Okullar açıldı, uzun bir tatil sonrasında öğrenciler ders başı yaptı.

İyi de hiç kapanmamıştı ki “okullar” açılsın.

Gazetelerde, televizyonlarda, internette “eğitim” zaten tüm hızıyla devam ediyordu.

Siz eğitimin(!) sadece okullarda mı verildiğini zannediyordunuz yoksa?

Medyadan sadece haber almıyoruz artık.

Hayatımız ile ilgili önemli kararları da medyayı takip ederek alıyoruz.

Öyle bir hale geldik ki çocuklarımızın eğitimini de medya sayesinde gerçekleştiriyoruz.

Kimse kimseyi kandırmasın.

Aile terbiye etmiyor…

Okul terbiye etmiyor…

Toplum terbiye etmiyor…

Çünkü “medya” sayesinde toplum, “eğitme” işine son verdi.

Eğitim vermek, izlenecek bir yol göstermek demektir ama bunu yapabilmek için önce izlenecek yolu tanımak gerekir.

Hayatın kendisi amaçsız başıboş dolaşmak olmuşsa,

Saygısızlık almış başını gitmişse,

Ulaşılması gereken bir hedef bir amaç yoksa, nasıl yol gösterilebilir ki?

Medya, neye inanmamızı istiyorsa ona inanıyoruz.

Medya, neyi kötülememizi istiyorsa onu kötülüyoruz.

Medya, neyi sevmemizi istiyorsa onu seviyoruz.

Medya, nelerden hoşlanmamız gerektiğini istiyorsa onlardan hoşlanıyoruz.

Medya “öğretiyor” bize her şeyi…

Mutlu olmayı bile.

Şu arabayı alırsan...”

Şu evde oturursan...”

Şu kıyafetleri giyersen…”

Şuraya tatile gidersen…”

Şu parfümleri, mücevherleri, saatleri kullanırsan…”

Yani, -beni takip edersen, beni izlersen mutlu olursun- diyor, bizler de mutlu olmak için tüm bunlara sahip olmanın yollarını arıyoruz.

Ve bu uğurda çoğu zaman sonu dramlarla biten, parçalanan aileler bırakıyoruz geride…

Dizilerdeki hayatların içinde yaşıyoruz bir de…

Bir zamanlar severek okuduğumuz romanların, şimdilerde, dizi çekmek uğruna lime lime edilmiş hallerini izlerken, dizi kahramanlarıyla seviniyor, yine onlarla üzülüyoruz.

Sanal bir dünyada yaşıyoruz ama gerçek gözyaşları döküyoruz.

Sanal bir hayatın içinde gerçek acılar çekiyoruz…

Dizilerdeki karakterler gibi bir kendini beğenmişlik hali içindeyiz.

Herkes kendine hayran, herkes kendini beğenmiş…

Tek derdimiz -başkalarının da bizi beğenmesi- olmuş.

-Yeterince zayıf mıyım?

-Yeterince modaya uygun giyiniyor muyum?

-Başkaları beni gördüklerinde yeterince kıskançlık duyacaklar mı?

Tek amacımız görülmek...

Arabamızla, eşyalarımızla, kıyafetlerimizle sadece görülmek için yaşıyoruz.

Olduğumuz gibi değil, olmak istediğimiz gibi davrandığımız için zorluklar yaşıyoruz hayatın her alanında.

Kısacası…

Hepimiz “Medya” sayesinde “eğitiliyoruz” zaten.

Okullarımız ise bu gerçek(!) okulların arasında hala eğitim vermeye çabalıyor.

Ne diyeyim.

2021-2022 Eğitim(!) yılı hepimize hayırlı olsun…