Millet olarak çok duygusalız.

Bu nedenle olacak ki, sevdiğiniz ya da değer verdiğiniz birisi sizi üzmeye başladığında, üzerinize yağmur bulutları çöker.

Bocalarsın, kimyan bozulur, küsersin ya da "insanlık hali, olur böyle şeyler” deyip sineye çekersiniz?

Hani, herkesin yıllarca dilinden düşürmediği bir şarkı vardır;

★★★

Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş, yavaş

Bir bakarsın, volkan olmuş, yanmışsın arkadaş

Dolduramaz boşluğunu, ne ana, ne gardaş

Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş”

★★★

Bu şarkıyı birçoğumuz bilir bilmesine de arkadaşlığın ne anlama geldiğini ve onu yıllarca korumanın mücadelesini her nedense bilemeyiz yahutta öğrenmek istemeyiz..

Hep düşünmüşümdür, insanlar acaba neden bu kadar alıngan olur, neden bu kadar, vurdumduymaz, kinci ve en kötüsü de kibirli olabiliyor.

★★★

Esas konumuza dönersek, bizim yazılışı kısa, anlamı büyük o sihirli “Arkadaşlık” sözcüğün nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi?

Araştırdım..

Eski Türklerde askerler savaşırken arkadan gelecek bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaç, kaya veya ‘taş’ a vererek ok atarlarmış.

Atalarımız genelde bozkır hayatı yaşadıklarından, bu sırta dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ, daha sonrada ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiştir.

★★★

Bugün bile güveneceğimiz, bizi sırtımızdan vurmayacak olan, samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz bu sözcüğe uygun bir arkadaşınız var mı?

★★★

Bunun üzerine birlikte sesli düşünelim.

Birinci tip arkadaşlıklara bakalım;

Bunlar, sizin zaaflarınızı öğrenmeye çalışır, bulur ve kullanır. Zayıflıklarınızı görür ve başınıza vurur. Hazlarınızı kullanarak sizden menfaat bekler, ayağınız taşa değdiğinde, sizi terk eder. Cebinize yakındır. Sıkıntı ve sorununuz olmadığında yanınızdadır.

★★★

Gelelim ikinci tip arkadaşlıklara;

Zevklerinizi tespit eder, onlara hitap etmeye çalışır. Zayıflığınızı bilir ve örtmeye çalışır. Hazlarınızı öğrenir ve sizi mutlu etmeye kalkışır. Ayağınıza diken batsa yüreğinden kan damlar. Cebinize değil, yüreğinize yakındır. Sıkıntılı anınızı paylaşmaya koşar.

Birincilere ARKADAŞ, ikincilere ise gerçek DOST deriz biz..

★★★

Arkadaşı ve dostu çokça aradığımız bu dünyada sadece güven ortamı değil erozyona uğrayan.

İnsani değerlerimizi de yitirmeye başlıyoruz hızla.

Gerçek dostluğa değil, sosyal medyadaki sanal arkadaşlıklara teslim olmuşuz tüm benliğimizle..

Bu işin sonu nereye gider, onu bilecek yapay zekaya sahip değilim.

★★★

Bakın birileri oturmuş, kafa yormuş,

Arkadaşla dost arasındaki farkı şöyle ortaya koymuş:

★★★

Arkadaş evinize geldiğinde misafir gibi davranır,

Dost geldiğinde buzdolabını açıp istediğini alır.

★★★

Arkadaş senin ağladığını görmez,

Dostunun omuzu ise senin gözyaşlarınla ıslanır.

★★★

Arkadaş davetine katılınca bir paket hediye ile gelir,

Dost sana yardım etmek için erken gelir; toparlanman için geç gider.

★★★

Arkadaş, onu o yattıktan sonra ararsan rahatsız olur,

Dost neden bu kadar geciktiğini sorar, derdini anlatmak için,

★★★

Arkadaş bir kavgadan sonra her şeyin bittiğini düşünür,

Dost ise tekrar arar.

★★★

Arkadaş senin daima onun arkanda olmanı ister,

Dost ise her zaman senin arkandadır.

★★★

Arkadaş zaaflarınızı öğrenir ve onları kullanabilir,

Dost zevklerinizi öğrenir ve onlara hitap eder.

★★★

Arkadaş zayıflıklarınızı bilirse başınıza kakar,

Dost zayıflıklarınızı bilirse örtmeye çalışır.

★★★

Arkadaş sizi ikinci görmek ister,

Dost ikinciniz olmaktan şeref duyar

★★★

Arkadaş sıkıntınız olmadığında yanınızdadır,

Dost sıkıntınız olduğunda size koşar,

★★★

Arkadaşlarınıza siz huzur vermeye çalışırsınız,

Dostlarınız size huzur vermeye çalışır.

★★★

Madem öyle o halde hepimizin arkadaştan ziyade gerçek dostu bulmamız doğru olanı.

Okuduğun satırları başım sıkıştığında arayıp dertleştiğim değerli bir dostum yeni yıl mesajı olarak göndermiş.

Sizinle de paylaşmak istedim, hemen hepimizin farklı beklentileri olduğu yeni yıla girdiğimiz günde..

Yeni yılda gerçek dostu bulmanız dileğiyle..

Selametle..