Ergenekon gibi çok önemli bir davanın kararları haliyle herkesin dilinde. Devlet kendine yeni bir yol açarken, engel olmaya çalışanların bir kısmı etkisiz hale getirildi! Cezalar ne kadar büyük de olsa unutmamak gerekir ki Ergenekon'a can veren PARANIN sahipleri hala dışarıda!
Bizim tanık olduğumuz kısım sadece BARONLARI geri adım attırmaktan ibaret! Hiçbir darbe ya da senaryosu arkada BARONLAR olmadan hayata geçirilmez! Askerin kışladan çıkması ilk adımdır! Ancak uzun bir yolun sorumluluğu sermayeye aittir! Geçmişe bakıldığındaİSTANBUL sermayesinin destekçi olduğu çok rahat görülür! Zaten ANADOLU'da para olmadığı için yapacak bir şeyi yoktu! Kaderine razı olup beklerdi! Ama 2002'den sonra AK Parti'nin PARA politikasıBARONLARI ürküttü! Gelen Arap parası, askerin kışladan çıksa da bütün mekanizmayı ele geçiremeyeceğini ve piyasaya BARONLARINhükmedemeyeceğini ortaya koydu! Her darbeden sonra Türkiye'nin hem dış politikası hem de para politikası değişti!
Bundan kazananlar da darbeye alkış tutanlardı!
İngiliz aklı böyleydi! Geniş düşünür zamanı geldiğinde düğmeye basardı!
Gelin bugün farklı bir örnek üzerinden gidelim... Dan Brown'luğa soyunalım...
Amerika'nın en eski 5. üniversitesi Columbia'dır! New York'un ise en eskisidir!
Amerika Birleşik Devletleri kurulmadan temeli atılmış ve hayata geçirilmiştir! İstanbul, Umman, Pekin, Paris, Bombay, Santiago ve Nairobi'de merkezleri bulunmaktadır!
Üniversite İNGİLİZ KRALI II. GEORGE tarafından 1754 yılında kuruldu. İlk ismi KRALIN OKULU (King's College) idi...
Amerikan bağımsızlık savaşının ardından bu isim değiştirilip COLUMBIA oldu!
Burası öyle bir okuldur ki etkisi küresel olarak hissedilir! PULITZER ödüllerini her yıl burası belirler! En çok NOBELkazanan akademisyen buradadır! Sadece bu kadar mı?
Elbette hayır!
Mezunları arasında 20 dolar milyarderi ki hepsi hayatta, 25 OSCAR ödüllü sanatçı, 29 Devlet Başkanı ve 3 Amerikan Başkanı çıkarmıştır!
Columbia College erkek, Barnard College ise kız öğrencileri kabul eder!
Diplomaların hepsinde Columbia yazar!
Buradan mezun olup Türkiye'de başarılı işlere imza atan tanınmış hanımlar vardır!
Bu üniversite New York'a hayat vermekle kalmaz, destek verdiği öğretmen okullarıyla ve yetiştirdiği cerrahlarla ülkenin anahtarını elinde tutar! İnsana önem verir!
Orhan Pamuk, Kemal Derviş ve Mehmet Öz burada GÖREV almış ender Türkler'dendir! Seçkinci okul olma yapısı ismi değişse de sona ermemiştir! Kralın izleri her yerde mevcuttur! Dediğim gibi okul Amerika'dan önce vardı!
Dünyaya ün salan okulun MOTTOSU çok ilginçti:
In lumine Tuo videbimus lumen...
Latince bu cümle ZEBUR'dan alıntıdır!
SENİN NURUNLA NURLANACAĞIZ anlamına gelmektedir!
Neyse; derdim okulu tanıtmak değil, konuyu Türkiye'ye taşımak!
Ve İngilizler'in ne kadar akıllıca ilerlediğini göstermek!
Tabi bunu burnumuzun dibine kadar getirip bizden saklamaları da ayrı bir başarı hikayesi!
Uzatmayalım...
Mustafa Kemal Atatürk vefat ettikten sonra mezarının nerede ve nasıl olacağı çok tartışıldı. 9 Ekim 1944'te eski ismi RASATTEPE olan mevkide anıt mezarın temeli atıldı. 1953'e kadar yapım çalışması sürdü. Proje için başta yabancı adaylar öne çıksa da içeriden yükselen tepkiler sonucu yerli mimarlar da yarışma kapsamına alındı! Tarafsız bir jüri kuruldu. Yarışmaya 27 yabancı 20 yerli mimar katıldı. Sonuçta ilk 3 belirlendi! Tannenberg Anıtı'nı yapan Prof. Kruger, Prof. Foschini, Prof. Emin Halid Onat ile Doç. Dr. Ahmet Orhan Arda'nın projeleri öne çıktı!
İki Türk'ün yaptığı eserin ULUSAL konuyu daha iyi anlattığına hükmedildi ve yabancılar elendi!
Çok tartışılan anıt mezar Atatürk'ü bağrına bastı. İnönü ile başlatılan süreç sonucu ortaya çıkan ESER gariptirCOLUMBIA Üniversitesi'nin ön kapısının aynısıydı!
Yani İngiliz Kralı'nın çok önceden yaptırdığı mimari yıllar sonra Atatürk'ü ağırlayan anıt mezara ruh veriyordu! Kolon sayısı ve aralık mesafesi bile aynıydı!
Belli ki büyük bir tesadüf yaşanmıştı!
Mimarlarımız ya da esinlendikleri kişi ve kurumlar bu benzerliği atlamıştı!
Kimsenin "Biz sizin ATA'nızı, Kralımızın yaptırdığı binanın bir benzeri içinde ağırlarız. Londra'nın, Ankara'ya hakimiyetini de dünyaya gösteririz!" dediği yoktu!
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika; hem Avrupa'ya hem Türkiye'ye gelirken, İngilizler'in içerideki BARONLARüzerinden böyle bir eylemi oldu mu bilemiyorum! Bilen var mı, onu da bilemiyorum!
Yoksa özel defter uygulamasından asker yürüyüşlerine kadar iki eser arasında büyük benzerlikler var!
Sahi Atatürk için o eserin yapılmasına kim karar verdi?
Neden bu seçildi?
Herkese hayırlı bayramlar...
Duanızı esirgemeyin...

NOT: Kim bilir belki Ergenekon'la İngiliz hakimiyeti bitiyordur!


ANITKABİR 


Columbia Üniversitesi