BİR: Gençlerimizin yaşadıkları çevreye duyarlı olmalarını isterim.

Şehrimizin, ülkemizin ve dünyamızın sorunlarına karşı söyleyecekleri birkaç cümleleri olsun isterim. Siyaset alanında çalışmalarını, “gençliğin sorunlarını ben dile getiririm” diye düşünüp çözüm aramalarını isterim.

Ama görüyorum ki ne böyle bir talepleri ne de böyle bir gayretleri var gençlerimizin. Hatta şöyle diyeyim; gençliğin sorunlarının ne olduğunu bile bildiklerinden emin değilim birçoğunun.

Sadece 19 Mayıslarda değil…

Gençlerimiz biraz daha öne çıksalar…

Çeşitli platformlarda düşüncelerini anlatsalar…

Sosyal sorumluluk projelerinde yer alsalar nasıl olur?

İKİ: Betonlaşmanın hızla arttığı, buna karşılık insanların yaşam kalitesini yükselten yeşil alanların hızla azaldığı günümüzde, ağaçlandırma çalışmalarına daha fazla önem vermemiz gerektiğine inanıyorum.

Bu amaçla her birimizin yapacağı birçok şey var.

Diyelim ki bir müteahhit 30 daireli bir bina, toplamda da 1000 metrekare inşaat yapacak.

Böyle bir durumda, müteahhitlerin kat karşılığı yapacakları inşaatlarda, belediyemizin göstereceği alanlara metrekare tutarı yani betonlaşan alan kadar ağaç dikmesi istense, yapı inşaat izinleri de buna göre verilse nasıl olur?

ÜÇ: “Susurluk Üniversite Öğrencilerini Destekleme Derneği’ne bağışta bulunarak bir fazla üniversiteli gencimize daha maddi katkı sağlayabilsek nasıl olur?

DÖRT: Kaldırımlarda iniş veya çıkış yerlerinin önüne arabalar park ediliyor.

Araç sahiplerinin bu konuda bilinçli olması gerekmiyor mu?

Özellikle tekerlekli sandalye kullanan engelli kardeşlerimizin, bebek arabası süren ailelerin, yaşlılarımızın zorlandığı bu durumlarda, kaldırım iniş-çıkışlarının önlerine araba park edilmese…

İlçe Trafik ekiplerimiz bu konuda cezai yaptırım uygulasa nasıl olur?

BEŞ: Susurluk’la ilgili anılarımız silinip gidiyor belleklerimizden sessizce…

Buna bir son versek…

Susurluk’un tarih belleğini oluştursak…

Bu şehrin tarihini…

Bu şehrin yaşanmışlıklarını…

Bu şehrin duygularını anlatan yazılar, belgeler, kitaplar bulsak…

Susurluk türkülerine, manilerine, deyişlerine ulaşsak…

Eski fotoğrafları bir araya getirsek…

Tarihimize tanıklık eden ne kadar eşya varsa toplasak…

Ve sonra, yerel tarihimizi aydınlatacak her türlü obje ve evrakı bir “müzede” sergilesek…

Ardından çocuklarımızı alıp müzemizi gezsek, onlara her birinin hikâyesini anlatsak…

Tüm bunları birlikte hatırlasak…

Tüm bunları birlikte paylaşsak…

Tüm bunları birlikte yaşatsak…

Nasıl olur?