SİYASETTE ONUR;
SİYASETÇİNİN VAZGEÇİLMEZİ OLMALIDIR.

Siyaset bir idare etme sanatı olduğu için halkımız arasında Peygamber mesleği olarak da konuşulur. Çünkü bütün peygamberler idare edilmek için değil, ümmetini idare etmek ve insanlığı saadete ulaştırmak için yaratıcımız tarafından seçilerek gönderilmiştir. Hal böyle olunca ülkesini idare etmek ve insanını mutlu ve müreffeh kılmak için halkı tarafından seçilip millet meclisine Belediye meclislerine gönderilen insanların da bu hususa mutlaka azami dikkat etmeleri gerekir.

Milletvekili veya Belediye meclisleri üyelerinin yapacakları işlerde ülkenin ve şehrinin çıkarları yanı sıra, hem kendi onurunu ve hem de ülkesinin onurunu hep en yükseklerde tutmak yegâne uğraşları olmalıdır. ‘’Hele ben siyasete adımımı bir atayım gerisi kolay’’ mantığı belki siyasetçinin dünyalık işlerinin yolunda gitmesini sağlar ama ahretini peşinen perişan eder. Bu sebeple özellikle Belediye meclislerinde hasbel kader bulunma durumunda olanları daima ikaz ediyoruz. Onlar bizim ikazlarımızı takmasa ve kale almasa da..!

Eleştiriyoruz, tenkit ediyoruz. Zaman zamanda sertleşiyoruz, Çünkü tenkit övgü değildir. Tenkit övgü olmadığına göre sert ve yaralayıcı olabiliyor. Mühim olan; siyaset makamında olan kişinin bu tenkitlerden faydalanabilmesidir. Siyasetçinin, beni kast etti diye şaha kalkması, siyasetçinin zararına olacağı gibi şehrinin ve ülkesinin de faydasına değildir.

Unutulmamalıdır ki. Vatanın kalkınması neme lazımcı değil, çalışkan insanların omuzlarında yükselir. Bir ülkenin kalkınması ve muasırlaşması özellikle çalışkan insanların gayretine bağlıdır. Ülkelerini kalkındıranlar her devirde olduğu gibi günümüzde de çalışkan ve namuslu insanlardır.

.Gerek Milletvekilliği ve gerekse Belediye seçimleri esnasında, seçim harcamalarından dolayı sıfırı tüketen ve fakat vakarından zerre kadar taviz vermeyen şerefli insanlar, halkın gözünde daima büyümüşlerdir. Bu tür şerefli ve namuslu siyasetçiler halk arasında takdirle anılmış, çoluğuna çocuğuna ve mensup olduğu iline şerefli bir mazi bırakmışlardır. Bunun yanı sıra seçim harcamalarını, TBMM sine veya Belediye meclislerine seçildikten kısa bir zaman sonra ikiye üçe katlayan hokkabazlarda halkın gözünden kaçmamaktadır. Seçimlerden on parasız çıktığı halde, kısa zamanda Fabrika sahibi olanların yanı sıra, arazi milyarderleri olanlarda bilinenler arasındadır. Hâlbuki Milletvekilliği, Belediye Başkanlığı ve Belediye meclis üyeliği sıfatı, daha önce sarf ettiklerini kısa zamanda tekrar misliyle kazanma makamı olmamalıydı. Ne yazık ki, az da olsa böyle şeyler oluyor.(!) TBMM si yanı sıra Belediye Meclisleri de sadece parmak kaldırmak, ara sıra oturumlara katılmak ve hatta kendi şehrine bile harcırahla gitmekten başka meziyeti(!) olmayanlarla doldurulmamalıydı. Ama ne yazık ki, bu tür asalak türü insanlar maalesef nasıl yapıyorlarsa TBMM sine ve Belediye meclislerine iki, üç ve hatta dört dönem girebilme becerisini(!) gösterebiliyorlar.

Bu sebeple: Belediyelerin yaptığı ihaleler mutlaka yakından izlenmeli ve Belediye meclis üyeleriyle kesinlikle iş ilişkisinde bulunulmamalıdır. Bu tip Meclis üyeleriyle kiralık araba ilişkileri olmamalı ve bu adamlar Belediye ihalelerine sokulmamalıdır. Bu tip çıkarcılar vatan, millet, Devlet ve kendi şehrinden ziyade şahsi çıkarları peşinde koştukları için kendi partisine de zarar veriyorlar. Bu tip adamların ana prensibi: Önce vatan değil, önce şahsi çıkar olduğu için maalesef sadece mensup olduğu partisinin değil, ülkesinin de yüz karalarıdırlar...! Vatanın Milletin ve mensup olduğu ilin çıkarlarından ziyade kendi çıkarını, hısım akraba ve eş dost çıkarını gözetenleri tanımak hiç de zor değildir. Yeter ki, birileri bu tip asalakları tanımak ve bilmek istesin(!) Tabi böyle yazdığımız için birileri bize kızıyor ve hatta köpürüyorlar.! Çünkü tarif kendilerine tıpa tıp uyuyor ve adeta kahramanımızı(!) işaret ediyor da ondan..

Meşhur bir filozofa sormuşlar; Herkesin sahip olmak istediği servet senin ayaklarının altında olduğu halde siz neden fakirsiniz? Namus ve iffet sahibi filozof sakin ve vakur biçimde cevap verir: o servete sahip olmak için eğilmek lâzım da ondan…! (V.Hugo) Milletvekili sıralamalarında, Belediye Meclis üyeleri sıralamasında ve Başkan tercihlerinde madde karşısında eğilmeyen, bükülmeyen şahsiyetler tercih edilirse hem ülkemiz muasırlaşır ve hem de şehirlerimiz çağdaş bir görünüme kavuşur. Böylece çarpık şehirleşmenin de önüne geçilmiş olunur.

Milletvekili, Belediye Başkanı veya Belediye Meclisi üyelerinden bazı uyanıklar çıkarları uğruna memleketini ve şehrini paspas edip, gerçekleri görmekten ve söylemekten imtina edebilirler. Doğrulardan ödün vererek büyük servetler kazanabilirler. Ama Unutulmamalıdır ki, saygınlıkları, şeref ve namusları da milletin ayakları altında bir anda paspas olabilir

Unutulmasın ki, yeterli bir eğitim görmeden ve kendini yeterli derecede yetiştirmeyen kişiler önemli bir mevkiye getirilirlerse, kısa zamanda ne oldum

delisi olurlar. Meşhur bir atasözümüz vardır: ‘’Köpeğe gem vurma, kendini at sanır…’’02.10.2019 Blk.