Yarıyıl tatilinin son günlerinde, Cumhuriyet Savcılığı yaptığımız 1997 yılından tam 22 yıl sonra Kars’taydık.

Kime dokunsak, kimi dinlesek hep aynı sitem var dillerde:

“Kars sahipsiz, Kars ihmal edilmiş, Kars unutulmuş.”

Gerçekten de öyle… Bunu çıplak gözle o kadar net görebiliyorsunuz ki!

Yerel idarelerin yetersizliği ile merkezi idarenin ilgisizliği yüzünden yurdun cennet bir köşesi daha hiç de hak etmediği konumda.

Yerel idare dediğimiz belediyeler. Merkezi idare de Ankara.

Ki Kars “bakan” bile çıkarmış bir il.

Son yıllarda turizm alanında adı çok duyulan, büyük talep olan bir il Kars. Merkezi, Çıldır Gölü, Ani Harabeleri ve Sarıkamış ile.

Zaten bunun farkı da ortada.

Köyleriyle beraber Kars Merkez’in nüfusu 110 bin civarında ama onlarca otel, onlarca restoranda rezervasyonsuz yer bulmak mümkün değil.

Balıkesir Merkez’in üçte birinden daha az nüfusa sahip Kars Merkez’de D&R var; Balıkesir’de ancak ve ancak Esas 10’da açılacak!

Turizm, Kars’ta öne geçmiş… Yerel yönetimler ve Ankara geride kalmış…

Böylesine ilginin olduğu bir ilde çöpler yollarda taşmış, toplanmıyor, belediyelerde para yok; vatandaşın hepsi aynı şeyi söylüyor: Son 8-10 yıl Kars için heba olan kayıp yıllar. Kars Merkez belediyesi çöpleri toplayamazken siyasi entrikaların hedefinde olan Kağızman’da ise, Belediye Başkanı Nevzat Yıldız ve ekibi harikalar yaratıp ilçeyi,Kars’ın “gözbebeği” haline getirmiş, pırıl pırıl bir ilçe yaratıp tüm belediyelerin borç batağında olduğu Türkiye’nin genel manzarası içinde belediyesini, borç öder hale getirmiş.

Tüm bunlarla beraber 1997’de gördüğümüz Kars ile arada devasa fark var şehrin canlılığı ve turizm potansiyeli bakımından, imrenmemek mümkün değil.

Ama o “unutulmuşluk” var ya..

Kars’ın sahip olduğu kültürel, tarihsel ve doğa zenginliği Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde olsa inanın Kars Merkez de, Sarıkamış da, Ani de, Çıldır Gölü de dünyanın ilk sıralarında yer alan bir “turizm kenti” haline dönüşür.

Aynı Balıkesir’in ihtiyacı olduğu gibi çalışacak ve hizmet için kendini adamış insanlara ihtiyacı var Kars’ın. Bizler de zaman zaman dile getiriyoruz ya Balıkesir’in ihmal edilmişliğini… 1600 kilometre ötedeki Kars da farklı konumda değil. Siyasilerin tümüne tepki var Kars’ta.

Sarıkamış gibi bir kış cenneti var.

Alpler’den sonra kristal kar olan eşsiz bir bölge Sarıkamış.

Türkiye’nin tartışmasız en güzel kayak imkanı olan bir bölge.

Ama oteller dışında devlet el uzatmamış, harikulade pistler, olağanüstü bir güzellik.

Hani Finlandiya’nın Laponya’sı var ya, Sarıkamış Laponya’ya kafa tutabilecek kadar doğal zenginliğe sahip.

Ama ne bir çöp kutusu görüyorsunuz çevrede ne de bir otopark var oteller dışında.

Uludağ, güya Türkiye’nin bir numarası ya, Sarıkamış’ı görünce Uludağ’ın “kar turizmi” açısından ne kadar yavan kaldığının farkına varıyorsunuz.

Kars’ta 22 yıl önce ile bugün arasında değişen çok şey var kuşkusuz ama değişmeyen tek şey insanının mertliği ve sıcaklığı.

Her ilçesinde farklı hikayeler var.

Siyaset olarak zorlu bir coğrafya.

Kars Merkez’den tutun Kağızman’a kadar zor oyunların ortasında Kars, bir bütün olarak. Terörün izlerini silmeye çalışırken belediye seçimleri pek çok bölge için ince hesaplar üzerinden yürüyor.

Kent merkezinin içinden geçen Aras Nehri Rusya’ya doğru giderken… Amsterdam gibi yapmak çok kolay aslında işi bilen bir başkan için.

Kars’a bakınca Balıkesir’i ve Türkiye’yi görüyorsunuz bir anlamda.
Siyasetin kendi dünyasında oyunlar ve hesaplaşmalar sürerken Ermenistan sınırındaki Ani Harabeleri’ni devletin, valiliğin, belediyenin ilgisizliğini gördüğünüzde içinizin cızz etmemesi mümkün değil.

Bu haliyle turizm fışkırıyor kendiliğinden…

Elinden tutanı yok Kars’ın.

Onun yerine hayvancılık can çekişir hale gelmiş, verimli toprakların kurulan HES’lerin etkisiyle tadı kaçmış..

Karslı söylüyor.

Kimi yoldan çevirseniz aynı sitemleri duyuyorsunuz.

Uzakta belki Kars.

Ama Ankara her noktaya yakın olmak zorunda.