Ümraniye’deki rezaleti duydunuz.

Artık içimiz kaldırmıyor.

Yine çocuklara cinsel istismar.

Haberin giriş cümlesine bakın bir:

“Ümraniye’de ruhsatsız bir derneğin bünyesinde faaliyet gösteren yatılı Kur’an kursunda kalan çok sayıda öğrencinin…..”

Vah devlet vah…
İstismar kısmına gelene kadar ne hale gelmişiz.

Ruhsatsız bir derneğin….

Bünyesinde faaliyet gösteren Kur’an kursunun….

Yatılı Kur’an kursunun…

Çok sayıda öğrencinin…

Kaç hukuka, akla, mantığa, hayata, dine aykırılık var?

Daha istismara gelemedik.

Ruhsatsız dernek, nasıl bir dernek?.. Ruhsatsız dernek bünyesinde Kur’an kursu, nasıl kurs?.. Yatılı faaliyet göstermek, nasıl faaliyet?.. Çok sayıda öğrenci nasıl kayıt olur; ne kadar çok?..

Gık desen, sosyal medyada bir cümle hızlı gitsen devletin emniyeti sabahın tan vakti evine geliyor.

İstanbul’un göbeğinde ruhsatsız dernek ve kurs ve yatılı öyle mi?..

Dernek defterlerini Dernekler Masası isteyip de getirmeyince bile canını yakıyor devlet baba da…

Yasadışılığa niye göz yumuyor çocuklar sapıklık kucağına düşerken?

Sadece istismar yapanlar değil, bu derneği, bu kursu görmeyenler, görmezden gelenler de soruşturulmalı, yargılanmalı.

Basbayağı suça zımni iştirak, göz yumma, suça elverişli koşulları hazırlama değil mi bu?

Kim ne derse desin eğer denetim görevi yapılsa böyle bir dernek ve böyle bir yatılı kurs olabilir, İslam dini bir kez daha bu kadar kötüye kullanılabilir miydi?

Hayır.

Kamuoyuna yansıyan olayları görebiliyoruz da ya Anadolu’nun sessizliğine gömülü kalanlar?

İstismar kısmını yazmaya elimiz gitmiyor.

Özeti, çok sayıda öğrenciye üç eğitmenin(!) zincirleme cinsel saldırısı, şiddeti, akla gelmeyecek sapıklıkları…

Kaçıncı bu?..

Kaçıncı kez hep aynı olaylar patlak veriyor?..

Olayın ortaya çıkmasının akabinde doğal olarak Türkiye, bir kez daha ayağa kalktı.

Ayağa kalkıyoruz ama devlet baba yine ağır bir kış uykusunda, bu sayısız kurs, sayısız yatılı kurs, sayısız dernekte yaşanan kaçıncı rezalet bu?

Diyanet İşleri Başkanı “Çocuklar kırmızı çizgimizdir” derken elbette haklı ama bugüne kadar çocuklar üzerinden neler dendi başka?..

Diyanet’in bugüne kadar tartışmaya yol açan az mı fetvası(!) çıktı?

Yaş ile ilgili, babanın öz kızıyla ilgili?

Diyanet, bugüne kadar bu kurslara karşı olabildiğince sert ne kadar tepki koyabildi ve ne kadar akla, vicdana uygun davranabildi ki?

Peki ya, Karaman’daki istismar olayında “bir kereden bir şey olmaz” diye beyanat verebilen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı…

Ya da bazı kitapların sapıklık boyutuna varan içeriklere sahip olmasına karşın bir şekilde devletin okullarında ders kitabı olarak okutulmasına izin veren Milli Eğitim Bakanlığı…

Ne kadar kusursuz bu gelinen süreçte?

Elbette çocuklar hepimizin kırmızı çizgisi. Lakin o kırmızı çizginin ardında çocukları koruması gereken devlet kurumlarının hepsi görevini layığıyla yapmalı.

Yapmıyorlarsa onlar da yargılanmalı.

Keza istismarı yorumlarken sözü dönüp dolaşıp “….Kemalist kafanın da bu pisliklerin ortaya çıkmasında bir payı vardır” diyebilen sözde köşe yazarına da söyleyecek kelime bulamıyoruz.

Çocuklara Kur’an kursunda cinsel istismarı da getirip Kemalizm’e bağladılar ya!

Böyle bir kalem de ulusal gazetede yazıyor ya!

Çocuklar kırmızı çizgimiz. Ama kafalar hangi renkte?