Hiçbir devlet adamı ciddiyetine uymayan bir kalıpta Trump.

Bugüne kadar bu kadar çelişkili, bu kadar tutarsız, bu kadar düzeysiz bir üslubu olmamıştı ABD’nin.

Allah, bizden ziyade Amerikalılara sabır versin!

Gerçekten Trump gibi bir güç sarhoşu tüm dünyayı kramp ediyor.

ABD başkanı zırvaladıkça yanındakiler de örnek alıyor olacak ki Beyaz Saray’daki danışmanlarından biri de şöyle dedi uzlaşmadan saatler önce:

“Türkiye’yi hizaya getirmesini biliriz.”

Hiza!?.. Ukalalığa bakar mısınız?

Gerek Trump’ın deli saçması mektubu, gerekse bir danışmanının bile ağzından çıkan bu sözlerin uluslararası hukukta kaydı alınacak bir tarafı yok.

Ancak yapılan küstahlığın altında “güçlü olmanın verdiği akıl tutulması” yatıyor.

Oysa artık dünya, ABD’nin tek başına hüküm sürdüğü, güç gösterisi yaptığı tek kutuplu bir dünya değil.

Avrupa’nın önemli etkisi, Çin faktörü, Japonya ve Hindistan gibi ülkelerin gücü…

ABD, daha bu gerçeği kavrayamadı.

Lakin üzücü olan ABD’nin bu gerçeği kavrayamamasından ziyade, Türkiye’yi “bildiği sandığı” Ortadoğu ülkelerinden veya emir kulu haline getirdiği Arap ülkelerinden biri sanması.

Türkiye; her ne kadar ekonomik güç anlamında bulunması gereken yerde değilse de bağımsızlık ve ülke çıkarları söz konusu olduğunda tüm dünyanın parmak ısırarak baktığı bir asker millettir.

Trump’ın yanıldığı nokta burası.

Yine de Trump’un saçmalıklardan bile ders almamız gerek.

Bu ukalalık, güçsüzlüğümüz yüzünden ise…

Ekonomimizi güçlü kılmak, üretime ağırlık vermek, kendi kaynaklarımıza sahip çıkarak korumak ve kullanmak, en önemlisi eğitime her şeyimizi yatırmak gerekiyor.

Bir ülke ne kadar az dışa bağımlı ise o kadar güçlüdür.

O kadar dik durur.

Emperyalizmin amacı ekonomisi güçlü olmayan ülkeleri boyunduruk altına almaktır.

Bu nedenlerle Türkiye’de tarımsal üretim başta olmak üzere kaybettiğimiz değerlerimize akıl yoluyla tekrar can vermek gerekiyor.
Sanayimizi geliştirmek, üniversitelere nitelikli yatırım yapmak, bilim insanlarının önünü açmak, proje ve yatırımlara yol vermek gerekiyor.

Eğitim bir ülkenin, bir ulusun geleceğidir.

Türkiye’nin temel sorunu eğitimin yetersizliği, üniversitelerin içi boş binalar haline gelmesi, kamudan tutun belediyelere, hemen hemen tüm kamu kurumlarında liyakatın önemsiz hale getirilmesidir.

Bugünkü manzarada ne kadar olumsuzluk varsa hepsi bilginin, aklın ve bilimin dışına çıkılması yüzündendir.

ABD Başkanı’nın danışmanı “Türkiye’yi hizaya getirmesini biliriz” gibi bir cümleyi sarfederken uluslararası alanda yıpranan rolümüzü tekrar onarma zamanı gelmedi mi?..

Daha özgür, hukuka sonuna kadar bağlı, laiklikten taviz vermemiş, adil bir idare hiç de zor değil.

Türkiye; kendi iç değerleriyle, Andımız ile, Milli Bayramlar ile, TC kısaltması ile zamanını kaybederken artık kısır iç siyasi çekişmeleri bitirmemizin vaktinin gelip de geçtiğini halen anlamadık mı?

Tek yol Atatürk’ün açtığı çağdaş muasır medeniyet yolunda ilerlemek ve kendi ayaklarımızın üstünde durabilmek, kimseye muhtaç olmamaktır.
Barış Pınarı harekatı, bu dünyada Türkiye’nin yapayalnız olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Tümüyle meşru-haklı ve gerekçeli bu harekata içte de laf yapanlar olduğuna göre dönüp dolaşıp yine Ey Türk Gençliği’ne gelmiyor mu insan?

Dahili ve harici bedhahları hala anlayamadık mı?

Tek yol üretimdir, eğitimdir, bilimdir, demokrasidir, hukuktur, laikliktir.

Trump gibi bir delinin krampını ovuşturursun, gereken cevabı verirsin; bir günde unutulur geçer ama..

Nereye gittiğimiz, neyi tercih ettiğimiz, neyin doğru olduğu noktasında artık aklı ön plana çıkarmanın tam zamanıdır.