Milli Selâmet Partisinin 48 Milletvekili ve 3 Senatör kazanarak TBMM sine girdiği, 1973 seçimleri öncesi Balıkesir’in Savaştepe ilçesi köylerini gece gündüz, dağ, tepe demeden, MSP Senatör adayı Kemal Selçuker abimizle birlikte dolaşıyoruz. Kemal Selçuker Erbakan hocamızın Üniversiteden sınıf arkadaşı değerli bir ağabeyimiz.

Yorgunluktan bitap düşmüş köy kahvesinin önünde bir çay molası verdiğimiz esnada, elinde bastonuyla yaşlı bir amca adeta koşarcasına yanımıza geldi, boynuza sarıldı ve gözyaşları içersinde ‘’Allah sizden ve Erbakan hocamızdan razı olsun, Mevla’m bize bu günleri de gösterdi ya, bundan sonra ölsem de gam yemem’’ deyiverdi.

Biz yaşlı amcaya; hayrola amca ne oldu nedir bu telaş ve sevgi dediğimizde, yaşlı amca başladı anlatmaya: Oğlum biz ne günler gördük bir bilseniz. Biz Türkiye’den İslâm inancı gitti, Komünizm geldi diye ağıtlar yakıyorduk. Bakın şu karşıdaki bina Halkçıların açtığı Köy enstitüsü binasıdır. Bu okula Savaştepe ve civar köylerden kızlı erkekli yüzlerce talebeyi doldurdular. Yatakhaneleri beraber, banyoları bile beraberdi. Sabahlara kadar kızlı erkekli oynarlardı. Allah, kitap, din bilmezler ve birde bizimle eğlenirlerdi.

‘’Şu gördüğünüz dağlarda okusunlar diye gönderilen kız talebeler, sabahlara kadar çığlık ata ata çocuk düşürdüler. Okumayı bırakın pek çoğu evlerine kucağında babası belli olmayan bebeklerle döndüler. Biz Ülkemizden Müslümanlık gitti, biz mahvolduk derken, Elhamdülillah Erbakan diye biri çıktı ve İslam’ın bayraktarı olarak önce Milli Nizamı, ardından Milli Selâmeti (MSP) yi kurdu, işte ben buna şükrediyorum bundan dolayı seviniyorum’’ deyiverdi.

17 Nisan 1936 yılında CHP nin milli eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından kurulan ve genel müdürlüğünü İsmail Hakkı Tonguç’un yaptığı bu okulların adı daha sonra Köy öğretmen okullarına dönüştürüldü. Amacı ve işlevi köy okulları için öğretmen yetiştirmek diye anlatılsa da, maalesef Müslüman Türkün inancını geleneğini, göreneğini ve özellikle Müslüman Türk aile yapısını dinamitlemeyi hedef almıştı.

Bu Enstitüler bu sebeple milletimiz tarafından kabul görmedi.1950 seçimlerinde ‘’yeter söz milletin’’ diyerek iktidarı, Milli Şef İsmet İnönü’nün CHP sinden teslim alan Demokrat Parti tarafından, 27 Ocak 1954 kapatıldı.

Gazeteci ve araştırmacı yazar Eşref Edip merhumun Kara kitap adlı risalesinde, CHP nin şenaatlerini anlattığı köy Enstitülerinde yapılan rezillikler, insanlığın yüz kızartıcı serüvenleri olarak tarihe geçmiştir dense yeridir. Halkçılar başta Kur’an kursları olmak üzre tüm din müesseselerini kapatıp 40 bin din talebesini sokağa döktüler. Ve hemen ardından köy enstitülerini açtılar. Bu okullar kısa zamanda ahlâk ve iffet mezbahası olan batakhanelere dönüştü.

Kız oğlan karışık olduğu için sevişmeler, fuhuş ve rezaletler tabii hale gelmişti. Pek çok kız talebe diploma yerine kucağında babası belli olmayan bir bebekle evlerine döndüler. O kadar ki, kendileriyle münasebet kurmayan kız öğrenciler tehdit ediliyor, dövülüyor, hatta bıçaklanıyordu. İlkokullar umum müdürü İsmail Hakkı Tonguç bu Köy enstitülerine sık sık gider, okul içersinde içkili, danslı ziyafetler verilir, kız öğrenciler sakilik ederlerdi.

’Dünyada Allah ve Devlet olmasa bütün insanlık saadete kavuşacak’’ naraları, bu okulların adeta ortak paralosu haline gelmişti. Halkçılar bazı kız talebeleri Rusya’ya gönderiyor orada komünistliği öğrendikten sonra gelenleri, CHP nin Milli eğitim bakanı Hasan Ali Yücel, ‘’Mümtaz ve örnek öğretmen’’ olarak Köy enstitülerine yerleştiriyordu.

CHP nin Köy enstitüleri Umum müdürü İsmail Hakkı Tonguç 1946 yılında Mersin’in Düziçi köy enstitüsünde kilolarca rakı içmiş, ziyafette sakilik yaptırılan kız öğrencilerin kollarını, göğüslerini açtırmış, sıkıştırmıştı. Bu rezil ziyafetten sonra, 14 yaşında bir kız çocuğunun bikrinin izale edildiği haberi tüm yurt sathında ayyuka çıkmıştı.

Adına okul denilen bu müesseler o kadar ileri gitmişlerdi ki, ‘’ Senin karın, benim karım diye tabiat bir şey ayırt etmez’’ diyecek kadar rezilleşmişlerdi. Velhasıl Köy enstitüleri ve Hasan oğlan Köy Enstitülerinin Milli eğitimden ziyade iffet, namus, hayâ gibi mefhumları ortadan kaldırma eğitimi yaptığı tespit edildiği için 1954 yılında Başbakan Menderes tarafından kapattırılmıştı. Bkz. Kara Kitap. Eşref Edip.

CHP nin tek partili iktidar yıllarında çoğu zaman Mareşal Fevzi Çakmak, Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye sert şekilde sorarak, ‘’Paşam bu Komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın’’ diye çıkışırdı. Fakat bu Köy Enstitüsü denilen namus ve iffet mezbahaları Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün himayesinde olduğu için hiç kimse dokunamazdı.

Nihayet Demorat Parti iktidarında İnananların Başbakanı Adnan Menderes Köy Enstitülerinin, Türk insanının inancıyla, diniyle, örfüyle ve aile yapısıyla taban tabana zıt olduğunu gördü ve Köy Enstitülerini 27 Ocak 1954 yılında kapattı. Mustafa Kemal’in Mason localarının melânetlerini görüp kapattığı gibi!

Köy Enstitülerinin kapatılması ülke genelinde bir bayram havasında karşılanırken, CHP Genel başkanı İsmet İnönü üzüntülerini şu sözlerle dile getiriyordu ‘’Köy Enstitülerinin kapatılmasından duyduğum acıyı tarif edemem’’

Şimdi gelelim asıl meseleye; Namus, İffet ve hayâ mezbahası haline getirilen ve bu yönde çalışmalar yapan Köy Enstitülerinin kapatılmasına, CHP Genel Başkanı Milli Şef İsmet İnönü içi kan ağlarcasına üzüldü. Ve fakat yıllar sonra Tayyip beyin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, İsmet İnönü’den daha fazla üzüldüğünü belirterek,‘’Köy Enstitüleri bence devam etmeliydi. Çünkü kendi doğası içinde özgün bir tasarım içeriyordu. İlkokul öğretmeni yetiştirmek üzere açılmış olan bu projenin devam etmesi gerekirdi. Köy Enstitüleri doğru projeydi kendi içinde evrilebilirdi.’’ diyebiliyor.

Demek ki, eline fırsat geçse bu namus iffet ve hayâ mezbahası mesabesindeki müessesleri yeniden ihya girişiminde bulunabilecek! Ve bu şahıs AK Partinin MEB koltuğunda oturuyor. Hayır hayır bu görüntüsüyle Bakanlık koltuğunda oturmuyor, adeta koltuğu işgal ediyor! Mübarek Sanki Tayyip Beyin Bakanı değil de, Kemal Kılıçtaroğlu’nun Bakanı.

Evlatlarımızın eğitimini emanet ettiğimiz Bakan Ziya Selçuk’un, Köy Enstitülerinin rezaletlerini bilmemesi mümkün değil. Köy enstitülerinde namus, iffet ve hayâ kavramlarının ayaklar altına alındığı ve bu sebeple kapatıldığı da bilinen bir gerçek iken.

Zamanın CHP li Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in ve Milli Eğitim Umum Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un, Türk milli Eğitimine vurduğu darbelerin izleri hâlâ silinebilmiş değilken, Tayyip beyin Milli eğitim Bakanının o günlerin ve köy Enstitülerinin özlemini çektiğine vurgu yapması, bilmiyoruz neyin alametidir.

Avrupa Birliği üyelik müzakereleri zora girmesin diye zinayı suç sayamayan iktidarın bu durumu, Aileyi parçalayan İstanbul sözleşmesi ve şimdide Milli Eğitim Bakanının Köy Enstitüleri konusundaki görüşü ve açıklamaları, AK Parti’nin maalesef yumuşak karnı olmaya devam ediyor.

Bu üç konuda AK Parti seçmenini zorda bırakmak, hiç kimsenin hakkı olmadığına göre, İktidar acilen bu konulara odaklanmalı ve milletimizi rahatlatmalıdır.