Gençlerin meslek edinmelerinin önünü açmak için şüphesiz ki mesleki lise ve yüksek okulların artırılması ilk etapta yapılması gerekendir. Bu sayede mesleki liselerde verilecek temel mesleki eğitimlerin yanı sıra ,okullarda ilgili bölümlerin pratik yapılabilecek sahaları açılmalı ve teorik eğitim ile pratik eğitim eş zamanlı olarak yürütülmelidir. Ayrıca ilk sınıfta verilecek temel teorik eğitimlerin yanı sıra pratik eğitimler de verilmeli, eğitim kalan yılların da ise gerek mesleki geziler tertip edilerek , gerek haftanın birkaç günü staj yapma zorunluluğu getirilerek teknik becerilerinin gelişmesini sağlamak elzemdir. Bunun yanı sıra stajların kağıt üzerinde kalmaması için denetimler sıkılaştırılarak öğrencilerin pratik gelişimlerinin yakından takip edilmesi gerekmektedir. Kağıt üzerinde kalan stajlar ve gençlere teorik bilgilerini pratiğe uygulama imkanı verilmeyerek gerçek bir mesleki eğitim almaları sağlanamaz. Bu durumda kısa vadede hedeflenen verim artışı gerçekleşemez.

Gençlerin mesleki eğitimlerinde aldıkları bilgi beceri gelişiminde şüphesiz ki eğitimcilerin önemi oldukça fazladır. Kaliteli ve gerçek bir mesleki öğrenim için kaliteli ve konusunda uzman , mesleki eğitimin önemi idrak etmiş ve uygulamaya istekli öğreticiler gerekmektedir. Bunun için gençlere bu eğitimler verilmeye başlamadan önce , öğreticilerin gerekli donanımları yüklenmiş , misyon ve vizyon sahibi olmaları sağlanmalıdır. Bu aşamada bir usta – çırak ilişkisinden söz etmek ve hayata geçirmek doğru bir yöntem olacaktır.

***

Mesleki eğitimler için uzun vadede yapılması gerekenler ise ;

İlk öğretim dördüncü sınıftan itibaren gençlere meslek gruplarını tanıtmak , konusunda uzman öğreticiler ve rehberler vasıtası ile davranışlarını gözlemlemek ve nihayet ikinci dört yıllık eğitim sürecinde ise onların yetenek ,beceri ve ilgileri ile paralel bir meslek belirleyerek belirlenen mesleği tanıtmak ve onları bu mesleklere yönlendirmek gerekmektedir. Yetenek , beceri ve ilgileri ile paralel olarak yine ilgili mesleki kollara yönlendirilen gençler orta okul seviyesinden itibaren seçilen meslekle alakalı ilk etapta teorik , sonraki yıllarda ise pratik olarak mesleki eğitim almaya başlamalıdırlar.

Bu sayede gelişme çağında doğru mesleklere yönlendirilerek o mesleki eğitimi almaya başlayan gençler , pratik eğitimler ile birlikte lise seviyesinde sahalara çıkarak öğrenimlerini icraata dökme şansını bulacak , lise seviyesinde mezun olduktan sonra ise bir mesleği icra edebilecek duruma geleceklerdir. Bunu takiben yine istekleri doğrultusunda üniversiteye gidebilecek , üniversitede alabilecekleri kaliteli bir eğitim sayesinde ise oradan mezun olduklarında mesleklerinde uzmanlık derecesine ulaşabileceklerdir.

Bahsettiğimiz bu aşamaları yolların bir analizini yaptığımız da şu tabloyu görmemiz mümkün olacaktır , 

Orta sınıf seviyesinden başlayarak gerekli mesleki eğitimleri almış gençler lise seviyesinde mezun olduklarında bir mesleği icra edebilecek duruma gelmiş olacaklardır. Dolayısı ile gençler tarafından bir zaman ve kaynak kaybından söz etmek mümkün olmayacaktır. On yedi – on sekiz yaşlarında bir genç , aktif olarak üretim potasına dahil olarak üretmeye başlayabilecek , nitelikli olduğundan dolayı bir istihdam sorunu yaşamayacak , mesleki yeterliliğe haiz olduğundan dolayı ise bir entegrasyon sorunu yaşamayacaktır. Dolayısı ile bu ülke iktisadi hayatına olumlu bir puan olarak yansıyacaktır.

Lise seviyesinde mesleki eğitimini tamamlamış olan bir genç , üniversiteye donanımlı olarak gidebilecek , orada alacağı kaliteli bir eğitim ile üniversiteden mezun olduğunda konusunda uzman olacaktır. Yirmi bir – yirmi iki yaşlarında üretime uzman olarak katılacak bu genç , doğru ar- ge kaynakları ile buluşturulduğunda bu kez iş geliştirmeye gidecek bu sayede ithal edilen bir ürünü geliştirme fırsatı yakalayabilecektir.

Gerekli maddi ve manevi olanakları , konusun da iş geliştirme ve inovasyon yapabilen bu uzman genç ile birleştiğinde tablo bizlere yeni ürünlerin ortaya çıkarılabileceğini işaret etmektedir. Bu nedenle diyebiliriz ki zikrettiğimiz aşamalar planlı ve pragmatik bir şekilde işleme konulduğunda uzun kısa vadede ithal etmek durumunda olduğumuz bir ürünü , uzun vadede kendi öz kaynaklarımızla yaparak ihraç edecek duruma gelmemiz bir gerçeklik arz edecektir.

Yazımızda parçalara bölerek çizmeye çalıştığımız tablo aslında bir bütünün parçalarını ihtiva etmektedir. Yazının en başında yetersiz mesleki eğitim – işsizlik – üretimde daralma – ithalat olarak verdiğimiz tablo , bahsettiğimiz evrelerden geçtikten sonra , kaliteli eğitim – istihdam – uzmanlaşma – üretim – ihracat şekline dönüşmekte , dolayısı ile ülkenin sosyal ve iktisadi problemlerinin çözümüne sebebiyet vermekte buda yine ülkenin refah ve saadetinin artmasına olanak sağlamaktadır.

Gelişmiş ülkeler de nispeten uygulanan bu sistem üniversiteye gitme zorunluluğunu ortadan kaldırdığı gibi insanların istemediği bölümlere gitme zorunluluğunu da ortadan kaldırmakta ve üniversitede ki yığılmaların da önüne geçmektedir. Yığılmaların ortadan kalkması ile birlikte üniversite sınavları da ortadan kalkmakta dır. Yetenek ve becerilerine göre ilgili üniversite ve bölümlere başvuran gençler ise hem bilgi ve becerileri ile paralel bir eğitim alma olanağı bulmakta hem de mezun oldukların da uzmanlaşmış olmaktadırlar. Bu sebepler ve sonuçlar bir araya geldiğin de kısa ve uzun vadede ki hedeflerin odağına mesleki ve nitelikli eğitimi koyma zorunluluğunu idrak etmekteyiz.