Uzun yıllar Parlamento muhabirliği görevinde bulunduğumdan Meclis’in ve milletvekillerinin haksız yere eleştirilmesine dayanamam. Bugüne kadar hem milletvekillerine hem de Meclis’e yönelik haksız eleştirilere karşı durdum hep.

Bazı merkezlerden seçilmişlere ve kurumlara yönelik itibar suikastlarına şahit oluruz. Bu suikastlara karşı elimden geldiğince bulunduğum ortamda mücadele ederim. Çünkü Türkiye’de sistem halkı seçtiklerine karşı “küfrettirme”, “eleştirme”, “Her şeyin müsebbibi olduğu” algıları işlenir.

Oysa Belediye Başkanları ve son değişiklikle Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile birlikte Başkan dışındaki seçilmişlerin kamu hizmetlerinde etkinlikleri hiçbir zaman direk olmuştur. Milletvekillerinin, meclis üyelerinin her hangi bir kamu hizmeti konusunda imza yetkisi yoktur. Kamu hizmeti konusundaki yetkisi normal vatandaş gibi ‘ricacı’ konumu geçmez.

Seçilmişlerin asli görevleri ise farklı açılardan ipotek altına alınmıştır. Bir belediye meclis üyesi asli görevlerini yerine getirmek için parti grubunun kararı dışına çıkamaz. Bir milletvekili en önemli görevi olan kanun çıkarmada hükümetten gelen kanun tasarısını desteklemek zorundadır. Grubunun izni olmadan soru önergesi bile veremez. Asli görevi olan kanun teklifini sunamaz.

Yazıya oturmadan saydım. Dördüncü yılı dolduracağım bu köşedeki yazılarımdan 43 tanesini Meclis’in etkinliğinin nasıl artırılması gerekti üzerine kaleme almışım. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile teoride Meclis ve milletvekillerinin yetki ve sorumluluklarını artıran konularda fırsat buldukça yazıyorum. Çünkü bürokratın hazırlayıp sunduğu, Hükümetin Meclis’e gönderirken ‘tek kelimesi bile değişmeyecek’ diye kayıt düştüğü Kanun Tasarı yöntemi kaldırıldı. Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile kuvvetler ayrılığı prensibince kanun teklifi ve çıkarma yetkisi sadece ve sadece milletvekillerine verildi.

Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçildiği 16 Nisan referandumundan bu yana Meclis’in daha etkin görev yapması üzerine 10’larca yazı kaleme aldım. Bu sisteme göre Meclis’in yeniden yapılandırılması gerekiyor. Aksi halde Cumhurbaşkanlığı Sistemi Latin Amerika Başkanlık modelini aşamaz. Bugüne kadar Meclis Genel Kurulu çalışmalarındaki rakamsal düzeltmelerden başka yeni yapılanmaya gidilmedi. O nedenle Meclis ve milletvekillerinin algısı giderek zayıflıyor

Oysa Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne göre TBMM’nin ve milletvekillerinin yetkisi yürütmenin başı Başkan’dan daha güçlüdür. Sadece kanun çıkarmak için parmak kaldırmanın ötesinde, çıkacak kanunları belirleme ve kanun teklifi sunma gücüde milletvekillerinin tekeline verilmiştir.

Yani bunun Türkçesi kamunun ve milletin sorunlarının çözümü konusunda her türlü kanun ve kararı belirleme ve çıkarma yetkisi milletvekillerinindir. Ülkenin dört bir yanında vatandaşın karşılaştığı, kamunun ihtiyaç duyduğu, devlet çarkının dönmesini sağlayacak sorunların çözümü, hizmetlerin verilmesi için çıkması gerekli kanun ve kararlar Meclis’in yetkisindedir. Bunun için 600 milletvekili vardır.

Bugüne kadar milletvekillerini ve Meclis’i eleştirdiğim hiç görünmemiştir. Geçen hafta içinde bir gece yarısı çıkarılan kanun ile milletvekilleri ilk defa sahada karşılaştıkları bir problemi kanunla çözmenin yoluna gittiler. Bu sahada karşılaşılan sorunlara çözüm bulma konusu açısından güzel gelişme. İnşallah milletvekilleri bunu başlangıç sayarak toplum içinde karşılaştıkları problemleri bu kanun gibi çözmeye başlarlar.

Fakat kamuoyunda ‘Çakar’ adıyla anılan trafik kuralı ihlal ayrıcalığı bir garabet. Ayrıcalıklar kanuna dökülemez. Gece yarısı baskını ile çıkan ‘Çakar’ kanunu toplumsal ayrıcalık doğurmaktadır. Vekile, bürokrata, vatandaşa ayrı uygulamalı kanun olur mu? ‘Sana serbest bana yasak’ mantığı. Zaten milletvekili aracının trafik ihlali dolayısıyla kesilen cezalar otomatik iptal ediliyor.

Cumhurbaşkanlığı Sisteminin getirdiği sorumluluk ve yetkileri için hareket edilmezken vekillerin bazı kurallardan kendilerini ayrıcalıklı hale getiren kanun çıkarması hukuki açıdan büyük handikaptır.

Gelin önce Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin Meclis ve milletvekillerine verdiği büyük yetki ve sorumlulukları için harekete geçin. TBMM’nin yeniden yapılandırılmasını inşa edin. Yoksa milletvekili itibarını zedeleme peşinde olan mihrakların ekmeğine yağ sürmüş olursunuz.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…