SEÇİMLERE az bir zaman kaldı.
O meydandan bu meydana koşuşturan, bir günü 3-4 miting sığdıran liderler birbirlerine salvo atışlar yapıyor.
Kullanılan üslup zaman zaman dozu aşsa da, normal yaşamda söylenildiğinde kavga nedeni sayılabilecek ifadeler vatandaşların pek umurunda değil.
Liderlerin o hiddetli çıkışları veya birbirlerine karşı söz düellosunu tutuşmaları sadece kendi sempatizanlarını harekete geçiriyor, sinerji oluşturup daha çok çalışmalarına katkı sağlıyor denilebilir.
Vatandaş gayet sakin, siyasetçi gergin.
Her ne kadar demokrasinin güzelliği olarak algılansa da seçim dönemlerindeki bu tür davranışlar, yine de seçmeni üzmemek gerek diye düşünüyorum.
Çünkü, "Baba" siyaseti dönemi bitti ülkemizde.
Teknoloji çağındayız.
7'den 77'ye herkes çevresinde, ülkesinde ve dünyada ne olup bittiğinin farkında.
"Siyasetçinin ne söylediği değil, benim gerçeğim önemli" diyor.
Vatandaş artık bol keseden atıp tutunlara, dozu kaçırıp işi neredeyse kutuplaşmaya götürenlere,
Prim vermek şöyle dursun, gelecek adına kaygılanıyor.
Özellikle de gençler.
O nedenle, politikacılar "lâf olsun, torba dolsun" diye konuşmak yerine, söylediklerinin topluma ve geleceğe ne gibi katkı sağlayacağının idrakiyle hareket etmeliler.
Kısacası örnek olmalılar.

***

Siyaset sahnesi ısındı demiştik.
Aslında bir hafta öncesine kadar kimsenin ilgi alanında yoktu seçimler.
Sadece partililer, adaylar vardı sahnede.
Türkiye'nin seçimlerine geri sayım başladıkça, ortam hararetlendi.
Caddede, sokakta, kahvede, berberde, taksilerde, ev sohbetlerde konu dönüp dolaşıp "12 Haziran'da ne olur?" sorusu sorulup cevap aranıyor.
İki kişi yanyana geldiğinde de konu siyaset artık.
Biri diğerine soruyor :
"Oyunu hangi partiye vereceksin?"
Diğeri soruya soruyla karşılık veriyor;
"Önce sen söyle bakalım oyun kime?"
Anlayacağınız, çoğunluk bugünden rengini belli etmek istemiyor.
Herşeye rağmen bugünden kararını verdiği de kesin.
"Bırakın siyasetçiler atıp-tutsunlar" dercesine bir şov gibi görüyorlar meydanlardaki tabloyu.
Partilerin veya adayların cadde cadde, sokak sokacak dolaşan araçlarından yüksek sesle yapılan yayınlara aldırış eden yok.
Günümüzde bu tür propaganda sadece gürültü kirliliğine ve halkın tepkisine yolaçıyor.
Hatta, "Yahu niye bağırıp duruyorsunuz? Yakılan benzine, yapılan harcamalara yazık. Bu halk ne yapacağını gayet iyi bilir. İş yapanla, yapmayanı ayırt eder" diyenler bile var.
Dedik ya, bu tablo da seçimin ayrı bir güzelliği.  Herşeye rağmen bir karnaval gibi düşünün.

***

Balıkesir'e iki lider geldi, geldi.
Önce CHP lideri Kılıçdaroğlu, ardından Ak Parti lideri ve Başbakan Tayyip Erdoğan.
"Balıkesir'de seçimin sonucu ne olur?" denilerek, Kuva-yi Milliye Meydanı'ndaki iki miting arasında kıyaslamalar yapıldı. Buna göre, milletvekilliği dağılımı üzerine tahminler yürütüldü.
CHP'nin mitingini hafife almamak gerekiyor. Gördüğüm tablo hiçte küçümsenebilecek boyutta değildi.
Sosyal demokratların Balıkesir'deki mitinglerinin en kalabalığıydı.
Meslek gereği çeyrek asrı aşkın süredir partilerin mitinglerini izledim, CHP'nin böyle bir kalabalık topladığına ilk kez tanık oldum.
Belli bir kıpırdanma olduğu gerçek.
Peki Ak Parti'de durum ne?
Ak Parti'nin mitingi için söylenebilecek tek kelime rekordur.
Başbakan'ın Balıkesir'de halkla buluştuğu mitinglerin en yüksek düzeyde olanıydı. Bizler, 25 binin üzerinde tahmininde bulunurken, Emniyet kaynakları yaklaşık 35 bin kişinin katıldığını aktardı.
Ak Parti muhalifleri yanında CHP'liler de, Başbakan Erdoğan'ın, Kılıçdaroğlu'nun topladığı kalabalığı ikiye hatta 3'e katladığını yazdı, çizdi, dillendirdi. 25 veya 35 bin hiç farketmiyor.
Balıkesir'de bugüne kadar ne Demirel, ne Ecevit, ne Özal "en gözde lider"ler oldukları dönemlerde bile toplayamamıştı bu kalabalığı.

***

Bu kalabalıklar Balıkesir'in seçimini etkiler mi, etkilemez mi?
Ya da bugünden bir tahminde bulunulabilir mi milletvekili dağılımı açısından?
O kalabalıklar dikkate alınacak olsaydı eğer;
"Ak Parti 6, CHP 2 milletvekili çıkarır" tahmininde bulunmak zor olmazdı.
Henüz MHP'yi görmedik!
Bugünlerde peşpeşe çıkan kasetlerin izlerini silmekle meşgul olan MHP de çıksın hele bir Balıkesir'in ermeydanına, ondan sonra bir tahmin daha yürütebiliriz.
Yine de herşeye rağmen, sesli yığınların toplandığı meydanlar yanında sessiz yığınların var olduğu gerçeğini de unutmamak gerek.
Sonuç olarak şunu söylemek isterim;
Ak Parti'nin 1. parti olacağı su götürmez bir gerçek.
CHP'de küskünler olsa da,  Körfez ve Marmara oylarıyla 2 vekilliği alır.
Balıkesir'de belediye başkanlığını kazanmasına karşın, referandum sürecinde yanlış bir yol haritası izleyen MHP'nin ne yapacağını ise bugünden kestirmek çok zor.
Yerel seçimde başkanlık getiren oyu almasının ise, imkansız olduğunu söylemek zor olmaz!
Kısaca, Balıkesir'de birinci ve ikinci partiler belli. Üçüncü belki olur, belki olmayabilir!

Haftanız mutlu, huzurlu, sağlıklı geçsin..