şirazeden çıktığım çok an olmuştur, konu memleket meselesi ve memleket insanına güven olduğunda..
Don Kişotluk bizimkisi biliyorum. Yine de bazı işleri yapmak için İstanbul patentli olmak gerekmediğini söylüyorum.. “Ulen bende nüfus kâğıdımı değiştirip doğum yerine İs-tanbul yazdıracağım”diye sitemkâr lâflar etmeme rağmen..
*** 
EN "CAN"LI ÖRNEK VEREYİM Kİ KENDİNE GEL..!
ŞİMDİ şu fotoğrafa iyi bakın.
Yer sofrasındakiler bizim yörenin insanları.. 
Kaşık sallayanlardan biri Can Cangök. Aynı mahallenin çocuklarıyız onunla..
Babası merhum Şinasi amca, kardeşi Günay gibi adamın dibidir, özüdür Can. 
Bugüne değin ne kendisinden bir başkası hakkında ne de bir diğerinden onun aleyhine tek söz işitmedim. 
Bildim bileli işini iyi yapar. Balıkesirspor’da yılları geçti.Giydiği formanın da hakkını verdi, zaman zaman üstlendiği teknik adamlığın da..
“Akıttığı alın terinin karşılığını aldı mı?” derseniz.. 
Cevabım şöyle olur:
“O hep bizim çocuktu. Nüfus kağıdındaki doğum yeri hanesinde İstanbul yazmıyordu çünkü..”
Yine başımız sıkıştı! 
“Gel bizim oğlan” dedik. 
Ne para, ne pul hesabı yaptı. Koşa koşa geldi; 
Karamsarlığa bürünmüş camiaya hayat verdi, canlandırdı bizim Can..
***
O HALDE BİZİM NEYİMİZ EKSİK?
Bizim çocukların başarılarına ve başardıklarına dair hikâye çok ama, ben en‘CAN’lısı olan Balıkesirspor’u örnek veriyorum. 
Kimler gelip geçmiş bugüne değin teknik adam olarak şöyle bir düşünün. 
Bir başardıkları işlere, bir da aldıkları, götürdükleri rakamları hesap edin..
Eğer bir Rıdvan Kösemihal, Sebahattin Akgül, Yılmaz Küçükavşar, Eren Koç, Okan Atay, Mesut Dilsöz, Can Cangök ve altyapının yıllar yılıdır çilesini çeken bizim çoçuklar kadar , Balıkesir'e ve Balıkesirspor’a katkıları olmuş mu olmamış mı? 
Bir düşünün!...
Verdiğiniz cevabı işitir gibiyim!
O halde bizim neyimiz eksik? 
Biliyoruz da!... 
Neyse bu satırları okuyup da kendisine pay çıkaran tek bir kişi varsa bile ne mutlu!
19 KASIM 2016