Cenaze var.

Acı tarifsiz.

Üzerine acı düşenin gözü zaten dünyayı görmüyor.

Saf tutuyorsunuz cenaze namazı için.

Şak bir bürokrat geliyor, tam hoca efendi “Allahuekber” diyecek.

İtiş kakış en ön safa girmek için bir atağa kalkıyor.

Pes!

Saf olmuş cemaat…

Cenaze sahiplerini arıyorsunuz, arka safta kalmışlar, ön saf kentin siyasi ve idari yerel amirleri ile dolmuş…

Koştura koştura milletvekili geliyor…

Ne güzel oysa, vekilin bile cenazeye gelerek cenaze sahibinin acısını paylaşması…

Ama ille ön saf…

Önce sağ omuzunu sıkıştırıyor iki kişi arasına…

Sonra bedenini.

Başsağlığı dilerken ille de ön safta olunacak.

Bir tuhaf değil mi bu manzara?

Sadece bulunduğunuz ilde değil, ülkenin genelinde hep aynı tablo…

Bari erken gel cenazeye, safı bozma, insanları sıkıştırma…
Ama ne zaman gelirse gelsin, ille de ön saf mı olmalı?

Cenaze namazı bu!..

Gazeteciler fotoğraf alırken bir kere de görünmesen n’olur ki çerçevede!..

Girmeyiver ertesi günün gazetesine, sosyal medyasına, ne olacak?

Cenaze namazı bu!..

Ki tek cenaze namazında da değildir yaşanan bu tuhaflık.

Cuma namazında da, kandil gecelerinde de…

Namaza geliyorsunuz, Allah kabul etsin…

Makam arabaları, korumalar falan…

Komik bir durum!..

O zaman gözükmeseniz göze…

Örneğin medyanın takip ettiği en büyük camilere değil de küçük mahalle camilerine gitseniz…

Cemaat bahçede…

Çakarlarla geliyor ki, dikkat çekmemesi imkansız.

Korumayla ve makam aracıyla camiye gelip de öyle bir tuhaf manzara yaratmıyor mu?

Nasıl değiştireceğiz bu basit gariplikleri?

Nasıl samimiyet gelecek siyasete, makama?

Nasıl başaracak koltuk sahibi olan kişi; cenaze namazında ille de ön safa geçilmesinin şart olmadığı gerçeğini?..

Zor mu bunlar?..

Abes gelmiyor mu size?

Cenaze namazı bu.

Acı zaten büyük.

Bozmayın şu safları.

İlle de en ön safta olmanız şart değil.

Rahat olun.

Cemaatten biri gibi olun.

Emin olun çok ama çok daha fazla takdir edileceksiniz.