Truva atı denildiğinde, hile ve desise ile veya bir başka deyişle büyük bir zekâ oyunuyla, muazzam ve muhkem bir kalenin alınabildiği ve kale içersindekilerin tamamının kılıçtan geçirildiği aklımıza gelir. Dev tahta Truva atı da bu katliamın simgesidir.
    İşte 23 Haziranda yapılacak İstanbul Büyükşehir seçimlerinde de birileri gönüllü olarak ve Truva atı mesabesinde oyunlar sergileyerek Fatihin torunlarını içeriden vurup, kaleyi içeriden ele geçirmeye, daha doğru tabirle birileri tarafından ele geçirilmesine yardımcı olmaya çalışıyorlar.  İşin en ilginç olan yanı ise, CHP li aday hesabına inançlı insanlardan ne kadar oy alabilirsek tüm inananların ve dünya mazlumlarının lideri Tayyip Beyi ve onun adayı Binali Beyi o kadar sarsarız veya kaybettiririz düşüncesinde olmalarıdır. 
    Tıpkı 29 Mayıs 1453 te İstanbul feth olununcaya kadar hep muhasaranın kaldırılması, askerin geri çekilmesi yönünde görüşler serdeden ve hatta zaman zaman askeri de içeriden isyana teşvik eden, Fatih’in Sadrazamı Çandarlı Halil Paşanın yaptığı gibi. Çandarlı Halil paşa asker içersinde ifsat çalışmalarına Bizans lehine olanca hızıyla devam ediyor ve fakat Sultan II. Mehmet tarafından özellikle takip edildiğinden de habersizdi. Daha sonra Çandarlı’nın Bizans casusu olduğu ve Bizans hesabına çalıştığı delilleriyle ispat edildi ve Fetihten iki ay sonra da, 10 Temmuz 1453 te, daha önceki hizmetlerine bakılmadan Yedikule zindanlarında idam edilerek ihanetinin cezasını ödemiş oldu. 
    Fetihten sonra Fatih unvanını alan, Fatih Sultan Mehmet Han’ın en yakınında ve hatta Sadrazamı (Başbakanı) bile olabilen birisi casus olabiliyorsa, varın gerisini siz düşünün. Söz buraya kadar gelmişken her zaman olduğu gibi rahmetli Erbakan hocamızın, görevini yapmayan veya ihmal edenler ve yahutta karşı tarafa hizmet ettiğinin farkında olmayanlar için söylediği bir sözü hatırlayalım; Bak arkadaş bu güne kadar yaptığın güzel hizmetlere teşekkür ederiz. Fakat verilen görevi yapmamanın veya ihmal etmenin cezası idamdır. Sen böyle yapmakla karşı tarafa yardımcı olduğunun da farkında değilsin. Bundan dolayı seni idam ederiz(!) ve arkandan da iyi insandı diye Fatiha okuruz.(!) Çandarlı Halil Paşa da böyle oldu. Güzel hizmetleri onu idamdan kurtaramadı.    
    Şimdi gelelim 23 Haziran İstanbul Büyükşehir seçimlerine: Pek çok Avrupa ülkesinden nüfus olarak daha büyük olan İstanbul, Fatihin torunları tarafından yeniden feth olunmak isteniyor. Bunun yanı sıra İstanbul için, hiç de ehil olmayanlar da yalanlarla, iftiralarla insanları etkileyip onlarda İstanbul’un idaresine talip olduklarını anlatıyorlar.  İşin en acı yanı ise, Fatihin torunu olduklarını iddia eden bazı samimi seçmen kardeşlerimizin de, Binali Beye gitmesi gereken oyları sırf bir inat uğruna ve anlaşılmaz bir kinle çöpe atarcasına, kendilerinin binde altılık partilerine alabilme çalışmalarıdır. 
    Tabir caizse;  milletimiz tarafından kızağa çekilmiş bir örgüt görünümü arz eden bir partinin, Tayyip beye ve dolayısıyla Binali Beye gitmesi gereken oyların yönünü değiştirme çalışmaları, inananlar tarafından ve dünya mazlumları yanı sıra emperyalist güçler tarafından da dikkatlice izlenmektedir. Tıpkı Çandarlı Halil Paşanın İstanbul’un fethini önlemek için yaptığı çalışmalarının, Sultan Fatih ve onun askerleri tarafından üzüntü ve büyük bir kaygıyla izlenirken,  Bizans emellerine hizmet ettiklerinin farkında olamayan bir kısım sözde dost ülkelerinde Bizans hesabına çalıştıklarının farkında olamadıkları gibi (!) 
    Şimdi burada biraz düşünelim; samimiyetinden ve vefa duygusundan zerre kadar şüphe etmediğimiz bir kısım arkadaşlarımızın İstanbul un yeniden fethi için Tayyip Beye ve dolayısıyla Binali Beye gitmesi gereken oylarını, Türk siyasetinde esamisi dahi okunmayan bir partiye vermeleri ne ile izah edilebilinir? Kazanma diye bir amaçları olmayanların, inananlara kaybettirme üzerine kurdukları tuzağa inanıyorum ki samimi insanlarımız düşmeyecektir. Aklın yolu tektir; ya inananların yanındasın veyahut da onlara düşman olanların(!)  Bunun ortası yok…
    31 Mart’taki ilk seçimleri Tayyip Beye biz kaybettirdik diye bas bas bağıranların samimiyetinden şüphe etmemek elde değil. Fatihin torunları yeniden Fetih için geceli gündüzlü çalışıp dünyanın tüm şer güçleriyle mücadele ederlerken, kendilerinin de Fatihin torunu olduklarını söyleyen bazı kardeşlerimizin kimin hesabına çalıştıklarını hâlâ anlayamamış olmamaları çok ibretliktir(!) Unutulmasın ki, İnançlı insanlara Truva atı olmak hiç yakışmadığı gibi, Çandarlı Halil Paşanın izinden gitmek de yakışmıyor. 
    Tayyip Bey için akla hayale gelmedik hatalar ve yalanlar icad ederek oy vermemeye çalışan arkadaşım sana sesleniyorum; ‘’Tüm düşünme  melekelerini kaybetmediysen, hiç olmazsa ehveni şer diye bir şey de mi düşünemiyorsun’’?  

Unutmayalım ki, son pişmanlık fayda vermez. ‘’Keşke ellerim kırılsaydı da bu şer cephesinin oyununa aldanarak ve bir proje olarak ortaya çıkarılanlara oy ve gönül vermeseydim’’ demeden önce, ne yaptığını ve kimlerin oyununa geldiğini bir kez daha düşün.(!) İnanan insanlara Truva atı olmak yakışmaz.(!) İstanbul’un inananların elinden çıkması çocuk oyuncağı değildir. Son Bizans İmparatoru Kostantinos’u sevindirmek de senin elinde, Peygamberimizin mucizesine mazhar olan Cennet mekân Fatih Sultan Mehmed Han’ı sevindirmek ve dolayısıyla tüm inananları sevindirmek de senin elinde.?