Çarığın sıktığı ayaklar, yorganına göre de uzanmayınca…

Uzun uzun yazmaya gerek yok.

Burası Bursa Nilüfer ilçesinde hemen karşımızdaki semt.


Asgari ücretli birinin hayal bile edemiyeceği, memurun asla oturamayacağı, çift maaşlı eşlerin birinin maaşını kiraya ipoteklerse ancak oturabileceği delirmiş kiralar..

Sizin de benim gibi ‘kim kiralıyor, kim oturuyor acaba buralarda?’ diye düşünmenize gerek yok.

Hemen anlatayım…
Çok yakinan tanıdığım bir kardeşimiz yakında düğün yapacak.
İsmi Mert.
Geliri orta derecenin de altında.
Fellik fellik ev arıyor. Her saat başı online sitelerde göz atıyor.
Pazar günü saar 15:00 da ilan konmuş bir daire. Kirası 4.500 tl.
15:15 de farkedip hemen emlakçıyı arıyor.
“Kardeşim senden önce 2-3 kişi aradı, eve bakmaya gittiler” cevabını alıyor.
Durur mu Mert.
Hemen o da basıp gidiyor evi görmeye.
Hakikaten de önünde iki kişi var. Eve bakıyorlar. Hepsi de yeni evlenecek gençler.
Evi görmek için mecburen sırasını bekliyor.
Sonra sıra kendisine geliyor.
Giriyor.
Bakıyor.
Dışarı çıkıp nişanlısını ve ailesini arıyor.
10 dakika sonra karar verip kiralamak için emlakçıyı arıyor.
Ve “Az önce kapora verdiler kardeşim. Kusura bakma. Ama pişmanız. Vallahi böyle talep göreceğini bilseydik 5.500 tl den verirdik ilanı.” cevabını alıyor.

2 saat içinde aylık 4.500 tl kira bedeli, +4.500 emlakçı payı, +9.000 depozito ile 18.000 tl ye sahibini buluyor.
Bizim Mert ise yeni dairelere doğru yelken açıyor.

Ben ise;
Bu fiyatlarla, bu daireleri kimler kiralıyor diye kendime sormaktan vazgeciyorum.
Standart altı geliri olanlar bile, hayat şartları sonucu çarıklarının sıktığı ayağını yorganına göre uzatamıyor.

Avrupadaki gibi 100 yıl boyunca oturulan binalar yapmak yerine, 30 yıl sonra yıpranıp eskiyen, sonra da yıkılıp tekrar yapılan konutların doğruduğu sonuç konut fiyatlarını ve kiraları bu şekilde etkiliyor.

Hem hızlı bir yıpranma ve değişim hem de arzın talebi karşılamaması bizim handikapımız oluyor.

Çözüm; büyük köykentler…

Çözüm; 10-15 bin konutlu büyük projelerle dar ve orta gelirli vatandaşları ev sahibi yapmak.

Cezayir’de kaldığım yıl, en çok dikkatimi çeken buydu. Çok büyük ve geniş bir arazide devlet tarafından 15-20 bin konutluk dev projeler yapılıyor ve hiç ev sahibi olmayan halka gelirlerinin 1/4 fiyatına taksitle devrediliyordu. Ülkenin her yeri bu dev projelerle kaplıydı.

300-500 konutluk Tokiler ile veya mütahitini zengin eden, zaten ev sahibi olanları daha lüks ev sahibi yapan kentsel dönüşümlerle bu girdabın önüne asla geçilemez.

Yapılan her küçük proje yanan bu aleve rüzgar olur, daha da harlatır.

Yoksa;
Yangın mutfağa girmeden önce, o mutfağa sahip olmak isteyenleri vurmaya devam edecek.