Değişen durumlar insanları yeni kararlar almaya zorlar.
Karar verici durumu doğru anlamaz ise kararlarında yanılması kaçınılmazdır. 
Çünkü bir şeye karar vermek bazı şeyleri mecburen feda etmektir. Bazı şeylere veda etmektir.  
Yani yanlış karar doğruları feda anlamına gelir. Yanlış karar doğrulara veda etmek anlamına gelir.
Bu nedenle karar akılla alınır. Akıl tedbire zorlar. Tedbir anlık çözüm yerine sonunu düşünerek karar vermektir. 
Toplumu ilgilendiren kararlar toplumun ortak aklıyla alınır. Toplumun ortak aklı, yıllar içerisinde örfü oluşturur. Buna sahip olana arif denir.
Öfke, kin, şehvet, korku ve ideolojik saplantılar aklın dışlanma halidir. Aklını dışlayan yaptıklarını inkâr yoluna gider. İnkâr; bilinmezlik, tanısızlık alanıdır. Bu alana sığınanlara münkir denir. 
Akıl olguları bir birine bağlayabilme becerisidir ve tahsilli olsun olmasın her insanda vardır. 
Akıl insanı tedbir için harekete geçiren, sabır için güç veren fitne ve kan dökücülükten koruyan bir zırhtır. 
Fitne aklın kullanılmasını engelleme sanatıdır. Fitne çarpıtılmış veya gerçek dışı kavramlarla “AN”ın geçmiş ve gelecek bağlarını koparır. 
Geçmişi unutturup, gelecekle bağını kopartan insan birkaç geçici sembol ve kavramla “kararında” durmaktan çıkar ve veda/feda alanına savrulur. 
İnsan, gerçekler yerine, sanal kavramlarla savruldukça güvensizlik artar, korkuyla ya kaçar ya saldırır.. Neticede güvensizlik insanı fitnenin bir parçası yapar.
Ve ateş yayılır. Yayılan ateş yaş kuru dinlemez. 
Aklını kaybetmek hastalıktır, tedavisi mümkündür.  
Aklını kullanmamak aptallıktır ve tedavisi mümkün değildir. 
Tarihin aptallara acımadığı bir gerçektir.
İşte bu nedenlerden dolayı Kararı, bedel ödeyecek olan verir.
Demokrasinin güzelliği buradadır. Halk bedel ödeyen olarak karar verir. 
Arif olan anlamıştır. 
Münkir zaten dinlemez...